Geleceğin resmini çizme |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla
Konu: Geleceğin resmini çizme Gönderim Zamanı: 14-Mart-2008 Saat 13:59 |
Bir zamanlar Satın alma kriterlerimiz farklıydı. Şık ve 'trendy' olması değil dayanıklılığı, bir başka deyişle 'evladiyelik' olması ön plandaydı. Ama devir değişti. Devirle birlikte 'müşteri'nin beklentileri de değişti. Tasarım artık rekabetin olmazsa olmazı. Dünyayla rekabeti hedefleyen Türk firmaları da, tasarıma yatırım yapıyor. Bunların başında Vestel ve Arçelik geliyor. Onlar artık sadece iç pazarda değil, uluslararası arenadaki rakipleriyle yarışıyor. Arçelik tasarım ekibi sayesinde Türkiye'de yapılan toplam patent başvurusunun yüzde 10'unun sahibi olurken, Vestel'i rekabette ilk sıralara taşıyan genç tasarımcıları yılda 50'nin üzerinde proje hazırlıyor. Ekiplerin hedefi, 'insanda sahiplenme isteği uyandıracak ürünler yaratmak.' Bu dahi ekiplerle tasarım sürecini konuştuk.
Bir zamanlar eve aldığımız radyo veya televizyon 'aileden' olurdu. 15 - 20 yıl, hatta 30 - 40 yıl aynı evde bulunan bir radyo ile anılar yaşardık... Satın alma kriterlerimiz farklıydı. Göze hoş görünmesi değil dayanıklılığı, bir başka deyişle 'evladiyelik' olması ön plandaydı. Ama devir değişti. Artık evladiyelik eşya sahibi olmak neredeyse 'ayıp' sayılıyor. Televizyonun, arabanın, telefonun, mobilyanın, dayanıklısı değil 'moda' olanı, yenisi makbul. Hiç kimse artık 'kütük' gibi bir televizyon istemiyor. Tamam, sağlam olsun istiyor ama aynı zamanda çok fonksiyonlu ve güzel de olsun istiyor. Tasarım, işte buna yanıt veriyor. Ürüne fonksiyonu teknoloji koyuyor, güzelliği tasarım ekliyor. Ar - Ge yapma, pazarlama, markalaşma... Şirketler, her birini küresel rekabette bir adım öne çıkmak için kullanıyorlar. Ama iş, tasarımda bitiyor. Satın almak, ihtiyaçları karşılamaktan bağımsızlaştıkça, insanlar tasarımı 'kendini ifade biçimi' olarak algılamaya başladı. Sadece giyim kuşamınız değil, otomobilinizden, TV'nize, cep telefonunuza kadar günlük hayatınızda kullandığınız her ürün kişiliğinize dair ipuçları olarak algılanıyor. Rekabette Fark Yaratıyor Dünya firmalarıyla rekabet edebilmeyi amaçlayan Türk firmaları, tasarıma yatırım yapmaya başladılar. Birçok Türk şirketi büyük ve başarılı işler yaptı. Bunların ikisi çok önemli; Vestel ve Arçelik! Onlar artık sadece iç pazarda değil, uluslararası arenada da büyük rakiplerle rekabet ediyor, hatta fark atabiliyorlar. Türkiye'de yapılan toplam patent başvurusunun yüzde 10'unun sahibi Arçelik. Dünya markası olma yolunda büyük bir hızla ilerleyen Vestel'i Vestel yapan, rekabette ilk sıralara taşıyan genç tasarım ekibi yılda 50'nin üzerinde proje hazırlıyor, 150 civarında model geliştiriyor. Geleceği Çiziyorlar Endüstriyel tasarım, uzmanlarının tarifiyle 'bir sanat değil, mühendislik hiç değil. İkisinin ortasında. Amaç, şirket ürünlerini farklılaştırma ile tüketici beklentilerini karşılama arasında bir optimizasyon sağlamak.' Ekiplerin hedefi, 'insanda sahiplenme isteği uyandıracak ürünler yaratmak.' Bir misyonları da 'hayatı kolaylaştırmak.' Plazma TV'ye eklenen döner bir ayak, küçük ekran TV'leri mobilize edecek bir taşıyıcı kol, ev hanımlarını temizlikte uğraştırmayacak bir anti - statik kaplama, bu bilinçle ortaya çıkıyor. Dinamik, yaratıcı, estetik bir süreç. Dış görünüş güzelliği, ergonomi, renk, ton, ışık... Tasarım ekipleri modayı, trendleri sıkı takip ediyor. Fuarlara gidiyor, mağazalar geziyorlar. Gözleri otomotivde, telekomda, bilişimde, mobilyada... Bu kaynaklardan sağladıkları izlenimleri tasarımlara yansıtıyorlar. Ancak tüketici özelliklerini gözlemliyorlar. Her zaman geleceği kestirmeye çalışıyorlar. Onlar herkesten önce, yakın gelecekte ne tür ürünlerin evlerimize gireceğini biliyorlar. Buzdolabı, fırın, TV, müzik seti gibi tüm elektronik eşyaların birbiriyle iletişim içinde olacağını, ekranına yüklenen bir resimle, kapalı olduğunda plazma TV'lerin duvara asılı bir tablo gibi olacağını, kabloların tarihe karışacağını onlar biliyor. Bu alanda genellikle gençler çalışıyor. İyi eğitimli, yaratıcı ve farklılar! 'Dahice' bir tarafları olduğu kesin. Mesala çocukken uzay araçları çizmemişseniz, farklı oyuncaklardan parçalarla yeni oyuncaklar üretmemişseniz, mesala bir çizgi filmden, kitaptan, müzikten ilham üretemiyorsanız, sınırsız bir hayal gücünüz yoksa, gözlemci, duyarlı değilseniz, alışılmamışla yüzleşmekten kaçınan biriyseniz, tasarım işi size göre değil. Türk'ten Tasarımcı Olur mu? Bu sorunun yanıtı, evet! Türkler, endüstri tasarımı konusunda yurtdışında da başarılara imza atıyor. Bu alanda akla gelen ilk isim, Volkswagen Grubu'nun baş tasarımcısı Murat Günak. Günak, Alman medyası tarafından 'yüzünde kazananların gülümsemesi olan adam' olarak tanımlanıyor. Tasarım dünyasının bir başka önemli ismi Ayşe Birsel. New York'ta bir tasarım danışmanlık firması bulunan Birsel, ABD'nin en yaratıcı bin kişisi arasında gösteriliyor. İtalya'da Design Studio adında bir şirketi bulunan Defne Koz da uluslararası alanda tanınan bir başka Türk. ODTÜ'lü, İTÜ'lü Çocuklar Yılda 150 Model Geliştiriyorlar İzmir'den Manisa'ya doğru yolalırken, epeyce hayal kurdum. Dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen Vestel'i Vestel yapan tasarımcıları acaba neye ve kime benzerler diye... Plazma televizyon, Divix oynatabilen DVD, Replay TV ve internet televizyonu gibi piyasanın ilklerine imza atan bu ekip, ne yer, ne içer, nasıl yaşar diye.. Hayalimdeki görüntü şöyleydi: 25 - 30 yaş aralığında, belki dövmeli, tel gözlüklü, marjinal kıyafetleri ve saç biçimleri olan, rock dinleyen, yarı İngilizce yarı Türkçe konuşan bir 'dahi çocuklar' topluluğu. Belli ki yabancı dergilerde görüp etkilenmişim, 'tasarımcı' denince, aklıma böyle bir prototip geliyordu. Ekibin başındaki Burak Altınordu'yla tanışınca, ilk ricam şu oldu: "Lütfen teknoloji lisanında röportaj yapmayalım, bu dili maalesef bilmiyorum."Yanıtı anlamlıydı: "Merak etmeyin, biz teknolojiyi Türkçe'leştirdik." Altınordu'yla, ekibin her gün 'beyin fırtınası' yaptığı tasarım odasına gittik. O da ne? Ne uçuk kaçık, ne marjinal ne de rocker! Her biri birbirinden 'normal', 25 - 26 yaşlarında sekiz genç bizi bekliyor. Konuşmaya başlayınca anladım ki yaratıcı zekalarını, sahip oldukları hayalgücünü 'görünümlerine' değil, işlerine yansıtmışlar. Prototip değil, farklı olmayı seçmişler. Burak Altınordu'nun liderliğinde, Can Uçkan, Ayça Kınık, Şebnem Demirkan, Itır Şenyüz, Kerem Tuncel, Cengiz Öztürk, Sultan Kaygın ve Mehmet Kaya'dan oluşan dokuz kişilik ekip, Vestel'in Plazma TV, DVD, müzik seti, uydu alıcısı gibi ev elekroniği ürünlerini tasarlıyor. Tamamı ODTÜ ve İTÜ gibi endüstri tasarımı konusunda Türkiye'nin en iyi iki üniversitesinden mezun. Kimi İstanbul'dan, kimi Ankara'dan, kimi Antalya'dan gelip Manisa'daki Vestel City'e yerleşmiş. Tasarım Şart! Vestel'in isimsiz kahramanları, yılda 50'nin üzerinde proje hazırlıyor, 150 civarında model geliştiriyorlar. "Dış pazardaki müşteri değişti. Eskiden kalıp gelirdi, fason üretim yapılırdı. Şimdi müşteri, hem tasarımı hem de üretimi birarada istiyor. Rekabet için tasarım şart" diyor Burak Altınordu ve elektronikte bir dünya devi olan JVC'ye yaptıkları TV modellerini gösteriyor. Dünyanın her ülkesinde farklı tasarımlar talep ediyor. Ekip, farklı ülkelerin taleplerini yanıtlamak için önce o ülkenin kültürüyle ilgili veriler ediniyor. Örneğin, Almanlar'a geometrik desenli, keskin hatlı ürünler tasarlanıyor. İngilizler sade, İtalyanlar yuvarlak hatları seviyor. Hindistan pazarına ise gösterişli ürünler tasarlanıyor. İlham Kaynakları Yaşam Vestel ekibine, ürünleri nasıl tasarladıklarını sorduk. "Önce hayalgücümüzü çalıştırıyoruz" dediler. Esin kaynakları yaşam. Sanattaki, modadaki, müzikteki eğilimleri takip ediyorlar. Gençleri, sokaktaki adamı izliyorlar. Ev kadınlarını, çocukları gözlemliyorlar. Dünyadaki teknolojik gelişmelere uygun çözüm üretiyorlar. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri dijital kutu üretimi. İngiltere'nin dijital yayına geçme kararı almasının ardından başlayan kutu üretimi. Vestel şimdi İngiltere'ye yılda 12 milyon adet dijital kutu satıyor. Kalem Kâğıtla Başlıyor Sürekli beyin fırtınası yapıyorlar. Sonra alıyorlar ellerine kalem ve kağıdı başlıyorlar çizmeye... Çizmek kolay bir iş ama hayatla buluşacak bir ürün çizmek işin sırrı. "Hayalgücünüz sınırsız olabilir ama hayata geçemeyecek bir şey tasarlarsanız iyi bir tasarımcı değilsinizdir" diyorlar. Dijital kameraların yaygınlaşması yeni bir projeye ilham kaynağı olmuş. Memory kartı TV'ye takarak, resim gösterilebileceği bir TV üzerinde çalışıyorlar şimdilerde. Geleceği Tasarladılar Vestel tasarım ekibine, yakın gelecekte ne tür ürünlerin evlerimizde yer alacağını sorduk ve hayli ilginç yanıtlar aldık. Bazıları şöyle: Televizyonda, plazma ve LCD teknolojisi hakimiyeti ele geçirecek, birkaç yıl içinde tüplü TV'ler tarihe karışacak. Buzdolabı, fırın, TV, müzik seti gibi tüm elektronik eşyalar birbiriyle iletişim içinde olacak. Melez ürünler gözde olacak. Ekranına yüklenen bir resimle, plazma TV kapalı olduğu zamanda duvara asılı bir tablo hizmeti verecek. Kablolar ortadan kalkacak. En Büyük Tatmin Burak Altınordu, "Avrupalı olmayıp da Avrupa için ürün tasarlayıp, satmanın" kendisine büyük haz verdiğini anlatıyor. Ekibin diğer üyeleri de onunla hemfikir. İşlerinin en keyifli taraflarından biri de TV dizilerinde ya da filmlerde ansızın beliriveren bir Vestel ürününü görünce, heyecanlanıp "Bak, bunu ben tasarladım" diye övünmek... Rakamlarla Vestel Çalışan sayısı: 10,297 kişi Satışlar: 12 milyon TV, 1.8 milyon buzdolabı, 800 bin çamaşır makinesi, 350 bin klima, 8,5 milyon dijital cihaz (DVD, DVB) Ciro: 2,7 milyar dolar İhracat: 2,1 milyar dolar ihracat 2005 ihracat hedefi: 3 milyar dolar TV ihracatının yüzde 72'si, beyaz eşya ihracatının yüzde 70'i AB ülkelerine yapılıyor. Kaynak : Milliyet |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |