gercek hikayeler :)) |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
ModeratorBeyin
Moderatör Halkla İlişkiler Müdürü Kayıt Tarihi: 10-Mart-2007 Konum: İstanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 408 |
Alıntı Cevapla
Konu: gercek hikayeler :)) Gönderim Zamanı: 13-Mayıs-2007 Saat 13:30 |
gercketen gercek
|
|
ModeratorBeyin
Moderatör Halkla İlişkiler Müdürü Kayıt Tarihi: 10-Mart-2007 Konum: İstanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 408 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 11-Mayıs-2007 Saat 17:09 |
Şaka gibi ama GerçeK!!..Anlatanların ağzından dinleyin...:))))
*Pokemon Malum servis söförümüz trafikte hareket edemez halde beklerken (gayetde haklıydı çünkü önündeki arabalar kuyruk olmustu) arkadan kornaya abanan araç sahibine camdan sarkarak "Pokemon'muyum lan ben arabaların üzerinden uçayım" diye bağırarak tüm servisi yere yıkmıştı. *İnecek Var Bir Taksinin içerisinde geçen bir konuşma ! - Küpe mi takıyosun sen ? (dikiz aynasından zorlukla görüyor.) - Ha evet. - Baban kızmıyor mu ? - yok kızmıyor. - Benim oğlan yapıcak bi tarafına sokarım o kupeyi.. - Hmm ben sağda iniyim. *Babanne Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaannem var. Ne kadar modern olsa da gelişmiş teknolojiye ayak uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel örnek evimi aradığında telesekretere bıraktığı not. - "Babaannesi aradı dersiniz."! *Maddenin 3 Hali Olay, bir arkadaşımın annesinin gözetmen olarak bulunduğu ilkokulu dışardan bitirme sınavlarından birinde gerçekleşiyor. Dışardan bitirme sınavı ya, yağlı ballı adamlar da var sınavda. Gözetmenler sınav sırasında sıraların arasında dolaşıyorlar. Tam o sırada gözetmen bakıyor, adamın biri soruların hiçbirine cevap verememiş; acıyor dama. "Maddenin üç halini yazınız" sorusunu parmağıyla işaret ediyor ve adamın kulağına eğilip cevabı fısıldıyor: " Katı, Sıvı, Gaz." Sınav kurulunu dumura uğratan an cevap kagıtları okunurken gerçekleşiyor. Sorunun cevabı, kagıtların birinde aynen şöyle yer alıyor: - Katır, Sığır, Kaz *Ecnebi Sene 1992, üniversite yılları. Anneannemin haç parasıyla zar zor bir bilgisayar kapatmışız ama printer'a para kalmamış. Akşam vakti printer'i olan bir arkadaşa gidip aleti ödünç aldım, eve dönüp proje çıktısı alacağım.Ankara'da her kış olduğu gibi yerler yine buz. Kayıp düşer de alete bir zarar veririm korkusuyla bir taksiye bindim. Daha iki dakka olmadan polis çevirdi, taksici kenara çekti, sonra arabadan indi, kimliğini gösterdi. Ben kucağımdaki cihazın inmemek için uygun bir bahane olduğu düşüncesiyle elde kimlik arabada bekledim. Polis abi geldi, kapıyı açtı, ve aramızda şöyle bir diyalog geçti: - O ne len ööle? - Printer (yanindaki öteki polise dönerek) "Ecnebi oğlum bu". Sonra gülümseyerek kapıyı kapattı. Güle güle manasına ikisi birden el salladılar, tekrar yola koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra söför gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayı kullanamıyordu. *Yanlış Anlama Abimiz deri, yarım bot ve koyu kahverengi ayakkabıyı alıp kasaya yanaşıyor... Kasadaki bayan botları poşete koyarken, sayın Abimiz de soruyor; - 43 lira değil mi?... - Kız, "Ne münasebet" der gibi bakıyor ve "Bunlar orijinal deri...İndirimli fiyatı 180 lira..." Abi'mizin bitiş cümleleri, kızcağızın kopuş anına denk geliyor; -Olur mu hanımefendi, altında 'Size 43' yazıyor Yorumlarınız |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |