PEYGAMBER EFENDİMİZİN MÜBAREK VASIFLARI VE KİŞİLİĞ |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
ramazan
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 21-Ocak-2007 Konum: İstanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 117 |
Alıntı Cevapla
Konu: PEYGAMBER EFENDİMİZİN MÜBAREK VASIFLARI VE KİŞİLİĞ Gönderim Zamanı: 13-Nisan-2008 Saat 14:15 |
Rasülullah (s.a.), ne çok uzun, ne de fazla kısa olmayıp orta boylu idi. Saçları ne kıvırcık ne de tam düz değil, hafif dalgalı ve sıktı. İki omuzlarının arası genişti. Siması, hafif kırmızılıkla karışık nurânî bir beyazlık taşıyordu. Gözleri sürmeli ve içi oldukça siyahtı. Bedeni ve elbisesinin temizliğine büyük bir itina gösterir, düzgün ve tertibli olmağa gayret ederdi. Nitekim bu hususta: “Temizlik imandandır.” buyurmuştur. Ailesi ve ashabına karşı güler yüzlü olup, iyi ve hoş muamelede bulunurdu. Son derece edeb ve vakarlı, hazır cevab ve sür’ati intikal sahibi idi. Son derece haya sahibi idi; ancak Allah’ın takdir ettiği cezaları tatbik etmede hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmezdi.Rasül-i Ekrem, keskin anlayış, isabetli görüş ve hikmet sahibi bir siyasî idi. Onun siyasi mahareti, Medine’de birbirine düşman Evs ve Hazreç kabilelerinin arasını bulmasında görüldüğü gibi, en güç meselelerden çıkışı sağlayan irticali tasarruflarında daha açık olarak müşahade edilmektedir.
Peygamber Efendimiz hayır ve iyiliği, af ve bağışlamayı seven cömert ve hoşgörü sahibi bir şahsiyet sahibiydi. Uhud gazvesinde amcası Hamza’yı öldüren Mut’im b. Cübeyr’in kölesi Vahşi’yi, Kureyzâ yahudilerinden Rifâa b. Semûel’i, amcası Hamza’nın ciğerlerini çiğneyen Ebu Süfyan’ın karısı Hind’i ve sabahın alaca karanlığında tuzak kurup müslümanlar üzerine taarruz ederek onlardan bir çoğunu öldüren Hevazin lideri Malik b. Avf’ı affetmesi onun bu durumunu izah eder. Rasülullah (s.a.), kanaatkâr, zühd ve takva sahibi ve çok sabırlı idi. Enes b. Malik’ten şöyle rivayet edilmiştir: Rasülullah (s.a.) şöyle buyurdular: “Allah yolunda, hiçbir kimsenin korkutulmadığı derecede korkutuldum, yine Allah yolunda hiç kimsenin çarptırılmadığı eziyet ve sıkıntılara çarptırıldım. Şunu bilesin ki, birbirini takip eden 33 gün boyunca, Bilâl’le ikimize yiyecek olarak, ancak onun koltuğunun altında gizlediği şeyler vardı.” Tirmizî, bu hadisin şerhinde, “Bu hadise, Rasülullah’ın Bilâl’le birlikte Mekke’den gizlice çıktıkları zaman olmuştur. Yani, Bilâl’ın taşıdığı yiyecek çok azdı; hatta onu Bilâl koltuğunun altında gizliyordu.” demektedir. Rasülullah (s.a.) kadar arkadaşlarına iyi muameleye itina gösteren, buna çok dikkat eden kimse olmamıştır. O kadar ki, hatası sebebiyle uyarmak istediği bir şahsı, arkadaşlarının arasında küçük düşürmemek için kinaye yoluyla uyarırdı. Kendisinin hiç bir müslümanı açık ismi ile lanetlemediği, Allah’ın emirlerine göre cezaları tatbik dışında hiçbir kimseye eliyle vurmadığı rivayet edilir. Kendisine sorulan her soruyu cevaplandırırdı; ancak günah olursa cevap vermezdi. Soru soranlara misaller getirerek meseleleri izahata büyük gayret sarfederdi. Mal ve başkalarından istemek hususunda aşırı tamahın, ayakları kaydırmasından sakındırırdı. Hakîm b. Hizam’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasülullah (s.a.)’dan bir kere dünyalık istedim, verdi. Sonra kendisinden bir daha istedim, yine verdi, üçüncü bir defa yine istedim, bu defa da verdiler. Bundan sonra da şöyle buyurdular: “Ey Hakîm! Şu mal yok mu? Yeşil, tatlı ve çok hoş bir meyva gibidir. Her kim bu malı hırs duymaksızın alırsa o mal kendisi için bereketli olur. Bir kimse de onu hırs ile alırsa, bu mal onun için bereketli olmaz. İhtiras duyan kimse, hiç doymayan obur gibidir. Veren el, alan elden hayırlıdır. Rasülullah (s.a.), cömertlik ve kereminde başkalarıyla mukayese edilmeyecek üstünlükteydi. Cabir, “Rasülullah kendisinden bir şey istendiğinde, bir defacık olsun “hayır” dememiştir.” der. İbn Abbas da, “O, hayır hususunda insanların en cömertiydi, bilhassa Ramazan aylarında daha da cömert davranırdı” diyor. Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Rasülullah (s.a.) bir defasında kendisinden bir şeyler isteyen adama bir koyun sürüsü verdi, köyüne dönen bu adam, “Müslümanlığı kabul ediniz. Çünkü Muhammed (s.a.) malın tükenmesinden korkmayan bir kimse gibi yardım ve bağışta bulunuyor” diye kavmini İslâm’a çağırdı. Efendimiz, yine birkaç kişiye yüzden fazla deve verdi, kendisine 90.000 dirhem getirilmişti, onları dağıtmadan hiç bir kimsenin sözüne cevap vermedi. Başka bir defa da O’na gelen bir adam kendisinden bir şeyler istedi. Rasulullah, “Yanımda bir şey yoktur. Beni takip et, bir şey gelirse onu veririz” dedi. Hz. Ömer “Allah sana gücünün yetmediği şeyi yüklememiştir” deyince, Rasulullah, bunu hoş görmedi. Ensar’dan birisi, “Ey Allah’ın Rasülü! infak et, Arş Sahibinin azaltmasından korkma.” demişti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz tebessüm etti, yüzünde neş’e alâmetleri görüldü ve şöyle dedi: “Ben, işte bununla emrolundum.” |
|
özveri
Moderatör Kayıt Tarihi: 02-Eylül-2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 131 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 02-Eylül-2008 Saat 23:04 |
paylaşımınız için teşekkürler.
|
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |