Markalaşmak |
Yanıt Yaz | Sayfa 12> |
Yazar | |
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla
Konu: Markalaşmak Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:05 |
Markanızı Kim Yaşatıyor?
Faruk BAŞTÜRK Turkishtime Dergisi Bir ismi, marka olarak tescil ettirdiğimizde markalaşmış olur muyuz? Bugün Türkiye’de kayıtlı 100’lerce marka vardır. Fakat bunların bir çoğunu önceden görmüş olsak bile sonra hatırlamayabiliriz. Bunun nedeni aslında çoğu ticari ismin henüz markalaşmamış olmasıdır. Markanızın kulağa ve göze hoş gelmesi de bu anlamda çok şey ifade etmiyor, asıl mesele tüketicinin marka ile iletişime geçtiğinde gördüğü, duyduğu veya ona dokunduğunda neler yaşadığı ve hissettiğidir. Tüketiciler kimi markaları dikkate almazken kimileriyle ilgili güzel deneyimlerini anlatırlar, bazıları hakkında ise olumsuz konuşurlar. Markalaşmak bir organizasyon için bir tür bilinç halini ifade eder. Eğer organizasyonunuz her faaliyetinde marka bilinci ile hareket etmiyorsa markanız kan kaybediyor demektir. Bu durum markanızın tüketicinin hafızasında tozlu raflara kaldırılmasıyla sonuçlanabilir. Bilindiği üzere evrende hiçbir şey yok olmaz; ya bir şeye dönüşür ya da farklı kanallarla başka bir alana iletilir. Eğer çalışanlar markanızın bilincini yaşatmıyorsa markanın tüketiciye iletilmesi bozularak veya çarpıtılarak gerçekleşecektir. Dolaysıyla markalaşmak için neler yapılması gerektiğini ve nasıl bir yol izleneceğinin firma çalışanları tarafından çok iyi bilinmesi gerekir ki markanın yarattığı elektrik, çalışanlar, dağıtım kanalı ve diğer iletişim kanalları ile sağlıklı bir şekilde tüketiciye ulaşsın. Bir firma kendini tanımıyorsa tüketici onu hiç tanıyamaz. Çalışanlar firmaların iç müşterileridir. Marka önce iç müşteriye pazarlanmalıdır ki onlar bu değeri ürüne ve müşterilere aktarabilsinler. Örneğin, bir mağazada ürününüzü tanıtan satış elemanınız markanızın dost yüzünü yansıtmıyorsa sadece reklamlarla bunu gerçekleştirmek imkansızdır. Kim bilir kaç kez, telefonlarda müşteriye verilen baştan sağma bir cevap bir çuval inciri berbat etmiştir. Ya da müşteri çalışan ilişkisinde marka imajına aykırı bir davranış güven yerine güvensizlik yaratmıştır. Markanın konumlandırılmasında, pazarlanmasında ve piyasaya iletilmesinde ne kadar başarılı bir çalışma yapılırsa yapılsın, müşteri ile ürün arasındaki yanlış bir etkileşim tüm emekleri yok edebilir. Günümüzde bu yaklaşımı uygulama noktasında çalışanlara yönelik marka yöneticisi gibi pozisyonlara dahi ihtiyaç duyulmaktadır. Oracle İnsan kaynakları Yöneticiler tarafından ilk kez bir konferansta önerilen bu pozisyon marka kültürü yönetmede bir tür orkestra şefi gibi çalışmaktır. Firmalarda marka yönetiminin nihai amacı müşterilerde dahil olmak üzere herkesi markanın ortak değerlerinden oluşan bir tablo içine çekebilmektir. Günümüzde ağızdan ağza iletişimin büyüyen gücü düşünüldüğünde özellikle de müşteriyle de yüz yüze iletişim kuran çalışanların markanın ruhuna sahip çıkması markayı yaşatan en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:04 |
Markayı Yaşatan Duygudur
Bir marka oluşturmak, sadece üründeki teknik üstünlük ile başarılacak bir iş değil. Yalnız para ile saadet olmadığı gibi, yüksek tutardaki bir reklâm bütçesi de tek başına marka olmaya yetmiyor. Marka oluşturmak için yıllar boyu ilk günkü heyecanı korumak şart. Marka olmanın çileli yolunda ilerlemek, ancak bitmek tükenmek bilmeyen bir duygu yoğunluğunun aşağıdaki yöntemlerle hayata geçirilmesi ile mümkün olabilir: Ürünün Dokusuna Duygularınızı Katın: Markanız teknik anlamdaki yüksek kalite ile birlikte duyguları ve çalışanların göz nurunu da içermeli. En mükemmele yönelik bir "adanmışlık duygusu", markalaşma sürecinin ilk adımıdır. İşinize, gönlünüzü katabilme yeteneği, markanıza bir ruh kazandırır. Tüketiciye Saygı Duyun: Tüketicinin bağlanacağı ve seveceği yeni ürünleri ortaya çıkarmak yalnız kazanç endişesi ile başarılacak bir iş değil. İnsanlara saygı duyan ve onların hayatlarını kolaylaştırmayı gönülden isteyen bir üretim anlayışı olmadan markayı yıllar boyu yaşatmak zordur. Bıkmadan Araştırın: Haftalar ve aylar sürecek araştırma ve geliştirme çalışmaları markanızın altyapısını oluşturur. Sabırlı arayış çabalarından ve birçok başarısız denemeden sonra pazarın istediği ürünü bulabilirsiniz. Tüketici ile Duygusal Bağ Kurun: Markanızın ülkenin ve dünyanın her yerindeki tüketiciler ile duygusal bir bağ kurması için, eldeki tüm imkânlardan yararlanın. Tüketicilerin önem verdikleri konularda sponsorluk yapılması ve değişik promosyonlar uygulanması, duygusal bağın kurulmasına katkıda bulunabilir. Hayal Gücünüze Tam Yol Verin: Güzel, yeni ve özgün ürünlere ulaşmak için hayal gücünüzü son noktasına kadar zorlayın. Yaratım cesaretinizin önündeki engelleri kaldırdığınızda, kimsenin aklına gelmeyen çözümlere ulaşırsınız. Markanızı Derinleştirin: Türkiye’nin kültürel zenginliklerini küresel planda ifade edebilecek bir tasarım ufku markanızı derinleştirir. Yerel ve küresel olanı bir potada eritebildiğinizde, markanız dış pazarların kapısını açacak bir pasaport görevini yapar. Emeği Kaliteye Dönüştürün: Markanın temelinde işçilerin göz nuru ve dikkatle yoğrulmuş emeğinin bulunması lazım. Markanın yaşaması ise yöneticilerinizin ulusal ve küresel pazar için beyin terleten çabaları ile mümkün olur. Bu ödünsüz çabalar, markanızı güvenilir bir kalite sembolü haline getirir. Marka ile Verdiğiniz Sözü Tutun: Yılların çabası ile oluşan bir marka, tüketicilere, gelecek için verilen bir “vaat” ve “söz” gibidir. Bu sözün tutulması, en mükemmeli yönelen bir tutarlılık ve dürüstlük anlayışı ile mümkün olabilir. TM Markasına Da Sahip Çıkın: İç pazardaki herhangi bir mükemmel marka, yurtdışında ancak ülkenin markalaşma düzeyi kadar ilgi görebilir. Ülkenin tümünü saran bir kalite tutkusu ve bir ilerleme heyecanı, markanızın yelkenini doldurduğunda küresel başarı hayal olmaktan çıkar. Faruk Türkoğlu |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:04 |
Neden Bir Markanız Olmalı?
Tasarım öncüsü’ olarak tanımlanan Waltor Landor, ‘Ürünler fabrikalarda üretilir, fakat markalar zihinlerde yaratılır’ der. Ambalajlar, içlerindeki ürünler için onları değerlendirmemize yarayan kişilikler oluştururlar. Churchill, Rembrandt, Reagan, Maradona, Hitler veya Marilyn Monroe gibi kişileri düşünün. Hepsinin adı zihnimizde hemen bir fotoğraf çağrışımı yaptı. Aynı yöntemi marka kişiliklerine de uygulayabilirsiniz. Bazı markaların öylesine güçlü kişilikleri vardır ki; isimlerinin söylenmesi bile içindeki ürünü çok net biçimde akla getirir. Hiç kimse Mc Donald’s, IBM, Ivory veya Polaroid markalarının süregelen kişiliklerini inkar edemez. Bundan yüz ila elli yıl önce doğan bu markalar, tüketicilerin zihinlerinde silinmez imajlar yaratmışlardır. Bir de Levi’s, Nike, Mercedes-Benz, Macintosh, Sony markalarını düşünün. Hepsi hemen tanıyabildiğimiz bir marka kimliğine ve marka kişiliğine sahip. Bazılarını sever ve kullanabilirsiniz, bazılarını sevmez ve kullanmazsınız ama duygularınız ne olursa olsun hepsini tanırsınız. Şüphe götürmez bir biçimde bu markalar akla ilk gelen (top of mind) markalardır. Bu kıskanılacak özellik, şimşek gibi parlak bir buluşla elde edilebilecek bir şey değildir. Bu markalar, marka kimliklerini yıllar boyu güncelleştirip yükselterek marka kişiliklerini beslemiş ve geliştirmişlerdir. Gerçekten de, markanız ve onu betimleyen her şey en değerli tek varlığınızdır. Markanızın kişiliği ve imajı tüketici zihninde silinmeyecek bir iz yaratabilir. Özgün ve hatırlanabilir bir marka kişiliği olmadan markanız değersiz kalacaktır. Güçlü ve kuvvetli bir marka kişiliği yaratmak ambalaj tasarımı işinin tam kalbinde yatar ve ürününüzün pazarlanmasındaki temel anahtarlardan biridir… Marka kimliği sadece isim değildir. Markayı akılda kalıcı kılmak ve marka kimliği oluşturmak için sayısız araç seferber edilebilir. Başarılı bir marka görseli oluşturmanın yanı sıra akılda kalıcı bir renk, bir ambalaj formu veya özelliği, bir sembol veya logo ve bunların herhangi bir bileşimi kolay tanınan bir marka yaratmaya yarar. Bir sürü marka, tüketici daha ambalajı okumadan görsel ipuçları ile tanınırlar. • Kodak film kutularının sarısı, • Duracell pillerin bakır rengi başlıklar, • Marllboro paketlerindeki üçgen şekilli grafik, • Perrier, Chanel ve Coca-Cola şişelerinin şekli, • Nike ayakkabılar üzerindeki logo, • Montblanc dolmakalemlerinin ucundaki ‘karlı tepe’… |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:04 |
Marka Bulmanın Püf Noktaları
Güçlü bir markanın işletmeler açısından yüksek pazar payı, yüksek satış ve kâr anlamına geldiğini artık bilmeyen yok gibi. Buna markanın devredilebilir (satılabilir), lisans verilebilir, miras yolu ile intikal edilebilir, rehin ve teminat olarak gösterilebilir olma özelliklerini de eklediğimizde marka oluşturmanın ve markalaşmanın önemi daha da iyi anlaşılıyor. Bununla birlikte piyasaya sürülecek yeni bir ürün ya da hizmet için seçilmiş doğru bir marka adının, tüketicinin satın alma tercihini etkileyen önemli bir unsur olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü günümüzde artık rekabet, ürünlerden çok markalar arasında yaşanıyor. Peki hem tüketicinin gönlünü fethedebilecek hem de tescil edilebilecek marka oluşturmanın püf noktaları neler? Marka; bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan her türlü isim, işaret ya da sembol olduğuna göre, bulunacak ismin/logonun da her şeyden önce ayırt edici olması; cins, çeşit, vasıf belirtmemesi gerekiyor. Kendi ürün ya da hizmet gruplarını tanımladıkları için tüketiciler tarafından kolay algılanır ve benimsenir düşüncesiyle çoğu zaman tercih edilme eğiliminde olan bu isimler aslında bir marka kişiliği yaratmada ve farklılaştırmada ciddi sorunlar yaratıyor. Ünlü ‘Çarşı Mağazaları’nın adını, bu özelliğinden dolayı ‘Boyner’ olarak değiştirmesi bunun en güzel örneği. Ayrıca bulunan ismin İngilizce veya başka bir dildeki karşılığının da cins, çeşit, vasıf ya da kalite bildirmemesi, o markanın yurtdışında da tescil edilebilmesi için son derece önemli. Yine bir örnekle açıklayacak olursak, 'Koton' ülkemizde iyi bilinen bir tekstil markası. Ancak, anlamının İngilizce'de 'pamuk' olması yurtdışında tescilini neredeyse imkansız kılıyor. Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise seçilen ismin bir başka markayı çağrıştırmaması. Çünkü tescilli bir markayla aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar daha başvuru aşamasında Türk Patent Enstitüsü tarafından reddediliyor. Dünyanın önde gelen pazarlama gurularından Steve RİNKİN ise markanın başka bir dilde uygunsuz anlam içermemesine dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Örneğin Chevrolet, Latin Amerika pazarına “Chevy Nova” isimli ürünü sunduğunda şaşırtıcı bir şekilde talep görmemiş. Şirket “No Va”nın ‘işlemez, çalışmaz’ anlamına geldiğini fark ettiğinde ise artık çok geç kalınmış. Başka ülkelere açılacak, dünya markası olma iddiasıyla piyasaya sürülen markaların kolay telaffuz edilebilir, kısa ve özgün olması ise firmaların aynı markayla yurtdışına açılmalarını çok daha kolaylaştırıyor. Arçelik’in yurtdışına 'Arçelik' olarak değil de ‘Beko’ markasıyla açılmasının en önemli sebebi de telaffuzundaki bu zorluk. Tüketicinin sempatisini, sevgisini kazanan bir marka olmanın bir başka püf noktası ise harf seçiminde gizli. Bir ekonomi dergisinin yayımladığı habere göre, yapılan araştırmalar Türkiye’de marka isimlerinin çoğunun S-Ş, T ve A harfleriyle başladığını; A’nın marka ismine yabancı, egzotik ve feminen bir hava verirken; O harfinin ise İtalyanca ve İspanyolca gibi romantik dillerden olan kelimelerin sonuna eklenmesi (amigo); rahatlama (Oh!) ve şaşırma (Oooo!) tepkilerinde kullanılması sebebiyle en romantik harf olduğunu gösteriyor. Polo, Omo, Volvo gibi markaların çekiciliği 'o' harfinin bu özelliğinden kaynaklanıyor olsa gerek. Sonuç olarak, ABD’deki gibi yeni bir ürüne marka bulmak için geliştirilmiş yazılımlarımız yok belki ama siz, tüm bu kriterleri göz önünde bulundurarak, reklam ajansınızın ve vekilinizin (çalıştığınız marka patent bürosunun) önerileri doğrultusunda başarılı markalar oluşturabilir; hatta bir yarışma düzenleyerek bu konuda çalışanlarınızdan, tedarikçilerinizden ya da müşterilerinizden yardım alabilirsiniz. Yazar: Belma Canbay |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:03 |
Marka ve Patent Ofisi Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler
>> Sektörlere göre yeterince uzman bulundurmalıdır. >> Uzmanlar fikrî mülkiyet mevzuatına hakim olmalıdırlar. >> Uzmanlar yeterli tecrübeye sahip olmalıdır. >> Vekil adedi yeterince mühendis, hukukçu, işletme ve iktisatçılardan oluşmalıdır. >> Vekiller ve uzmanlar firmaya coğrafi olarak yakın olmalıdır. >> Bilgisayar program desteği olmalıdır ve güçlü bir veri tabanına sahip olmalıdır. >> Modern yönetim teknikleri ile yönetilmelidir. >> Yurtdışında da uygun vekillerle çalışmalı ve çözüm üretebilmelidirler. >> Hukuki ihtilaflar için Hukuk Bürosu Desteği olmalıdır. Marka Oluşturmanın Zorlukları Nelerdir? Türkiye gelişmekte olan bir ülke. İşvereninden işçisine kadar herkes kendine göre iyi niyetle, iyi bir şeyler yapmak, başarmak, iyi paralar kazanmak istiyor, yatırımcılar küçümsenmeyecek ölçüde büyük paralar harcıyor ama çoğu zaman harcadıklarının karşılığını bir türlü alamıyorlar. Biraz geriye baktığımızda, Türkiye’de her konuda büyük gelişmeler yaşadığımızı görüyoruz. Birbiri ardına açılan dev hipermarket ve grosmarketler; Avrupa, Amerika’dakilerden hiç de aşağı kalmayan, hatta birçok konuda üstün bile olan, hatta birincilik ödülleri bile alan alış veriş merkezleri, yüzlerce televizyon, radyo kanalı; birbiri ardına yükselen dev gökdelenler, caddelerimizi süsleyen son model otomobiller, şahane tatil köyleri, oteller, gece sabahlara kadar uyumayan, her türlü eğlencesi bol şehirlerimiz... Bunların hepsi aslında birer marka. Öyle olması da gerekiyor. Son 15-20 yıl içinde ülkemize giren yabancı markaların yanı sıra, sayıları pek de küçümsenmeyecek sayıda yerli marka yarattı firmalarımız... Bunların bazıları son derece güçlü markalar ama bazıları da oldukça güçsüz... Sebeplerine baktığımızda ise aslında son derece basit; bilginin, uzmanlığın devreye girememesi... İyi oluşturulan markaların birçoğu sezgiler ve tahminlerle, hatta taklitlerle oluşturulmuş, bunların bir kısmı tesadüflerle ve şansa dayalı olarak gelişmiş, başarılı da olmuş, bugünlere kadar gelebilmiş... Belki öyle de olması gerekiyordu, çünkü dünyanın insanlara sunduğu olanaklar ve kolaylıklar bunu gerektiriyordu. Bugüne baktığımızda ise durum biraz daha farklı; >>Özellikle bilgi transferi çok daha çabuk yapılıyor >>Dünya çok büyük bir hızla değişiyor >>Bu değişim değer ülkelere çok çabuk transfer edilebiliyor >>İnsanlar yeniliğe, bilgiye daha çok açık; yenilikler daha çabuk kabul ediliyor >>Yeniliklerin benimsenme süreci çok daha kısa >>Firmalar yönetici seçiminde daha fazla profesyonelliğe önem veriyor >>Yöneticiler de artık uzman oldukları konunun yanı sıra, “Motivasyon”dan “Müşteri Memnunuyeti”ne, Araştırma’dan, Medya Planlama’dan, Grafik Sanatlara; Psikoloji’ye kadar birçok şeyi, konuyu daha çok bilmeleri gerektiğini iyi biliyorlar >>Sezgilerle ve tesadüflerle büyük markalar yaratmanın artık hayal olduğunu herkes biliyor >>Kimse artık “Kötü malın reklamı yapılır” demiyor; çünkü reklamsız marka oluşturulamadığını, büyük kitlelere ulaşılamadığını artık herkes biliyor. Evet, bunların hepsi var, biliyoruz ama günümüze baktığımızda bilgiden, teknolojiden, uzmanlıktan yararlanan firmaların sayısı hala pek de fazla ileri düzeylerde değil. Bu; >>Okunan, tüketilen kitap ve gazete sayısından, >>Seminerlere katılan kişilerin sayısından, >>“İşe adam değil, adama iş” mantığıyla işe alınmış, bambaşka konularda eğitim görmüş (hatta görmemiş!) kişilerin oturtulduğu, aslında büyük uzmanlık isteyen koltuklardan, >>Bilgiye, uzmanlığa pek değer verilmemesinden, >>“Ben her şeyi bilirim” zihniyetinden, >>Bir kısmı boşa giden reklam çalışmalarından, >>Hatalı PR çalışmalarından, >>Alakasız konulara ve yerlere yapılan sponsorluklardan, >>Büyük paralar harcandığı gözlense bile yaratılamayan büyük ama küçük markalardan açıkça belli oluyor. __________________ |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:03 |
Marka Başvurusunun Geçerli Olabilmesi İçin Hangi Belgeler Gereklidir?
• Başvuru dilekçesi (Başvuru kitapçığındaki örnek form dilekçeye uygun olarak), • 20 adet marka örneği, • Marka Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir banka dekont aslı. Ayrıntılı bilgi için Marka Başvuru Kılavuzu’nun alınması gerekmektedir. Marka Başvuru ile Tescil Belgeleri Üzerindeki Tasarruflar ve Değişiklikler Nelerdir? Bunların Enstitü’ye Bildirilmesi Zorunlu mudur? Evet. Marka tescil belgesi ile elde edilen hak devredilebilir, lisans sözleşmesi yoluyla kiralanabilir, veraset yolu ile varislere intikal edebilir ya da rehin edilebilir. Marka tescil belgesi üzerinde yapılan devir, lisans, veraset ve intikal, rehin gibi tasarruflarla, adres ve unvan değişikliklerinin üçüncü kişilere karşı hüküm ifade edebilmesi için Marka siciline kayıt edilmesi gereklidir. Bunun için de, bu değişiklikler Türk Patent Enstitüsü’ne bildirilmelidir. Tescilli Marka Taklit Ediliyorsa Ne Yapılmalıdır? Marka Hakkına Tecavüz Edilmesi Halinde Verilecek Cezalar Nelerdir? Markası taklit edilen marka sahibi, adli mahkemelere başvurmalıdır. Suçun niteliğine göre; Bir yıldan dört yıla kadar hapis, üçyüzmilyon liradan bir milyara kadar para, işyerinin kapatılması ve ticaretten men gibi cezalar uygulanmaktadır. 28 Temmuz 1999 tarih ve 4421 sayılı ‘Türk Ceza Kanunu ile Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ ile (Madde 4 b/9) 01.01.1994 ila 31.12.1998 tarihleri arasında yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları sekiz kat arttırılmıştır. Marka Tescilinin Marka Sahibine Sağladığı Haklar Nelerdir? Markanın tescil kapsamına giren aynı veya benzeri mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli markanın benzerlerini ve karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin izinsiz kullanılması önlenir. Tescilli bir marka başkasına devredilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin ve teminat olarak gösterilebilir. Tescilsiz marka kullananlar, belirtilen bu haklardan yararlanamazlar. Tescil Başvurusu Nereye Yapılmalı? Marka başvurusunda bulunmak isteyen kişi, ‘Türk Patent Enstitüsü, Necatibey Caddesi No:49 06430 Kızılay-Ankara” adresine başvurur. Markanın önceden başkası adına tescilli olup olmadığının araştırılması istenmesi halinde, Türk Patent Enstitüsü’ne belli bir ücret ödenmesi koşuluyla marka araştırılması yaptırılır ve sonuç rapor olarak araştırma isteyen kişi veya kuruluşa verilir. Tescil Edilen Marka Kaç Yıl Süre İle Korunmaktadır? Hangi Hallerde Marka İptal Edilir? Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu süre talep üzerine onar yıllık dönemler halinde sonsuz sayıda yenilenebilir. Koruma süresi sona eren marka, sahibinin veya onun yetkili kıldığı vekilin talebi halinde yenilenir. Yenileme talebinin yapılması koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden önceki altı ay içinde gerçekleştirilir. Bu sürenin kaçırılması durumunda, yenileme talebi, ek ücret ödenmesi koşuluyla, koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden itibaren altı aylık süre uzatımı içinde de yapılabilir. Yenilenmeyen markalar hükümsüz sayılır. Tescilli bir markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka mahkeme kararı ile iptal edilir. Türkiye’de Tescil Edilen Marka Tüm Dünyada Geçerli Olur Mu? Hayır. Bir ülkede tescil edilen markanın tüm dünyada geçerli olacağı düşüncesi kamuoyunda yaygın da olsa veya olumlu bir yaklaşım gibi görülse de doğru değildir. Her ülkenin sınai haklarla ilgili yasaları vardır. Bu yasalar önde gelir. Bir marka, ilgili ülkede, o ülkenin yasaları kapsamında korunmaktadır. Bunun için marka, kullanılacağı ülkenin yasaları çerçevesinde tescil ettirilmelidir. Ülkemizde bir işaret ancak tescil ettirilirse marka olarak hüküm ifade etmekte ve yasal olarak korunmaktadır. Madrid Protokolü çerçevesinde uluslararası marka tescili söz konusudur. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:02 |
Marka Çağrışımları Nelerdir?
Marka çağrışımları beş ana kategori içinde sınıflandırılabilir; 1. Nitelikler: Marka, alıcının zihninde bazı özellikle çağrışım yapmalıdır. Mercedes’in dayanıklı, sağlam, pahalı oluşunun tüketici zihninde canlanması gibi. 2. Yararlar: Marka, nitelikleri ile beraber yararları da tüketici zihninde hatırlanmalıdır. Mercedes’in sürmesi keyifli, sahibine prestij sağlayan, iyi performanslı bir otomobili çağrıştırması gibi. 3. Şirket Değerleri: Marka, şirket değerlerini taşımalıdır. Mercedes’in iyi organize olmuş ve yenilikçi bir şirketi çağrıştırması gibi. 4. Kişilik: Marka bazı kişilik özellikleri çağrıştırmalıdır. Mercedes’in orta yaşlı, ciddi, düzenli ve otoriter bir kişi olarak canlandırılması gibi. 5. Kullanıcılar: Marka, ne tip insanların onu alacağını çağrıştırmalıdır. Mercedes’in daha yaşlı, daha zengin ve profesyonel kişileri alıcı olarak kendisine çekmesi gibi. Güçlü bir marka imajının yaratılması için markanın tüketicilerin zihninde olumlu nitelikler, yararlar, şirket değerleri, kişilik ve kullanıcılar uyandırması gerekmektedir. Bunun yanında marka imajının etkin olabilmesi için ayrıca kurum imajı ile bütünleştirilmesi gerekmektedir. Marka Bilginize Sahip Misiniz? Marka bilgisi, marka farkındalığı ve marka imajı olmak üzere iki ana parçadan oluşmaktadır. Marka Farkındalığı: Markadan haberdar olma, tüketicinin hafızasında markanın rakiplerle karşılaştırmalı olarak aldığı yerdir. Marka farkındalığı marka kimlikleri olarak nitelendirilen, işaret, logo, söz vb. İşlevlerini nasıl başarıyla gerçekleştirdikleri sorunu ile ilgilidir. Marka farkındalığı, marka tanınırlığı ve marka hatırlanma başarımını içerir. Marka tanınırlılığı, markaya dair bir ipucu verildiğinde tüketicinin önceki bilgilerini kullanma yeteneği ile ilgili olup; tüketicinin markayı diğer markalardan ayırt edebilmesidir. Marka hatırlanma, tüketicinin doğru bir şekilde markayı bellekten çağırma ve markayı bellekte oluşturma yeteneğidir. Marka farkındalığı tüketici satın alma sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Tüketici belleğine kazınmış markaların satın alma sürecinde tüketici tarafından daha yoğun olarak tercih edildiği yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Marka İmajı: Ürün kişiliği, duygular, ve hafızada oluşan çağrışımlar gibi tüm belirleyici unsurları içerecek şekilde markanın algılanmasıdır. Kısaca marka imajı, tüketicinin marka hakkındaki sahip olduğu inançlar bütünüdür. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Haziran-2008 Saat 00:02 |
Marka Evlilik Gibidir!
Marka dahisi olarak kabul edilen ve sıradışı fikirlerin yaratıcısı olan BJ Cunningham’a göre markalaşma, evlilik gibi uzun süreli bir ilişki. Her şirketin marka yaratabileceğini vurgulayan Cunningham, ancak değişimden korkmayan cesur şirketlerin güçlü markalar yaratabileceklerini ifade ediyor. ‘Markalaşma size ürünün neden var olduğunu ve ne beklediğinizi söyler. Markalaşma tüketiciyle yaşanan evliliktir’ diyen Cunningham ‘Şimdi markalaşma konusunda Türkiye'deki herkesin böyle düşünmesini sağlayabilir miyim? Tabii ki hayır. Açık olmak gerekirse birçok insan markayı logo ve isim olarak algılar. Bir anket yaparsanız, insanlar markanın bu kadar da önemli olduğunu düşünmez; ama bu demek değil ki önemsizdir. Markalaşma, iş dünyasının sınırlarını belirler ve birçok şirket rekabet edecek bu sınırda olmak ister’ diyor. Marka Üç Boyutludur Bir ürünün değerli olması ve satılması için yapıldığını kaydeden Cunningham, şöyle devam ediyor; ‘Biri cep telefonu yapar ve insanları birleştirmesi (connecting people), kullanılması için bir sebeptir. Marka iki boyutlu bir sanatsal çalışma değildir. Üç boyutlu bir konsepttir. İpteki boncuk gibidir. İp iş sürecidir; boncuk ise güzellik, fikir ve esas noktadır. Korku ise bunun neye benzediğini gösterir. Korku, piyasada sevilmeyen veya sevimsiz olmaktır ve gerçekten kim olduğumuza bakmadan kendi düşündüklerimizi insanların istediğine inanmaktır. Kurtulamadığımız korkular yüzünden acımasız ve zor dünyada rakiplerimizin elinde korkunç bir şekilde ölürsünüz. ‘Farklıyım' veya ‘Söylediğiniz umurumda değil. Ben buyum' demekten çok ‘Ben de' sözcüğünü kullandığımız güvenli ve eski yollardan vazgeçmeyiz. ‘Beğenirseniz alırsınız. Gerçek ve hakiki olduğu için memnun kalırsınız.’ Cunningham, markanın söz vermenin diğer bir yolu olduğunu belirterek, ‘Marka nasıl ve ne yapacağınızın sebebidir. Markanın ne demek olduğunun iki yanıtı vardır. Birincisi, ‘Yönünüz nedir?’, ikincisi ise ‘Niye umurumda olsun?' diye konuşuyor. |
|
Yanıt Yaz | Sayfa 12> |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |