Çevre Kirliliği |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
ferdi
Süper Üye Kayıt Tarihi: 25-Ocak-2007 Konum: Ankara Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 220 |
Alıntı Cevapla
Konu: Çevre Kirliliği Gönderim Zamanı: 03-Ekim-2011 Saat 17:09 |
Çevre Kirliliği ve Çevre Nedir
Çevre; dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlılarının hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Diğer bir deyişle “Ekosistem” olarak tanımlanabilir. Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer Mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir. doğanın temel fiziksel unsurları olan, hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin oluşması ile ort Aya çıkan ve Canlı öğelerin hayati aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına “Çevre Kirliliği” adı verilmektedir. Gelişen teknolojinin yaşamıma getirdiği rahatlık yanında, bu gelişmenin tabiata ve çevreye verdiği kirliliğin boyutu her geçen gün hızla artmaktadır.. Yaşamı daha mükemmel hale getirmek, daha sağlıklı ve uzun bir ömür sağlayabilmek amacına dönük bu gelişmelerin, gerek kırsal, gerek kentsel alanlarda olsun, doğal kaynakları bozduğu su, hava, toprak kirlenmesine yol açtığı, bitki ve hayvan varlığına zarar verdiği son yıllarda inkar edilemez bir gerçek haline dönüşmüştür. Çevre Kirliliğinin Sınıflandırılması Çevrenin temel unsurlarından olan doğa, kendine has fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklere sahiptir. Bu özelliler dikkate alındığında çevre kirliliği şu bölümlere ayrılır: Fiziksel Kirlenme Çevreyi meydana getiren toprak, su ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının veya bir kısmının insan, Hayvan ve bitki sağlığını tehdit edecek, olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulması olayıdır. Üretimde bulunan çeşitli fabrikaların atıklarının akarsu ve göllere boşaltılması, doğal erozyon ile toprakların göl ve denizlere taşınması açık kahverenginden, kırmızı siyaha kadar değişen renk almasına neden olmaktadır. Bu olay suların fiziksel kirlenmesidir. Kimyasal Kirlenme Doğal çevreyi oluşturan toprak, su ve havanın kimyasal özelliklerinin canlıların hayati faaliyetlerini ve aktivitelerini olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulmasıdır. Örneğin; çeşitli fabrika katı ve Sıvı atıklarının verimli tarım arazilerine veya akarsu ve nehirlere boşaltılması söz konusu tarım topraklarının, akarsu ve göllerinin zararlı ağır metallerle kirlenerek kimyasal kirlenmeye maruz kaldığım gösterir. Biyolojik Kirlenme Doğal ortamı oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli mikroorganizmalarla kirlenmesi ve dolayısıyla Mikrobiyolojik yapının bozulması mikrobiyal kirlenmeyi, aynı ortamların mikroorganizmalarla kirlenmesi ise biyolojik kirlenmeyi tanımlar. Örneğin, tarım alanlarının kanalizasyon suyu ile sulanması veya kanalizasyon sularının akarsu, göl ve denizlere boşaltılması ile kanalizasyon sularında bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmalar toprağa, suya ve atmosfere geçerek bu ortamların mikrobiyolojik kirlenmesine yol açar. Çevre Kirliliğinin Nedenleri Çeşitli kaynaklardan çıkan katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin hava, su ve toprakta yüksek oranda birikmesi çevre kirliliği oluşmasına neden olmaktadır. Hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının karşılanması için teknolojinin gelişmesine bağlı olarak endüstrileşmenin de artması gerekmektedir. Bu artış beraberinde var olan doğal kaynakların hızla tükenmesine neden olmaktadır. Çevre Kirliliğinin nedenleri aşağıda kısaca sıralanmıştır. Hızlı nüfus artışı, Plansız kentleşme, Plansız endüstrileşme Doğal kaynakların hoyratça kullanılması. Son yıllarda teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının da artmasına sebep olmuştur. Artan nüfusla birlikte devreye giren altyapılar, faaliyete geçtikleri günde bile yetersiz kalmaktadır. Bu plansız endüstrileşme ve sağlıksız kentleşme, Nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla tarımda kimyasal maddelerin bilinçsizce kullanılmasıyla birlikte, gerekli çevresel önlemler alınmadan ve arıtma tesisleri kurulmadan yoğun üretime geçen sanayi tesisleri, çevre kirliliğini tehlikeli boyutlara çıkarmıştır. Yapılan araştırmalar Dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin % 50 ‘sinin, son 35 yılda meydana geldiğini ort aya koymaktadır. Hızlı nüfus artışı, çevre sorunlarına ö nemli bir kaynak teşkil etmektedir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek nüfus artış oranına sahiptir. Birleşmiş Milletlerin yaptığı nüfus tahminlerine göre, Türkiye nüfusunun 2025 yılında 92 milyona yükselmesi beklenmektedir. Bu durum ülkemizin bugün olduğu kadar, gelecekte de çevre sorunları ile karşılaşacağının bir göstergesidir. Bunlarla birlikte çevre sorunlarının diğer kaynakları şunlardır: 1- Göçler ve düzensiz şehirleşme, 2- Kişi başına kullanılan enerji, su, kağıt, kömür vb. artışı, 3- ormanların tahribi, Yangınlar ve erozyon, 4- Aşırı otlatma ve doğal bitki örtüsünün tahribi, 5- Konutlardaki ve işyerlerindeki ısınmadan kaynaklanan (özellikle kalitesiz kömür kullanımı) hava kirliliği, 6- Motorlu araçlar ve deniz araçları, 7- maden, kireç, taş ve kum ocakları, 8- Gübre ve zirai mücadele ilaçları, 9- Atmosferik olaylar ve doğal afetler, 10-Kanalizasyon sularının arıtılmaksızm alıcı ortamlara verilmesi ve sulamada kullanılması, 11-Katı atıklar ve çöp, 12-Sulak alanların ve göllerin kurutulması, 13- arazilerin yanlış kullanımı, 14-Kaçak avlanma, 15-Televizyon, Bilgisayar ve röntgen; tomografi vb; tıbbi cihazların yaygınlaşması ile meydana gelen radyasyon, 16-Endüstriyel ve kentsel kaynaklı gürültü. Çevre Kirliliğinin Çeşitleri Başlıca kirlilik çeşitleri ise şunlardır: Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği olarak sınıflandırılabilir. Hava Kirliliği Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlar ve diğer Canlılar ile eşyaya zarar verebilecek miktarlara yükselmesi, “Hava Kirliliği” olarak nitelenmektedir. Hav ayı kirleten maddelerin sınır değerleri (havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir. Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği zarar şekil ve dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt araçları) çok çeşitlidir. Su Kirliliği Su kirliliği, istenmeyen zararlı maddelerin, suyun niteliğini ölçülebilecek oranda bozmalarını sağlayacak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır. Konutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübreler, kimyasal mücadele ilaçları, tarımsal sanayi atık suları, nükleer santrallerden çıkan sıcak sular ve toprak erozyonu gibi süreçler ve maddeler su kirliliğini meydana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Canlı ve cansız varlıklara zarar vermektedir. Suların kirlenmesine karşı alınabilecek önlemler iki grupta toplanabilir: 1- Su kullanımında tasarruf sağlayacak önlemler 2- Suları temizleyen teknik önlemler. Toprak Kirliliği “Toprağın verim gücünü düşürecek, optimum toprak özelliklerini bozacak her türlü teknik ve ekolojik baskılar ve olaylar”, toprak kirliliği veya toprak kirlenmesi olarak nitelenir.Toprak kirlenmesi, hava ve suları kirleten maddeler tarafından meydana getirilir. Örneğin, kükürtdioksit oranı yüksek olan bir Atmosfer tabakasından geçen yağmur damlacıkları asit yağışları halinde toprağa gelir. Toprak içine giren bu asitli sular ağaç köklerini, bitkisel ve hayvansal toprak canlılarını Zarara uğratır. Toprağın reaksiyonunu etkileyerek besin maddesi dengesini bozar, taban sularını içilmez hale getirir. Aynı şekilde çöp yığınlarından toprağa sızan sular, kirli sulama suları, gübre çözeltileri, radyoaktif maddeler, uçucu küller, toprağı kirleten madde ve kaynaklardır. Toprak kirliliğini önlemek için çok çeşitli teknik, ekolojik ve hukuksal önlemler alınır. Gürültü Kirliliği İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen seslere gürültü denir. Özellikle büyük kentlerimizde gürültü yoğunlukları oldukça yüksek seviyede olup, Dünya Sağlık Örgütü’nce belirlenen ölçülerin üzerindedir. Kent gürültüsünü artıran sebeplerin başında trafiğin yoğun olması, sürücülerin yersiz ve zamansız kl akson çalmaları ve belediye hudutları içerisinde bulunan endüstri ölgelerinden çıkan gürültüler gelmektedir. Meskenlerde ise televizyon ve müzik aletlerinden çıkan yüksek sesler, zamansız yapılan bakım ve onarımlar ile bazı işyerlerinden kaynaklanan gürültüler insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkilemekte, fizyolojik ve psikolojik dengesini bozmakta, iş verimini azaltmaktadır. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 23-Mayıs-2007 Saat 18:04 |
Çevre kirliliği, karşılaşılan en büyük çevre sorunları arasındadır.
Unutmayalım! Henüz vakit geçmeden, çevre adına atılacak her adım, geleceğimizin garantisi olacaktır. Günümüzde en yaygın olan kirlilik su, hava, toprak, gürültü kirliliğidir. Gürültü Hayatı Çekilmez Hale Getiren Çok Önemli Bir Çevre Kirliliğidir. Gürültü Kirliliği Gelişmiş ülkelerde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkmış olan gürültü sorunu, günümüzün önemli çevre sorunlarından birisi olmasına karşın, ülkemizde az bilinen bir kirlilik türüdür. Gürültü insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengelerini bozabilen, iç performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren bir tür kirliliktir. Yaşama kalitemizi bozmadan alacağımız basit önlemlerle insan sağlığı üzerinde olumsuz etki yapan gürültü kirliliğini önleyebiliriz. Düğün, sünnet, v.b. toplu merasimlerde, çevrede bulunabilecek yaşlı, hasta ve bebekleri düşünerek, aşırı gürültülü müzik çalmayalım ya da kapalı ve ses yalıtımlı mekanları seçelim. İşyerlerindeki gürültünün dışarı taşımasını önleyecek ses yalıtımlarını yapalım, yapmayanları uyaralım. Evlerimizde kullandığımız TV ve müzik aletlerinin sesini sadece kendi duyabileceğimiz kadar açalım. Çevremizdeki insanları rahatsız edecek gereksiz gürültülerden kaçınalım. Gereksiz yere korna çalmayalım. Patlak egzozlarımızı hemen tamir ettirelim. Evlerimizdeki bakım ve onarım işlerini uygun saatlerde yaptıralım. Toplumun huzurunu bozacak davranışlardan kaçınalım ve insanca yaşamak için birbirimizin haklarına saygı gösterelim. Bina içerisindeki ayak sesleri ve benzer gürültüleri önlemek için gerekli tedbirleri alalım. Evlerde yapılacak kutlamalarda komşuları rahatsız edici gürültülerden kaçınalım. Çevre Kanununun 14. maddesi kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh salığını bozacak şekilde "Gürültü Kontrol Yönetmeliğinde belirlenen standartlar üzerinde gürültü çıkarılmasını yasaklanmıştır. u konu hakkındaki şikayetleri Valiliklere bildirebilirsiniz. "İnsanların dinlenmeye ihtiyaç duyduğu tatil beldeleri ve piknik yerlerinde aşın gürültü yapmak, yüksek sesli müzik dinlemek bir kültür noksanlığı olduğu gibi, aynı zamanda sağlıksız bir davranıştır. Gürültünün strese ve de bir çok hastalıklara sebep olduğunu unutmayalım Hava Kirliliği Hava kirliliği insan sağlığını doğrudan etkiler. Bu nedenle hava kirliliği konusunda daha duyarlı olmalıyız. İşte konuya ilişkin bazı bilgiler: Havanın % 78'i Azot; ama bizim için önemli olan havadaki OKSİJEN. Otomobilinizin kontağını çevirirken bile ateşleme için oksijen gerekli, oksijen kaybını önleyemeyiz ama oksijen yapımını sağlayabiliriz. Hava kirliliği hava katmanlarında sera etkisine, bu ise iklim değişikliğine yol açar. İnsan yapımı kloroflorokarbonlar ozon tabakasını inceltiyor, ozonun incelmesi, çevre ve insan sağlığı üzerinde çok olumsuz etkiler yapıyor. Hava kirliliği ve küresel ısınmayı önlemek için pek çok şey yapabiliriz, ama öncelikle aşırı enerji kullanımından kaçınmalıyız. Hepimizin üzerine hava kirliliği ile ilgili belli sorumluluklar düşmektedir. Eğer sorumluluk duygusuyla "önce ben" diyerek işe başlarsak sorunun yarısını çok kısa sürede çözeriz. "Yok başkaları yapsın" diyorsak kentlerden kaçarken "önce ben" demek zorunda kalabiliriz. Su Bunalımı Dünyamız "su bunalımı" ile karşı karşıya. Çünkü su kullanımı hızla artıyor (2000 yılında iki katını çıkacak) .Buna karşılık kullanabilir su kaynakları sınırlı. Dünya nüfusunun %40'nı barındıran 80 ülke, şimdiden su sıkıntısı çekiyor. Ülkemizde durum nasıl? Tatlı su kaynaklanınız bol değil, ancak yetiyor. Türkiye'nin yıllık yağış ortalaması 640mm Dünya ortalaması 1000 mm. Göllerimizi, barajlarımızı, nehirlerimizi, yeraltı sularımızı ve denizlerimizi çöl iyi değerlendirmeli, temiz tutmalıyız. Arıtma tesislerini yaygınlaştırmalı, sulamalarınızı evsel ve endüstriyel atıklarla kirletmemeliyiz. Aşırı gübreleme, bilinçsiz kullanılan zirai mücadele ilaçları ve yoğun yapılaşma baskısından sakınmalıyız. Suyun değerini bilelim, yokluğunu yaşamayalım. İnsan yaşamının vazgeçilmez unsurlarından olan su, sınırlı bir kaynaktır. Dünya nüfusunun hızla artmasına rağmen su kaynaklarının sabit olması, bu kaynakların kirletilmesi ve tüketilmesine neden olmaktadır. Bilinçli su kullanımıyla, yaşam kalitemizi bozmadan alacağımız basit önlemlerle su kaynaklarımızın kirlenmesini ve tükenmesini önleyebiliriz. Evimizdeki musluklara takacağımız "DÜŞÜK AKIŞ MUSLUK HAVALANDIRICISI" ile %50 oranında daha ekonomik su kullanımı mümkün olacaktır. Arabamızı ya oto yıkama tesislerinde yıkatalım, ya da hortum kullanmak yerine, kovaya su doldurarak kendimiz yıkayalım. Tuvaletlerimizde gereğinden fazla su sarfiyatını önlemek için rezervuarlarımızdaki su seviyesini düşürebiliriz. Bahçeleri günün erken saatlerinde, toprak ısınmadan sulayarak gereksiz yere suyun buharlaşmasını önleyelim. Unutmayalım ki; gereksiz yere harcadığımız her damla su, nehirlerin kurumasını, balıkların tükenmesini, barajların boşalmasını hızlandıracaktır. Erozyon Toprak; yeryüzünün dışını kaplayan, kayaların ve organik maddelerin, tarla ayrışma ürünlerinin karışımından meydana gelen, içerisinde ve üzerinde geniş bir canlılar alemini barındıran ve belirli oranlarda su ve hava içeren bir maddedir. Türkiye'nin en önemli çevre sorunu "EROZYON" Avrupa'dan 12, Afrika'dan 17 kat daha fazladır. 1 cm. kalınlıkta toprak ancak bir kaç yüzyılda oluşabilir. Ana madde, iklim, canlılar, topografya ve zaman gibi etmenlerle süre bazen binlerce yıla da uzayabilir. Bu olgu uğradığımız felaketin ne denli büyük olduğunu gösterir. Toprak kaybını da etkin "Çevre Yönetimi" yle yavaşlatabiliriz. Ormanlarımızın, cayır ve meralarımızın, sulak alanlarımızın üzerine titreyerek... Topraklarımızı her türlü kirleticilerden koruyarak... Türkiye'de ormanlar başta olmak üzere her çeşit bitki örtüsü giderek azalmaktadır.Ormanlarımızın devamlılığını tehlike sokan etkenler arasında; orman yangını, zararlı böcek ve hastalıklar bulunmaktadır. Bunları önlemek için; Orman yangınlarının olmaması için gerekli tedbirleri alalım. Orman alanlarına yapılaşmayı engelleyelim. Ormanlarımızda ağaç kesimi yapmayalım. |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |