10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftası |
Yanıt Yaz | Sayfa 12> |
Yazar | |
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla
Konu: 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftası Gönderim Zamanı: 19-Şubat-2007 Saat 23:29 |
10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftası
ATATÜRK'ÜN SON YILLARI VE ÖLÜMÜ Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiğimillî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı. 29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir. Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı. Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyiİzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi. Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkam, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 07-Kasım-2007 Saat 14:22 |
10 KASIM TÜRKÜSÜ
Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler, Bozkır ovalarına, Erciyes'e Ağrı'ya, Ulusun egemen olduğunu Özgür olduğunu Haykıracağım haykıracağım işte, Senin sustuğunca! Yolunda yürüyeceğim Atatürk; Ana baba oğul kız, Dere tepe bucak köy, Yeryüzü yaşamalarımla değil Oralarda, Senin gittigince! Atatürk, taşıyacağım Çanakkale'de, Sakarya'da, Çankaya'da, al al, Senin taşıdığını; Yurdun gök ülküsü Dalgalanırken, Senin bayrağını yücelteceğim. Senin çıktığınca. F. Hüsnü DAĞLARCA ATATÜRK Sen Atatürk'ü tanımazsın çocuğum Ne insandı O, ne insandı. İzmir'e gelişini görseydin. Ne şanlıydı O, ne şanlıydı. Benzerdi sana, bana Bizim gibiydi eli, ayağı Ama bir yol baksaydın yüzüne. İçin sevgisiyle dolardı. Vapura biniyorsak dilediğimizde, Sokakta geziyorsak hür, İyi bak dört yana, Atatürk'ün aklı görünür. Arı Türkçe konuşuyorsak, Türkçe düşünüyorsak bugün, Her işimizde O'nun gücü. Büyük öğretmeni Türk'ün. Halkımızın arasında, halktan, Davul vurur dengi dengine. Dünya rastlamış mıdır? Atatürk'ün dengine. N. Ulvi AKGÜN ATATÜRK'Ü DUYMAK Ulu rüzgâr esmedikçe Yaşamak uyumak gibi. Kişi ne zaman dinç; Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi. Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz? Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik. Ekmek olmak için önce Buğday olmak gibi. Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi. Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene Her ışık-kaynak gibi. En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi, Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz, Daha da yakınsın, daha da sıcak Bıraktığın toprak gibi. Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz, Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi, Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler: Olmaya devlet cihanda Atatürk'ü duymak gibi. Behçet NECATİGİL ATATÜRK GÜLÜMSEDİ Atatürk gülümsedi öğretmenim Siz sınıfa girince Dağıldı kara bulutlar Açıldı gonca. Baktı ki okul yenidir Siz yenisiniz düşünceler yeni Atatürk gülümsedi öğretmenim Saklayamadı sevincini. Baktı ki gençsiniz bilgili Eğitiyorsunuz yolunca yöntemince Atatürk gülümsedi öğretmenim Sevindi onca. Baktı ki karışmış aramıza Çiziyorsunuz yolu Atatürk gülümsedi öğretmenim Gözleri dolu dolu. Anlaşılan bütün yaz Atatürk gözünü kırpmamış Çünkü boşmuş sıralar Çünkü harf okunmamış. ............................. Ama baktı ki gün doğmuş Bir koşu varmışız okula Özlemle açılmış kitaplar Bir iştah kızda oğlanda. Baktı ki zil çalmış sınıfa girmişsiniz Bütün bakışlar sizde Günaydın demiş derse başlıyorsunuz Sımsıcak bir sevgi gözlerinizde Baktı ki Türkiye'si Türkiye'miz Aydınlık ufuklara yürüyor hızla Atatürk gülümsedi öğretmenim Kürsüde kendini görünce. Talât TEKİN BİR TUTKUDUR MUSTAFA KEMAL Bir Tutkudur Mustafa Kemal; Nice sevdalara değişilmeyen. Yitirilmiş Kasımlarda açan umuttur, Bir baştır, vazgeçilmeyen... Bir Türküdür Mustafa Kemal; Suskun ağızlarda söyleşir, durur. Çaltıburnu'nda gözetir denizi. Köroğlu'nda bağdaş kurup oturur... Bir İnançtır Mustafa Kemal; Yurdun dört yönünde, bir çağdır yaşayan. Sarmış kollarıyla, çepçevre ulusu. Sakarya boylarından Akdeniz'e taşıyan... Bir Anlamdır Mustafa Kemal; Belkahve'den dürbünüyle seyrediyor İzmir'i. Özgürlük diyor, al atının üstünde, Kırıyor kılıcıyla, tutsak eden zinciri... Bir Bayraktır Mustafa Kemal; Çekilmiş kalelere, rüzgârda dalgalanan. Bozkırın bağrında yol alan kağnılara, Işık tutan, güç veren, yol bulan... Y.Doğan ERGENELİ |
|
ramazan
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 21-Ocak-2007 Konum: İstanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 117 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Kasım-2008 Saat 11:46 |
10 Kasım Bir bulut inmiş,beyaz, Karlı dağlar başına. Her 10 Kasım sabahı, Bir ateş düşer, döşüme. Nerdesin, ey Ata?m nerede? Sensiz millet, öksüz burada. Sanat, ilim, fen seninle. Sevinen, gülen seninle. Olmak isterdik inan, Ebediyen seninle. Dağların, ak başı kar mıdır? Kuşlar, Ata?mdan haber, var mıdır? Yarım bıraktığın işler, Bugün, sanki seni bekler. Zengin millet hayalin, Acep, neden emekler? Sen gelmiyorsan, bir haber gönder. Kim içimizdeki, Atatürk gibi önder? 10 KASIM Ben hiç 10 Kasım'a “Günaydın” demem ki Ben sensiz 23 Nisan'a Hoş geldin diyemem ki Seni özlesek bile Elden ne gelir ki Bir daha senin gibi Gelecek mi ne belli Bak 10 Kasım yine geldi Gözlerde yaşlar tükendi Aradan 78 yıl geçse bile Senin hatıran hiç bitmedi Sabahlar her zaman güzeldir Seni hatırlatmadıkça Günaydın denir ama 10 Kasım olmayınca 10 Kasim Yıl otuz sekiz On Kasım Perşembe Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar. Sarsılıyor İstanbul yedi tepe, Yaman esmiş Dolmabahçe'de rüzgar. Gerçek olamaz, olsa olsa bir düş, Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş. Böyle toptan bir yas nerede görülmüş, Beraber ağlıyoruz kurtlar, kuşlar. Bu memlekete en çok hizmet eden, Bu aşk ile dağlara gücü yeten, On sekiz milyonun omzunda giden Atam, Ankara sırtlarında yatar. |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Kasım-2008 Saat 12:00 |
10 Kasım Öğretmen Konuşması
Sayın müdürüm,değerli meslektaşlarım ve yarının büyükleri olan sevgili öğrenciler.. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 69.yıldönümünde kendisini anmak ve onun mirasına olan minnettarlığımızı ifade etmek için burada toplanmış bulunmaktayız. Doğadaki tüm canlılar gibi insanoğlunun da yaşamının bir sınırı vardır. Ancak bazı insanlar vardır ki yaşamları boyunca yaptıkları eserlerle, insanlığa yapmış oldukları hizmetlerle yaşamlarından sonra da varlıklarını sürdürürler. Yaşamını milletine adayan, bir imparatorluğun küllerinden yepyeni ve güçlü bir devlet yaratan eşsiz bir lider, mümtaz bir devlet adamı, büyük bir komutan ve dâhi olan Atatürk bu ender insanlardan biri belki de en büyüğüdür. Atatürk, hem milli mücadele, hem de Cumhuriyeti inşa sürecinde daima ileriye bakmış, ileriye yürümüştür. Uygarlık yolunda ilerlediğimiz 21. yy. ileriyi görebilen ve daha ileriye gitmeyi amaçlayan, yeni nesiller yetiştirmek, Mustafa Kemal gibi düşünebilmenin ilk adımıdır. Bu adımı atarken, yeni neslin geçmişini iyi bilmesi ve özümsemesi gerekmektedir. Bunun içindir ki her fert üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olmalıdır. Gelecekte ülkenin yönetimini devralacak, geleceğimizi yönlendirecek, uygar ve saygın bir ulus olma bilincini daha da pekiştirecek gençler, Ulu Önder Atatürk’ün İlke ve Devrimlerinin ışığında ilerlemelidir. Atatürk’ün Türk milletini büyük bir atılıma hazırladığı ve yönlendirdiği yüzyılda Avrupa ve Asya’nın pek çok ülkesinde totaliter rejimler veya diktatörlükler bulunuyordu. Böyle bir dünyada o yabancı bir gazetecinin sorusuna “Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.” diye cevap vermiştir. Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri, gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan bazı liderler, bu gün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak Türk milletini çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir. Yalnızca 10 Kasımlar değil, düşünce ufkumuzda Atatürk’ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorululukları ve gösterdiği hedefler asla unutulmamalıdır. Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef ve stratejilerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde ulu önderin kutsal emanetini gelecek çağlara ve nesillere ulaştırabiliriz. Ünlü bir devlet adamının dediği gibi “Atatürk gibi insanlar, bir nesil için doğmadıkları gibi, belli bir devre için de doğmazlar; onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihlerinde hüküm sürecek insanlardır.” Ulu önderim, Atatürk’üm, iyi ki bizimleydin, iyi ki bizimlesin ve bizimle var olacaksın. Saygılarımla… Özer YAPAL TÜRKÇE ÖĞRETMENİ |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Kasım-2008 Saat 12:03 |
10 Kasım Şiirleri
ATATÜRK YAZAR Sordum seni; Dağına, taşına Türkiye'min, Herkes kendinden emin, Yükseldi gür sesler; Umutlar, sevgiler: O biziz, O bizleriz. Hepimiz bir parçayız Atatürk'ten, Bütün doğa, Atatürk'ü anar, Atatürk'ü şaşar. Herşeydir OTürkiyem'de. Göller, ırmaklar, ormanlar. İmza imza Atatürk yazar. M. Vasfi SARAL ATATÜRK'Ü GÖRDÜM DÜŞÜMDE Sizler yaşadıkça çocuklarım Ben de yaşıyorum demek, İşte aranızdayım Ahmetler, Mehmetler'le, Sizler yaşadıkça çocuklarım Elele Yanınızdayım Sizler yaşadıkça çocuklarım Daha ferah içim, Gök daha geniş denizler daha geniş, Vatan ya vatan, Vatan sonsuzluktan gelmiş Sonsuzluğa açılan yol Vatan siz. Sizler yaşadıkça çocuklarım Bilin ki Ben de yaşarım, Bir sevinç düştü mü içinize Bir keder düştü mü içinize Bilin ki Aranızda ben varım. A. Rıza ERGÜVEN KURTULUŞ ÖNCÜLERİ İÇİN Yan yana iki çocuk görsem İşte Atatürk diyorum Özgürlüğün toprağı uyanıyor İçin için seviniyorum. Koşuşan iki öğrenci görsem İçimin güneşi ısınıyor Yürüyen bir bakış gibi Mustafa Kemal geliyor. Kol kola iki işçi görsem Ekmeğim çoğalıyor birden Bir ışık düşüyor ortalığa İşte Atatürk diyorum. İşte Atatürk diyorum İlk kuruluş öncüleri Bir gül çağrısında hepsi Bize uzanmış elleri. Mehmet KIYAT MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün geçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona herşeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın Kasım'larda Fatih'ler Kanunî'ler ölmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Halim YAGCIOGLU MUSTAFA KEMAL'İN ELLERİ Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in; Zaferi, barışı yaratmış elleri. Hürriyeti, saadeti, adaleti Sevgiyle dağıtmış elleri. Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in, İçli, temiz, mert elleri, Bütün nimetlerini sunmuş bize Türk sofrası gibi cömert elleri. Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in; Öğretmen elleri. Bir tahta başında, bir kürsüde Bize bizi öğreten elleri. Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in; Işık, deniz, sel elleri. Bizi her şeyden çok seven Güzel elleri. A. Hikmet PAR MUSTAFA KEMAL SESLENSE Yüzyıllar öncesinden Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size Ben Mustafa Kemal'im heyy... Ben Mustafa Kemal'im. Büyük büyük denizlerim vardır benim Hürriyeti içmiş dalgalarım. Hürriyetle kabarmış dalgalarım vardır benim Ulusumun yarınında sevincim Ben Mustafa Kemal'im heyy... Karanlığı deler gözlerim. Dalgalara binip gelmiş kahraman, Gökçe gözlerine türküler yaktığımız... Hâni bir güneş doğmuştu ya Samsun'dan İşte benim... Ben... Mustafa Kemal... Ölmek yaşamaktır vatan uğrunda Deyip, öyle girdim savaşa Komut verdim Şahlandı cümle vatan Boğdum kör talihi zindanında. Bahtı gülen anaları yurdumun Gökleri, dağları, denizleri Yarınları, güvenip de uyuduğum Aslan yeleli ışığı sınırlarımın Mehmetleri Tutun ellerinden yüreklerinizin Sevgilerinizle beni yıkayın. Yüzyıllar öncesinden Yüzyıllar sonrasından gelir sesim Sevdiğim Bir tanem Türkiye'lim Sen varoldukça belli ki Ben Mustafa Kemal'im. Sen var oldukça belli ki Ben Mustafa Kemal'im. B.Kemal ÇAĞLAR MUSTAFA KEMAL'IN GÖK YAZILARI Ben Mustafa Kemal, elimde tebeşir, Kocaman, Mavicek bebelerin, ak kızların, Taş ninelerin, çatal dedelerin gözleri, kocaman, Bir 1O Kasım gecesi Yazıyorum ateşten çağrımı karşınıza: -Ey Türk gençliği... Ben Mustafa Kemal, doyamadım haykırmaya, Şimdi destan ellerimle yazıyorum, Yeşiline suyun, Kuşun, Yelin, Yaprağın: "Ne Mutlu Türküm Diyene." Ben Mustafa Kemal, önümde kırk bin köy, Kırk bin ovaya karşı bir tek dağ gibiyim Bayraklarım değerken evren bayraklarına şimdi, Elimde tebeşir Yazıyorum kara gecenin üstüne Yazıyorum armağanımı: "Övün, Çalış, Güven." F. Hüsnü DAĞLARCA |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 01-Kasım-2008 Saat 12:04 |
ATAMSIZ BİR SAVAŞ OLSA DA
Gene bir yel eser delice, Dalgalanır bir bayrak gökyüzünde. Askerler endişeli emir beklerken, Düşman karşı dağın üzerinde. Hucum…! Askerler koşar düşmana karşı, İki taraf yenmek ister bu savaşı. Silahla bomba sesleri basladı, Ortalığı kanla kurşun sardı. İki taraf gözyaşı bilmez, Bu savaş artık hiç dinmez. Analar ağlaya kalırken, Oğulları geriye dönmez. Havayı kara bulutlar sardı, Ölü bedenler yavasça yere çarptı. Atamız bizlere bir armağan bıraktı, Askerler bilir ki bu armağanı ölümüne korumalı. Bu Atamsız bir savaş olsada, Bizler Atamızı yürekte saklarız. Bu Atamsız bir savaş olsada, Bizler Atamızın aklıyla savaşırız. LEVENT ÇETİN ATATÜRK'TEN SON MEKTUP Siz beni hala anlayamadiniz Ve anlamayacaksiniz caglarca da Hep tutturmus "Yil 1919 Mayisin 19u" diyorsunuz Ve eskimis sozlerle beni ovuyor, ovuyorsunuz Mustafa Kemal'i anlamak bu degil. Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil Birakin o altin yapragi artik Birakin rahat etsin anilarda sehitler Siz bana neler yaptiniz ondan haber verin Hakkindan gelebildiniz mi yoklugun, sefaletin? Mustafa kemal'i anlamak yerinde saymak degil Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil. Bana mustular getirin bir daha Uygar uluslara esit yeni buluslardan Kuru soz degil is istiyorum sizden anladiniz mi? Uzaya Turk adini Ataturk kapsulleriyle yazdiniz mi? Mustafa Kemal'i anlamak avunma degil Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil. Hala o acikli agitlar dudaklarinizda Hala oturmus bana On Kasimlarda agliyorsunuz Uyanin artik diyorum, uyanin, uyanin! Uluslar fethine cikiyor uzak dunyalarin Mustafa Kemal'i anlamak goz boyamak degil! Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil Beni seviyorsaniz eger ve anliyorsaniz Laboratuvarlarda sabahlayin, kahvelerde degil Bilim agartsin saclarinizi, kitaplar Ancak boyle aydinlanir o sonsuz karanliklar Mustafa Kemal'i anlamak aglamak degil Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil Demokrasiyi getirmisim size ozgurlugu Goruyorum ki hala ayni yerdesiniz hic ilerlememis Birbirinize dusmussunuz halka egilmek dururken Hani koylerde isik, hani bolluk, hani kaygisiz gulen? Mustafa Kemal'i anlamak itismek degil Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil. Arayi kapatmanizi istiyorum uygar uluslarla Bilime, sanata varilmaz rezil dalkavuklarla Bu vatan, bu canim vatan sizden calismak ister Paydos ovunmeye, paydos avunmaya, yeter yeter Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak degil Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degil. (Halim Yagcioglu) MUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ Tükenir elbet Gökte yıldızlar denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün göçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona her şeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın kasımlarda Fatihler, Kanuniler ölmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Halim Yağcıoğlu HER MEVSİMDE ÇOCUKLARLA ATATÜRK Her mevsimde çocuklar göğe bakınca, Tutunca kağıttan bayrakları askerlere. Seyredince seni başı göğe değen heykellerde, Mışıl mışıl uyuyunca üstü açık yıldızlara karşı, Görünce analar babalar saygı duruşunda. Gezince Anadolu uygar, tarlalar gür. Dinleyince çok sesli halk havaları güzel, Sevimli kitapları açıp açıp okuyunca, Seni hatırlayacaklar. Her mevsimde çocuklar büyüyünce, Ağır ağır dalgaları eridikçe kuşakların, Genişledikçe kentler köyler aydınlandıkça Okullar dolup dolup boşaldıkça. Seni hatırlayacağız. Her mevsimde çocuklar ve çocuklarda sen Ve sende bütün Türkiye Hep birlikte İstiklâl Marşını söyleyeceğiz. Adnan ARDAGI |
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 03-Kasım-2008 Saat 14:23 |
Öğretmen konuşması
Pus ve sis dolu bir Kasım gününün sabah saatlerinde görevini tamamlayıp ayrıldı aramızdan . Türk Milleti’nin,yoksulluk, sefalet ve acı dolu günlerinde sunulmuş bir armağan gibiydi Anadolu’ya . Yıllar var ki görmemişti bu topraklar böylesine cesurunu , böylesine baştan başa vatan , millet sevgisiyle dolu olanını.Görmemişti bu halk kendini değil halkını düşünenini , bu sebeple kulak verdi çağrısına ;erkeği , kadını , genci yaşlısı…Ata’sının gözlerindeki inanç yeterdi elde kalanı da feda edip , düşman üstüne yürümeye.Öyle de yaptılar :paslanmış bir tabanca , belki dededen kalma bir tüfekle ,kazmalarla , küreklerle yürüdüler ölümün üzerine , beşikte kalan bebeklerinin göz yaşlarına bakmadan .Onlar içindi çünkü yapılan ,bağımsız bir gelecek içindi… “Ben size savaşmayı değil ; ölmeyi emrediyorum “dediğinde mavi gözlü insan , anladılar nasıl savunulacağını vatanın ; namusun , dinin , dilin ve geleceğin nasıl korunacağını anladılar.Bir tek canları vardı , bir tek davaları ,bir tek vatanları ve bir tek önderleri..Vereceklerdi canlarını , sürdüreceklerdi davalarını ,kurtaracaklardı vatanlarını ve önderlerine verdikleri sözü tutacaklardı.. Toplandılar, yurdun dört bir yanından geldiler , bir oldular , bir bütün oldular .Daha bir kuvvetlendiler her yeni katılımla ve baktılar ki binlerceler artık . O an anladılar yurt toprağı üzerine oynanan oyunu , verilen tavizleri ,masalarda kaybedilen toprakları yoksa bunca vatansever varken nasıl işgal altında olurdu yurt toprağı . Güvenmek yoktu Mustafa Kemal’ den başkasına. “Sakarya” dedi lider koştular , “Büyük Taarruz” dedi koştular , “İlk hedef Akdeniz “ dedi koştular.Can dostlarını , kardeşlerini savaş meydanlarında bıraktılar . Bitince meydanlardaki işleri , geleceğe diktiler gözlerini , Bağımsızlık savaşından sonra şimdi de çağdaşlık , uygarlık savaşındaydı sıra.Meydanlara inmek yoktu artık zorunlu olmadıkça “Yurtta barış , dünyada barış “ temel ilkeydi. Geçmişin tüm kokuşmuşluğunu bir yana bırakıp , baştan başa yeni , yepyeni bir vatan inşa ettiler enkazların altından .Değişmeliydi bu yasalar , bu kurallar ... Yazıyı , kıyafeti , ölçüleri , yasaları ve eğitimi baştan aşağı yenilediler.”Hiçbir şeye muhtaç değillerdi , tek ihtiyaçları çalışkan olmaktı” çok çalıştılar .Hiç durmuyordu çünkü lider , yetişmek mümkün değildi , öndeydi yine savaş meydanlarında olduğu gibi çağdaşlıkta da. Atasıydı Türklerin , ATATÜRK dediler . 10 Kasım ‘da gözlerini yumunca hayata büyük insan , anladılar ki yapılacak daha ne çok iş vardı kalan . sahip çıkılacak , yüceltilecekti vatan .Ata yolu açmış , yürünecek yönü göstermişti..El ele verdiler yürüdüler güneşe… Oğuz AKKAŞ Türkçe Öğretmeni |
|
oguzakkas
Moderatör Kayıt Tarihi: 07-Mayıs-2008 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 19 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 03-Kasım-2008 Saat 14:34 |
10 KASIM
Bugün 10 Kasım ! Türk ulusunun en büyük kaybının üzerinden 70 yıl geçti .Yarım asrı geçmiş bir özlemin insanlarıyız. Bugün hür bir şekilde yaşıyorsak bu topraklarda ; dinimizi savunup , dilimize sahip çıkabiliyorsak, çağdaş eğitim için okullara koşuyorsak , boyun eğmiyorsak kimseye ,boğmuşsak bağnazlığı Atatürk ‘ü anmamak olur mu? Kolay mıdır bir ulusa “Ata” olmak , kolay mıdır koskoca bir ulusu sefaletten kurtarmak , kolay mıdır karanlık günleri bitirip koca bir ulusu aydınlatmak.Kolay mıdır “Ata” olmak?Kolay olmamalı , olmadı da zaten , Zordu şartlar çetindi ,işgaldi , eziyetti.işkenceydi boylu boyuna vatan.Her doğan gün karanlıktı. Bir mum yakan olsa ardı sıra aydınlığa yürüyecekti millet. Değil bir mum apaydın bir güneş oldu Atatürk . aydınlık yollar açtı milletin önüne çağdaş uygarlığa giden . O ülkesini , insanını çok sevdi . Halkı da onu çok sevdi doğrusu , sadakati onda gördü , sevgiyi , vatan sevgisini onda gördü ; cephelerin komutanı , cumhuriyetin başkanıydı , milletine insanca yaşamı sunan eşsiz bir liderdi..”Kadınlar “ dedi “Başımızın tacıdır.”hiçbir zaman verilmemiş haklar verdi kadınlarımıza ; “Çocuklar” dedi “Bizim çocuklarımız geleceğin mimarlarıdırlar.”Dünyanın tek çocuk bayramını hediye etti onlara .”Çiftçiler “ dedi “ Milletimizin efendisidir.”Teknolojiyle tanıştırdı ,”Sefaleti yensinler “dedi. Her 10 Kasım hesap verme günüdür Ata’ ya . Yaşlı gözlerimizle, ürkek ürkek çarpan yüreğimizle, eğik başımızla feryat figan günü değil Neler yaptık bu ülke için , bağnazlığa , geriliğe karşı yılmadan durabildik mi , anlatabildik mi Ata ‘ yı çocuklarımıza , uygulayabildik mi ilkeleri , dahası sevdik mi bu toprağı , bu toprağın insanını onun kadar ? Doğduğundan ölünceye dek tüm yaşamını Türk ulusuna ve yurduna adayan ATATÜRK.. Ölümsüzlüğe geçişinin yıldönümü olan 10 Kasım'la başlayan bu hafta O'na olan sonsuz sevgi ve saygımızı yenilerken, O'nun yaptıklarını değerlendirip, öğretisini anlayıp, amaç ve hedefinin ne olduğunu ve neler yapmak istediğini ve neler yaptığını kavramaya çalışmalıyız. SENİ ÖZLÜYORUZ VE HER ZAMAN İZİNDEN GİDECEĞİZ Oğuz AKKAŞ Türkçe Öğretmeni |
|
Yanıt Yaz | Sayfa 12> |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |