gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Eğitim Dünyası > Eğitim Öğretim
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Dezavantajlı Çocukların Eğitim Hakları

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Dezavantajlı Çocukların Eğitim Hakları
    Gönderim Zamanı: 23-Haziran-2014 Saat 01:37
DEZAVANTAJLI, RİSK ALTINDAKİ ÇOCUKLAR
Özellikle son yıllar içerisinde gelişmekte olan ülkelerde daha yoğun olmak üzere güç koşullar altındaki çocuklar ya da risk altındaki çocuklar tanımlamasına uyan çocukların sayısı artmaktadır.     
Bu çocukların risk altında olarak değerlendirilmelerinde birinci etken, çocukluk dönemlerinde yaşlarına uygun olmayan, tehlike ve riskleri içeren bir yaşam içerisinde olmalarıdır. Oyun çağındaki çocuğun oyun oynaması, okul çağındaki çocuğun okula gitmesi gerekirken bu çocukların yaşamlarını başka şekilde tehlikeli ve gelişimlerini engelleyen boyutlarda sürdürdükleri görülmektedir.
Risk altındaki çocuklar dediğimizde de en sık karşımıza çıkan 4 grup olduğu görülmektedir. Bunlar: sokak çocukları, suça itilen çocuklar, çalışan çocuklar ve istismara maruz kalan çocuklar. Aslında bu grubun içine son yıllarda sayıları sürekli artan mülteci çocukları da dahil etmek, onları da bu kategoride değerlendirmek gerekmektedir.
Bu grupları değerlendirdiğimizde ilk dikkati çeken olgu grupların birbirinden bağımsız olmadığı tam tersine iç içe geçmiş olmalarıdır. Gerçektende sokak çocuklarının önemli bir kısmının suça itilen çocuklar grubuna da girdiği izlenmektedir. Sokakta yaşamanın doğal uzantısında suç işleme ve sürekli çetelerde yer alarak suçlu olma kavramı yaşanmaktadır. Yani bu çocukları ayıran bir sınır yoktur. Çocuk dayak yemiş ve şiddet görmüşse –istismara maruz kalmışsa – sokağa kaçıyor. Sokakta suçla tanışıyor. Daha doğrusu çeteler halinde yaşayan çocukların arasına karışmak zorunda kalıyor. Tek başına yaşaması mümkün değil. Bu durumda suça karışması kaçınılmaz.
Sayısal olarak bakıldığında asıl büyüyen tehlikenin sokakta yaşayan çocuklar olmadığını ama sokakta çalışan çocuklar olduğunu görüyoruz. Tüm yaşayan çocukların sayısı birkaç bin olarak tahmin edilirken çalışan çocukların sayısı milyona doğru ilerliyor. Öylesine büyük farklar var. Peki neden tehlikeli derseniz bir dolu şeyi saymak mümkün.
Neler mi ? İlk olarak yukarıda da belirttiğimiz her çocuk yaşının gerektirdiği yaşamı yaşamalıdır prensibini hatırlatalım. Bu prensipte okulda yada oyunda veya evinde anne-babasının dizinin dibinde olması gereken çocuk sokakta, caddede, atölyede ve geç saatlerde her türlü tehlikenin sessizce insanı buluverdiği ortalıkta. Çocuğun çocukluğunu yaşamaması ilk büyük tehlike. İkincisi; evden kopması ve hızla kötü alışkanlıklara doğru yönlenmesi. Özellikle son yıllarda çığ gibi büyüyen uyuşturucu satışı, kullanımı düşünüldüğünde bunun ne kadar büyük bir tehlike olduğu apaçık ortada. Aileden kopma sokaklarda yaşamayı alışkanlık haline getirme, suça yönelme ve görüldüğü gibi zincir uzayıp gidiyor. Bu yüzden sokakta çalışan çocuklar büyük bir problem. Aileler eve gelen paradan dolayı çocuklarını gizliden çalıştırmaktan kötü alışkanlıklara göz yummaya kadar çok çeşitli şekillerde buna destek verdiklerinden soruna çözüm bulabilmek ailelere rağmen yapılabilecek bir duruma dönüşüyor.
Rehberlik servisi, çocuk-aile ve eğitim kurumunun tüm çalışanları ile çocuğun içinde bulunduğu bütün çevrelerle ilgili ve ilişkilidir; çocukla ilgili ve ilişkili her durumun, çocuğun yararına olabilmesi için çaba harcamak durumundadır. Ortak tutum ve yaklaşımların sağlanabilmesi, çocuğun yararına ortamların oluşabilmesi, ve sorunların önlenmesi ancak böyle mümkündür. Bu açıdan rehberlik servisi, çocuk-aile-rehberlik kurumu arasında çocuğun yararına işbirliğin sağlanması, çocuğun ifade ve sorun çözme becerilerinin geliştirilmesi için gerekli ortam-tutum ve yaklaşımların yaratılmasında öncü olmak durumundadır.

DEZAVANTAJLI, RİSK ALTINDAKİ ÇOCUK KİMDİR ?

Belirtiler:
* Okuldan kaçan
* Alkol, madde kullanan
* Suç işleyen ya da işleme eğilimi olan
* Şiddet eğilimi gösteren
* Sokakta çalışan
* Evden kaçan
* Kendine zara veren
* Erken cinsellikle tanışan

Ruhsal Bozukluklar:
* Davranış bozukluğu olan
* Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Sendromu olan
* Karşı olma karşıt-karşıt olma

Yol Açan Etkenler:
* Genetik
* Ailesel
* Göç
* Psikolojik (Dürtü kontrol eksikliği engellenme eşiğinin düşük olması, sosyal beceri düşüklüğü, huzursuzluk)
* Çevresel(Yoksulluk, ekonomik geleceğin zayıf olması, riskli davranışların o çevre içinde yaygın olması, kabul görme, yüksek riskli arkadaşların varlığı )

BU TİP DAVRANIŞLARA DİKKAT!
Ailelerin çocuklarını dikkatle takip etmelerini ve aşağıdaki davranış biçimlerini gördükleri takdirde bir uzmandan yardım almaları belirtilir.

* Bağırma
* Evden kaçma
* Şiddet gösterme
* Bıçak taşıma
* Söyleneni yapmama
* İsteği olmayınca öfke krizi yaşama
* Kendini kesme
* Hırsızlık
* Uyuşturucu kullanma
* Katılmama, kendini izole etme

Duyguları:
* Güvensizlik
* Korku
* Değersizlik
* Endişe
* Kendine aşırı güven
* Anlaşılmadığı hissi
* Aldırmazlık
* Öfke
* Saldırganlık
* Suçluluk
* Sevilmediği hissi

İhtiyaçları
* Dışlanmama
* Eğitim
* Sağlık hizmeti ve sağlık eğitimi
* Fiziksel korunma
* Psikolojik destek
* Beceri kazanma
* Yakınlık
* Yasal bilgilenme
* Mesleki eğitim
DEZAVANTAJLI VE RİSKLİ ÇOCUKLAR NEDENLERİ
Çocuklar sadece bazı toplumsal durumlarda (eğitimsiz/yoksul aile gibi) değil, toplumun genelinde risklere açık olarak yaşamaktadır.
I. Devletin çocuğa bakış açısı ve çocuklara yönelik yükümlülüklerini yerine getirirken izlediği politikaların aşağıda sıralanan sonuçları çocuklara yönelik riskin ana zemini oluşturmaktadır:
• Devletin, çocuğu yurttaş olarak hak sahibi bir birey konumunda görmeyip onunla sadece korunmaya muhtaç olduğu noktadan ilişki kuran bir sistemi benimsemiş olması; riskleri önceden gören ve önlemeye yönelik çalışan bir sistemin olmaması,
• Çocuğun gereksinimi olan ortamların   desteklenmemesi, risklere karşı olumluyu özendiren ya da ortaya koyan ortamların ve mekanizmaların olmaması,
• Hizmetlerin ve kaynakların planlanmasında bütün çocukların gelişim ve topluma katılımlarına yönelik gereksinimlerinin öncelikli olarak dikkate alınmaması ve bu ortamların (hamilelikten itibaren izleme ve destekleme hizmetleri, anne baba okulları, okul öncesi eğitim hizmetleri, okul saatleri sonrası sosyal kültürel merkezler, parklar, oyun ve spor alanları, yetenek ve becerilerini geliştirme merkezleri) yeterince olmaması,
• Tüm çocukların gelişim ve topluma katılım sürecindeki gereksinimleri dikkate alan bir çocuk politikası olmaması,
• Özgürlükçü – eşitlikçi olmayan; otoriter, baskıcı ve sorgulatmayan yöntemleri tercih eden ve çocuk gerçeğini görmezden gelen eğitim politikaları ve eğitim sistemine bağlı olarak eğitim kurumlarının ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte olmaması,
• Sosyal yardım sisteminin hak temelli örgütlenmemiş olması,
• Çocuğun korunma ihtiyacını gidermeye yönelik olarak kurum bakımının yaygın olarak kullanılması, aile ve aile tipi bakımı güçlendirecek hizmetlerin yeterince varolmaması,
• Çocukların bir arada yaşadıkları kurumlarda, birlikte bulundukları okul gibi ortamların çocuklara yönelik riskleri fark edecek ve önleyecek biçimde tasarlanmamış olması,
• Çocuklara yönelik hizmetlerde çalışan personele riskleri erken fark etme ve etkili müdahale etme becerilerini geliştirecek desteklerin ve özlük haklarının yeterince sağlanmaması.
II. Toplumsal sorunlar en çok çocukları olumsuz etkilerken, bazı toplumsal değerler ya da kurumlar da çocuklar için riskli olabilmektedir:
• Sosyo – ekonomik güçlüklerin yarattığı riskler ve risk ortamları: işsizlik, savaş, göç/mültecilik, azınlık gruplarına mensup olmak gibi yapısal eşitsizlikler,
• Şiddetin meşrulaştırılması ve olağanlaştırılması; çocuğun içine doğduğu veya ait olduğu sosyal çevrenin istismar edici nitelikteki yapıları, onları bedensel ve ruhsal olarak yaralayıcı cezalandırma, öldürme hakkı veren töreler ve bunu destekleyen özlü sözler ile pekiştirilen kültürel normları ve çocukla ilgili geleneksel düşünme biçimleri, yetiştirme tutumları,
• Toplumsal değerleri çarpıtan, cinsellik ve şiddet görüntüleri içeren, çocukları tüketimin hedef kitlesi haline getiren ve cinsel yönden objeleştiren, bunun yanında topluma yönelik tehdit gibi gösterip önyargılar oluşturan yazılı ve görsel yayınlar.
III. Çocuğu bakıp, gözetmek, hayata hazırlamak yükümlülüğünü temelde aile taşırken bu yükümlülüğü desteklemesi ve kolaylaştırması gereken devletin bunu değerlendirmekte ve yerine getirmekte yetersiz kalması (çocuklara ve ailelerine yönelik sosyal destek sisteminin yetersiz olması) aşağıdaki durumları çocuklara yönelik risk faktörleri haline getirmektedir:
• Aile içi şiddet ve geçimsizlik, iletişimsizlik, yetersiz ebevyn tutumları, ebeveyn-çocuk arasındaki bağlanma bozuklukları,
• Anne ya da baba ölümleri, terkleri, boşanmalar, üveylik ve evlatlık durumları,
• İstenmeyen gebelik, gayri meşruluk,
• Sık ve erken doğum,
• Ergenlik çağında (20 yaş altı) anne – babalık
• Ailede ruhsal ya da bedensel süreğen hastalıklı veya engelli bireylerin olması,
• Ailede alkol ve madde bağımlısı bireylerin olması,
• Çocuklarda görülen gelişimsel, ruhsal bozukluklar ve engellilik durumları.

ANNE VE BABALARA YÖNELİK ÇALIŞMALAR, YAPILMASI GEREKENLER
Çocuklara yönelik riskleri fark etme ve önlemeye yönelik olarak, ailenin çocuğa koruyucu bir ortam sunabilmesi için yapılması gerekenler:
1. Aileye, içinde bulunduğu sosyo – ekonomik güçlükleri gidermeye yönelik hak temelli ve düzenli hizmetlerin sunulması,
2. Aile içerisinde çocuğun ayrı bir birey olduğu bilincini oluşturacak çalışmaların düzenli olarak yürütülmesi,
3. Çocuk korunmaya muhtaç hale gelmeden, çocuğa yönelik riski önceden fark edebilmek amacıyla aileyi düzenli izleyen birimleri barındıran ve aileye yönelik destekleyici hizmetleri organize eden işlevsel merkezlerin kurulması,
4. Evlilik öncesi eşler arası iletişimi ve problem çözme becerilerini destekleyici ve anne baba olma, çocuk yetiştirme ile ilgili bilgilendirici çalışmaların yapılmasını sağlayacak danışmanlık hizmetlerinin organize edilmesi ve bu hizmetlerin bütün nüfusa yönelik olarak uygulanması,
5. Aile üyelerine yönelik ihmal ve istismar konusunda farkındalık kazanmaları sağlayıcı eğitimler yapılması,
6. Sözlü ve yazılı basının anne baba olma, çocuk yetiştirme gibi konularda aileye yönelik mesajlar içeren çalışmalar yapmaya teşvik edilmesi,
7. Gerek devlet tarafından desteklenen, gerekse STK’lar tarafından düzenlenen aileye dönük çalışmaların güçlendirilmesi ve bu konuda daha organize bir yaklaşım izleyerek bu çalışmaları tanıtıcı faaliyetlere kaynak ayrılması, Eğitim süreci içerisinde çocuğu izleme ve takip etme, aileyle iletişim kurabilme olanaklarının güçlendirilmesi ve bu olanakları kullanan öğretmenlere ve okulda görevli psikolojik danışmanlara ihmal ve istismar ile ilgili hizmet içi eğitimlerin düzenli olarak verilmesi,
8. Okul ortamı içerisinde, akademik, sosyal ve duygusal yönden problem yaşayan çocukların takip edilmesini, ortaya çıkabilecek risk durumlarını önceden fark edebilmeyi ve aileleri ile iletişime geçerek önlemeye yönelik tedbir almayı hedefleyen bir sistem kurulması,
9. Okul öncesi dönemden başlayarak uygun eğitimsel, psikolojik ve tıbbi tekniklerle çocuklara yönelik ruh sağlığı dahil olmak üzere sağlık taramalarının yapılması,
10. Aile planlamasının önemsemesi ve bu konuda daha işlevsel bir sistem kurulması,
SAĞLIK HİZMETLERİNDE YAPILMASI GEREKENLER
Sağlık hizmetinin yaygınlığının düzeyine rağmen risk analizi sonucu doğru yönetilen olgu sayısı yok denecek kadar az olması, sağlık sektörünün riskleri erken fark eden ve önleyen bir sistemin parçası olması için yapılması gereken pek çok şey bulunduğunu ortaya koymaktadır.
1. Sağlık personelinin risk belirleme sürecinde yer alması sağlanmalıdır.
2. Toplumda sağlık sisteminden yararlanamayan önemli bir nüfusun var olduğu ve bu grubun risk altında olduğu dikkate alınarak, bazı kişilerin sistem dışında kalmasına neden olan faktörler tespit edilmeli, bu faktörleri ortadan kaldırarak sağlık hizmetleri herkesin kolaylıkla yararlanabileceği biçimde yapılandırılmalıdır.
3. Genel Sağlık Sigortasının tüm nüfusun sağlık hizmetlerinden yararlanmasını zorlaştırıcı kuralları değiştirilmelidir.
4. Öğretmenlerin sağlık hizmetleri ve çalışanları ile koordinasyonu sağlanmalıdır.
5. Sağlık hizmeti sunan birimlerin, toplum hizmetleri ile bağlantısı güçlendirilmelidir.
6. Ana – Çocuk sağlığı merkezleri ve sağlık ocaklarının riskleri erken fark etme ve önleme mekanizmasındaki rolleri açıkça tarif edilmeli ve bu birimlerin personeli bu konuda eğitilmelidir.

7. Ruhsal durum muayenesi ve tedavisi yapacak birimler niteliksel ve niceliksel açıdan yeterli hale getirilmelidir.

8. Bulaşıcı hastalıklardan korumaya yönelik hizmetlerin risk altındaki bütün çocuklara da ulaşacak biçimde sunulması sağlanmalıdır.
9. Şiddetle ilgili düzenli bir veri toplama ve takip sistemi oluşturulmalıdır.
10. Sağlık hizmetlerinde önleme amaçlı toplanan verinin, sosyal hizmetler ile ortak kullanımını sağlayacak bir mekanizma oluşturulmalıdır.
11. İstismar vakalarında başvurulabilecek, bu alanda uzmanların çalıştığı merkezler oluşturulmalı.
12. Bu alanda çalışanların eğitimlerinde çocuk koruma konusunda bir müfredat birlikteliği sağlanmalı.
EĞİTİM HİZMETLERİNDE YAPILMASI GEREKENLER
1. Mevcut olanakların daha etkili kullanılmasını sağlamak için yapılması gerekenler
Olanaklar kısmında sayılan eğitim sisteminin öğeleri, sistem çocukları ihmal ve istismardan koruma yaklaşımı içinde yapılanmadığı için, bu konuda etkili olamamaktadırlar. Eğitim sisteminin çocuğa yönelik riskleri erken fark eden ve önleyebilen niteliğe sahip olabilmesi için sunulan hizmete bu boyutun eklenmesi gerekmektedir. Aşağıda bu amaçla yapılması gerekenler yer almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı:
a. Bakanlık sadece eğitim/öğretimden sorumlu değil, çocukları ihmal ve istismardan korumak ile de yükümlüdür.
b. Müfredatta ve eğitim materyallerinde değişiklikler yapılmalı; cinsel ve benzeri ayrımcılık içeren içerikler değiştirilmeli, barış eğitimi, etik gibi konular yaşlara uygun şekilde müfredata alınmalıdır.
c. Sisteme dair geliştirilecek ve uygulanacak reformlar öğretmenleri destekleyecek şekilde düşünülmelidir.
Okul İdareleri:
a. Öncelikle çocukları ihmal ve istismardan korumayı ilke edinmiş bir idari yapı gelişmelidir. Bu konuda gerekli eğitimlere tüm çalışanların katılması sağlamalıdır.
b. Bir risk durumu ortaya çıktığında bunu fark eden öğretmen/PDR uzmanı ya da personelin ivedi olarak “önerilen yapıya” başvurması kolaylaştırmalı, bürokratik engeller ya da okulun itibarına yönelik kaygılar ortadan kaldırılmalıdır.
c. Okulun her türlü uygulamasında varolan ayrımcılıklar ortadan kaldırılmalıdır.
d. Öğrencilerden katkı payı alınmamalıdır.
e. Okulun kendi içinde varolabilecek ihmal ve istismar durumlarına fark etmeye ve bunları bertaraf etmeye yönelik olarak etkili bir tutum sergilenmelidir. Böyle durumlar baş gösterdiğinde sağlıklı çözümlerle yaklaşılmalıdır.
Öğretmenler:
a. Öğretmenlere, öğrenci ve ailelerinden envanter ya da aile görüşmeleri çerçevesinde aldıkları bilgilere risk durumlarını araştıran tarzda yaklaşmalarını sağlayıcı bir donanım verilmelidir. Çocukları ihmal ve istismardan korumaya yönelik eğitimlerle desteklenmeliler.
b. Öğretmen-PDR uzmanı işbirliği daha da güçlendirilmeli ve etkinliği arttırılmalıdır.
c. Risk durumları ortaya çıktığında öğretmenlerin ne yapabilecekleri, aile ve öğrenciyi kimlere yönlendirebilecekleri önceden açık ve net olarak bilinmelidir.
PDR:
a. Sayıları arttırılmalıdır.
b. Çocukları ihmal ve istismardan korumak üzere daha etkin bir durumda çalışabilmeleri için özellikle bu konuda idare ve öğretmenlerle işbirlikleri arttırılarak çalışmaları desteklenmelidir.
c. Çocukları ihmal ve istismardan korumak için gerekli yetkinlik sağlayan eğitimlerle desteklenmelidirler.
d. Aileleri yönlendirebilecekleri kurumlarla işbirlikleri (Toplum merkezleri gibi) arttırılmalıdır.
Okul – RAM işbirliği:
a. Çocukların RAM’a yönlendirilmesi okul müdür tarafından değil, aile – çocuk – rehber öğretmen işbirliği ile gerçekleştirilmelidir.
b. RAM’a yönlendirilen çocuğun okulun sorunu gibi gösterilmemesini sağlayacak bir sistem oluşturulmalıdır.
c. PDR uzmanları okul müdürlerine değil, RAM’lara idari olarak bağlı çalışmalıdır.
Okul aile birlikleri:
a. Okul aile birlikleri, okullarında özellikle ihmal ve istismara yönelik durumları takip eden, bu açıdan denetleyici bir rol alabilirler. Okul içinde yaşanan ihmal ve istismarları izleyebilecek ek bir yapı görevi görebilirler.
E-kayıt sistemi:
a. Özellikle okula devamsızlık yapmaya başlayan çocukların takibinde daha etkin olarak kullanılmalıdır.
2. Etkili bir mekanizmanın kurulması için yapılması gerekenler

Çocuklara yönelik riskleri erken fark eden ve bunları bertaraf etmeye yönelik olarak çalışan bir yaklaşımın sisteme dönüşmesi için, varolan olanakların güçlendirilmesine yönelik yukarıda yer alan önerilerin yanında henüz hiç bulunmayan ve yapılandırılması gereken bir sisteme dair de yapılması gerekenler bulunmaktadır.
a. Yerel düzeyde hizmet sunan, izlemeden sorumlu birimlerin oluşturulması: Çocuklara yönelik risklerin erken fark edilebilmesi ve bertaraf edilebilmesi için yerelde bir izleme mekanizması kurulması elzemdir. Bu mekanizma;
• Yerelleşmiş olmalı ama merkezi denetimi/standardı bulunmalı
• İhmal/istismar riskini fark etme ve önleme/koruma konusunda birincil sorumluluğa sahip olmalı
• Risk fark edildiğinde bu merkeze bildirilmeli ve bu merkez devreye girmelidir.
• Bu merkez okul/eğitim sistemiyle yakından çalışmalıdır.
• Okullarda sosyal hizmet uzmanları bulundurulmalıdır.
b. Önerilen işbirlikleri: Aynı zamanda çocukların korunmasından sorumlu kişi ve kurumlar arasında etkili işbirlikleri geliştirilmelidir.
• Okul – yerelleşmiş sosyal hizmetler: Okullar ile yerelleşmiş sosyal hizmetler arasındaki işbirlikleri oluşturulması gereken en önemli ilişkilerdendir. Yerel sosyal hizmet birimleri / toplum merkezleri üstünden aileler/çocuklar hakkındaki sağlıklı bilgilerin PDR ve sınıf öğretmenlerine aktarılmasının sağlanması ve sorun olduğunda hem okul hem de sosyal hizmet birimlerinin izlemesi ve hizmet sunması çok önemlidir.
• Okul-SH-Muhtar: Muhtarlar çocukları koruma ağının bir parçası olmalıdır.
• Okul-SH-Mahalledeki spor klüpleri: Çeşitli mahallelerde bir çok altyapısı olan spor kulüpleri bulunmaktadır. Bu kulüplerle yapılacak işbirliği çerçevesinde bu klüplerin faaliyetlerinden çocukların yararlanması sağlanabilir. Aynı zamanda çocukların güvenli bilgisayar erişimi için koruma filitreleri iyi çalışan bilgisayar sistemleri belediye tarafından bu klüplere verilebilir. Bu öneri özellikle çocukların zamanlarını internet kafelerinde geçirmelerinden kaynaklanan riskleri bertaraf etmek için çok önemlidir. Aynı zamanda çocuğun antrenör gibi bir yetişkinle geçireceği zaman da iyi modellerin/ilişkilerin varlığı bakımından da çok destekleyici olabilir.
• Okul-SHÇEK-üniversite ilgili bölüm öğrencileri: Psikoloji, sosyoloji, PDR, okul öncesi eğitim ve öğretim fakülteleri öğrencileri, belli bir eğitim ve gözetmenlik çerçevesinde okullarda sınıf öğretmenlerine ve PDR’ye destek verebilir. Çocuklara yönelik daha fazla koruyucu/önleyici programların sunulmasına destek olabilirler.
• Okul-SH-Baro: Baronun sunduğu ücretsiz hukuki yardım daha iyi bilinmeli ve tanıtılmalıdır.
• Yaygın eğitim-örgün eğitim ilişkisi: Birbirini destekleyecek bu sistemlerin
daha koordineli çalışmaları sağlanmalıdır.
• Okul-atölye-işyerleri denetlenmesi: Eğitim amaçlı da olsa çocukların çalıştığı yerler düzenli olarak denetlenmelidir.

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 23-Haziran-2014 Saat 01:06
Dezavantajlı Çocukların Eğitim Hakları

1.Dezavantajlı Çocuk Kimdir?
        Özellikle son yıllar içerisinde gelişmekte olan ülkelerde daha yoğun olmak üzere güç koşullar altındaki çocuklar ya da risk altındaki çocuklar tanımlamasına uyan çocukların sayısı artmaktadır. Okulumuzun bulunduğu çevrede de benzer durumda olan çocuklar olduğu görülmüştür.
        Bu çocukların risk altında olarak değerlendirilmelerinde birinci etken, çocukluk dönemlerinde yaşlarına uygun olmayan, tehlike ve riskleri içeren bir yaşam içerisinde olmalarıdır. Oyun çağındaki çocuğun oyun oynaması, okul çağındaki çocuğun okula gitmesi gerekirken bu çocukların yaşamlarını başka şekilde tehlikeli ve gelişimlerini engelleyen boyutlarda sürdürdükleri görülmektedir.
        Risk altındaki çocuklar dediğimizde de en sık karşımıza çıkan 4 grup olduğu görülmektedir. Bunlar: çalışan çocuklar, sokak çocukları, suça itilen çocuklar, istismara maruz kalan çocuklar.

2. Dezavantajli Çocuklarin Eğitim Hizmetlerinde Yapilmasi Gerekenler

A-Anne ve Babalara Yönelik Çalışmalar:
•     Aile içerisinde çocuğun ayrı bir birey olduğu bilincini oluşturacak çalışmaların düzenli olarak yürütülmesi,
•     Okul ortamı içerisinde, akademik, sosyal ve duygusal yönden problem yaşayan çocukların takip edilmesini, ortaya çıkabilecek risk durumlarını önceden fark edebilmeyi ve aileleri ile iletişime geçerek önlemeye yönelik tedbir almayı hedefleyen bir sistem kurulması.
•     Okul öncesi dönemden başlayarak uygun eğitimsel, psikolojik ve tıbbi tekniklerle çocuklara yönelik ruh sağlığı dahil olmak üzere sağlık taramalarının yapılması.

B –Eğitim Hizmetlerinde Yapılması Gerekenler:
•     Bakanlık tarafından, müfredatta ve eğitim materyallerinde değişiklikler yapılmalı; cinsel ve benzeri ayrımcılık içeren içerikler değiştirilmeli, barış eğitimi, etik gibi konular yaşlara uygun şekilde müfredata alınmalıdır.
•     Okul idareleri tarafından, okulun her türlü uygulamasında varolan ayrımcılıklar ortadan kaldırılmalıdır.
Okulun kendi içinde varolabilecek ihmal ve istismar durumlarına fark etmeye ve bunları bertaraf etmeye yönelik olarak etkili bir tutum sergilenmelidir. Böyle durumlar baş gösterdiğinde sağlıklı çözümlerle yaklaşılmalıdır.
•     Öğretmenlere, öğrenci ve ailelerinden envanter ya da aile görüşmeleri çerçevesinde aldıkları bilgilere risk durumlarını araştıran tarzda yaklaşmalarını sağlayıcı bir donanım verilmelidir. Çocukları ihmal ve istismardan korumaya yönelik eğitimlerle desteklenmeliler.
•     Öğretmen-PDR uzmanı işbirliği daha da güçlendirilmeli ve etkinliği arttırılmalıdır.
•     Risk durumları ortaya çıktığında öğretmenlerin ne yapabilecekleri, aile ve öğrenciyi kimlere yönlendirebilecekleri önceden açık ve net olarak bilinmelidir.
•     Okul aile birlikleri, okullarında özellikle ihmal ve istismara yönelik durumları takip eden, bu açıdan denetleyici bir rol alabilirler. Okul içinde yaşanan ihmal ve istismarları izleyebilecek ek bir yapı görevi görebilirler.

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz