O şehir... |
Yanıt Yaz |
Yazar | |
Mert Can
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 03-Ocak-2013 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 10 |
Alıntı Cevapla
Konu: O şehir... Gönderim Zamanı: 05-Ocak-2013 Saat 12:43 |
Teşekkürler
|
|
zaman
Moderatör Kayıt Tarihi: 31-Ocak-2007 Konum: Ankara Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 724 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 05-Ocak-2013 Saat 01:03 |
Tebrikler, güzel yazmışsın...
|
|
Mert Can
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 03-Ocak-2013 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 10 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 04-Ocak-2013 Saat 18:48 |
Öğretmenim, bir kaç hatam vardı ama onlarıda düzelttim. Teşekkür ederim :))
|
|
gelisenbeyin
Yönetici gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006 Konum: Istanbul Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 4737 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 04-Ocak-2013 Saat 18:31 |
Çok güzel bir kurgu, oldukça başarılı, tebrikler...
|
|
Mert Can
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 03-Ocak-2013 Aktif Durum: Aktif Değil Gönderilenler: 10 |
Alıntı Cevapla Gönderim Zamanı: 04-Ocak-2013 Saat 17:42 |
O Şehir
Bir savaş sonrasında istilaya uğrayan bölgede acayip şaşırtıcı derecede bir dayanışma vardı. Mahalleli büyük bir dayanışma içerisindeydiler. Ülkesini istila eden düşman halkı her yeri yakıp yıkmıştı. Onlar için tek bir çare kalmıştı o da savaşmaktı düşman halkından kaçıp yeşil bir alana gidip kendilerini eğitiyorlardı. Bireysel dövüş silahlı çatışma gibi şeyler öğreniyorlardı. Küçücük bir çocuğa bile önce oyuncak bir silah ile sonra ise onların silah kullanmayı öğrendiklerini düşündüklerinde oldukları yerden biraz daha uzaklaşıp tahtaların üzerine şişe koyup onları vurmalarını söylüyorlardı. Mahalleli bu silahları bir şekilde bulmuş ve depo etmişti. Evlerinde duramıyorlardı. İş kötüleştiğinde doğal ortamda yaşamaya başladılar. Bu silahların eğitim içinde susturuculu olmasını istiyorlardı ki ses çıkmasın. Aksi taktirde bir şekilde onları bulabilirler ve öldürebilirlerdi. Bu ülkede tek ayakta kalabilen insanların onların olduklarını sanıyorlardı ama yanılıyorlardı peki bu insanlar onlara yardımı edecekti yoksa bir matara su için öldürecekmi ? Düşmanlar her yeri yakıp yıkıp talan ettikten sonra o ülkeden çekilmişlerdi ama yaşam için gerekli olan su ve yiyecekleri bulması bu gruba kalmıştı. Evlerine dönen bu grup her şeyin darma duman olup duvarlar haricinde pek bir zarar almadığını görmüşlerdi ve bir gezintiye çıktılar. Bu gezintide su aramaya çıkmışlardı dükkanlara bakıyorlardı şehir ıssızlaşmıştı. Düşmanlar, halkı alıp kendi ülkelerine mi götürmüştü ? Burada kalanlar varmıydı ? Kalanlar nasıl insanlardı ? Dükkanlara baktıklarında pek bir şey bulamıyorlardı. Ancak yolda gezerken ayak sesleri duyuyorlardı. Bir gün bu ayak seslerinin bazılarının kaynağı olan bir çete türü grup çıktı karşılarına, önce dost sandılar ama onlarda aynı şeyi arıyorlardı. Su! onlarda çaresizdi ama kendi kendilerine çare üretip onlar gibi vatandaşlarla savaşıp yağmalıyorlardı. Ne varsa yiyecek, içecek, silah, mermi, bıçak her şeyini alıyorlardı. Bu çetelere karşı koymak gerekliydi aksi taktirde her şeyini kaybedebilirlerdi. Ve grupları hemen hemen 5 kişiden oluşmaktaydı. Bizimkiler rahatça karşı koyabilirlerdi çocuklar, kadınlar ve erkeklerden oluşan bir grupları vardı. Onlar en başta böyle düşünmüyorlardı. Sularını,yiyeceklerini vb. şeylerini isteyince…… O çete ile konuştular ama ikna edemediler ve onların aleyhine yani ölümlerine yol açtı. Artık nasıl yaşamaları gerektiğini ve nasıl yaşayacaklarını biliyorlardı.Su vb. şeyler bir nevi sığınakta toplayıp orda yaşamaya başladılar. Amaçları komşu ülkelere bir şekilde göç etmekti ama nasıl yapacaklardı. Aylar boyunca böyle yaşadıktan sonra araba bulup yola koyuldular. Koyulmadan önce bir otomobil fabrikasının önünden geçiyorlardı ve içine girip daha kullanışlı otomobil yani karavan, jip türü bir şeyler arıyorlardı. 2 tane karavan, 3 jip ve arkası açık bir araba buldular ve yola koyuldular. Yolda giderken karşılarına yine bir grup çıktı ama bunlar bir şey yapmadı ve bizimkilerde hiç muhatap olmayıp yollarına devam ettiler. Karavanlarının içine yiyecek, içecek falan yüklemek için geri dönüyorlardı. Şehir sokaklarını gezip dükkanlardan yiyecek ve su bulup karavana depoluyorlardı. Karavanın içinde planlar yapıyorlardı bir haritaları vardı ve ülke dışına kaçmanın yollarını arıyorlardı. Ama zaman zaman silahlı zaman zaman sopalı gruplara rastlıyorlardı. Yakın dövüşe yatkın olanlar için sopalılar iyi hedefti ve onların silahları çok işe yarayacaktı. Hemen hemen 1 ay zorlarlarsa 1 ay 1 hafta yetecek kadar yiyecek ve suları vardı. Yolda iken türlü zorluklara rastlıyorlardı yıkık duvarlar gibi mesela. Her şeyi planlamalılardı. Yiyeceklerinin ve içeceklerinin yetecek sürelerini hesaplamalılardı. Ama benzinleri çok fazla gidemeyeceklerini söylüyordu. Bu grupta onun farkındaydı ve zaman zaman arabaların yanına çekip bir boru yardımıyla o arabaların benzinlerini alıyorlardı. Çünkü bu benzine ihtiyaçları vardı. Ara sıra grup içinde tartışmalar olsa da ayrılırlarsa öleceklerini biliyorlardı. Bir gruba rastladılar bu grup öncekiler gibi 3 kişilik 5 kişilik bir çete değildi 10 kişilik bir çete idi ve aralarında silahı da, yakın dövüşü de kullanabilenler vardı. Çeteye karşı daha çok kişi oldukları için daha şanslıydılar ve burada çatışma birazdan başlayacaktı… Yakın dövüş ustaları arkadan gitmeye çalışıyorlardı 5 kişiden oluşan yakın dövüşçüler 2 gruba ayrıldı ve karşı tarafın arkasından yaklaşmaya başladılar. Çatışma sırasında çocuklar karavanda veya arabalarda idi. Yaklaşık 20 kişi olan grupta 2 çocuk ve 4 kadın bulunuyordu ve genelde 2 arabaları koruyan bekçi önlerinde 4 koruma ve diğerleride savaşıyordu bu sistemde herhangi bir ufak aksilik bütün grubun yok olmasına yol açabilirdi. Ama bu aksiliğin olması biraz zordu. Sistemi oturtan grup üyeleri uzaktan 1-2 kişiyi vurunca onların arkalarından gelen yakın dövüşçüler onları gafil avladı ve 3 kişiyi de onlar aldı. Artık 5-6 kişi kalmıştı. Onların arasından biri ise keskin nişancıydı ve çok çevikti bir var olup bir yok oluyordu. Ve keskin nişancının hedefi arabanın önündeki korumaların önlerinde bulunan 4 kişilik küçük gruptan en sağdakini vurdu. Bunu gören grup üyeleri sinirlendiler ve bir anda keskin nişancı haricinde herkesi öldürdüler ve keskin nişancı bir anda kayboldu…. O vurulan nöbetçi acı çekiyordu. Hastaneye yetiştirmeyi düşündüler ama ne doktor kalmıştı ne hemşire. Önceden bunun için hazırlanmışlardı. Bir eczanenin camlarını kırıp içeriye girmiş ve olası şeylere karşı bir çanta hazırlamışlardı. Sargı bezleri, ateş düşürücü, ağrı kesici… Çok kan kaybediyordu. O yüzden bir an önce sargı bezini çıkarttılar. Yara karnının yanında apandistin bulunduğu yerlerdeydi. Bir an önce sargı bezini karnına doladılar ve yaraya bastırdılar. Çok kan kaybediyordu ölecekti. Yapılacak pek bir şey yoktu ve bekçi maalesef öldü. Onu bir yere gömmelilerdi ve bir yeşil alan buldular. Gidip oraya gömdüler. Yola çıkmışlardı. Gidiyorlardı. Aradan aylar geçti. Normalde şu anda başka bir ülkede olmalılardı. Ama sürekli önlerinin kesildiği için ve yiyecek içecek almak için durduklarında çok zaman kaybetmişlerdi. Bunlara rağmen yılmamışlardı kararlılık ve dayanışma onların ruhunda vardı. O arkadaşlarının ölümü büyük bir moral kaybına yol açtı. Ve zamanla diğer arkadaşlarını da kaybetmeye başladılar 1’er 1’er. Bu ölümler onlar için çok kötüydü hep alıştıkları insanlar yavaş yavaş ölüyordu. Bu gerçekten çok kötü bir durumdu. Bir düşünürmüsünüz alıştığınız insanların yada ailenizin başına bir şey gelse ne hissederdiniz. Hemen hemen her çatışmalarında o keskin nişancıyı görüyorlardı. Onu bir an önce ele geçirmek istiyorlardı. Yolları çok az kalmıştı neredeyse diğer ülkeye geçeceklerdi. Ve bir anda bir şey oldu. Bir patlama sesi duydular. Karşılarına 30 kişilik bir grup çıkmıştı bu çok kötüydü ama karşı tarafın adamlarının acemi olduğu belli oluyordu. Bizim taraf ise 14 kişi kalmıştı. Tam diğer ülkeye geçecekken yolları kesilmişti. 14 kişi hala sisteme uygun hareket ediyordu. Çok iyi savaşıyorlardı 1-2 derken yaklaşık 4 adamlarını vurmuşlardı bile. Ama o beklenmeyen şey oldu. Nedeni belirsiz ufak bir aksilik oldu ve bütün grup yavaş yavaş katledilmeye, öldürülmeye başlandı. Bu hiç ama hiç iyi değildi. Hepsi 1’er 1’er ölmeye başladı. En sona bir kişi kalmıştı ve o da vurulmuştu. Yerde sürünüyordu. Ve bir anda bir silah namlusu gördü tam kafasının dibinde. Ve bir de surat görmüştü. O surat ise keskin nışancıya aitti… Mert Can GÜNAY 6-G Hikaye tamamen bana aittir. Bu hikayenin kesinlikle savaş ve kandan ibaret olduğunu düşünmeyin. Yorum yaparsanız sevinirim. Hatam varsa beni uyarın Teşekkürler :)) |
|
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |