gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Teknoloji Tasarım > Belirli Gün ve Haftalar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

18 Mart Çanakkale Zaferi

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  12>
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: 18 Mart Çanakkale Zaferi
    Gönderim Zamanı: 17-Mart-2015 Saat 22:00
18 Mart Çanakkale Şehitlerini Rahmetle Anıyoruz..!

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
sakız Açılır Kutu Gör
Vip Üye
Vip Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 29-Nisan-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 271
  Alıntı sakız Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 17-Mart-2011 Saat 11:26
Çanakkale
Üç aylık hamileymiş
Anam.
Babam Çanakkale’ye gittiğinde.
Gururla,
Sevgiyle,
Övgüyle, uğurlanırken,
Oğlumuz olursa Umut koy adını,
Kızımız olursa Yadigar demiş,
Anamın kulağına sessizce.
Hani giderde dönmezsem…

Konuşamamış anam,
Öğlece baka kalmış yiğidinin ardından.

Babam rahmetli Yiğit Ahmet’i hiç tanımadım.
Bir fotoğrafı bile yoktu.

O günler zor günlerdi.
Savaşın seferberliğin sıkıntıları,
Kurtuluş mücadelesi,
Açlık,
Yokluk,
Yoksulluk,
Kimsesizlik…
Çocukluğum hep ekmek peşinde koşmakla geçti.

Daha erkek olmadan,
Erkek olmuştum evimize.

Derken büyüdüm dükkan açtım.
Demir döverken vurduğum her çekiç,
Düşmana atılan bir mermi,
Yaptığım her tırpan,düşmana saplanan süngü,
Ve her yaptığım tencere,
Babamı düşman mermilerinden koruyan kalkan oldu düşümde.

Ama o bir daha gelmedi.
Çocukluğum babamı özlemek ve beklemekle geçmişti.
İşte gençliğimde öyle geçiyordu.

Annemin yiğidi gelmedi bir daha.
Geriye.
Vatan uğruna, nerede?
Nasıl?
Ve ne şekilde öldüğünü,
Bilemedik hiçbir zaman.

Ve nerede?
Nasıl?
Ne şekilde yattığını da,
Bilmiyoruz rahmetli babamın.

Anam bir daha hiç evlenmedi,
Ömrünü Ahmet’ini beklemeye adadı.
Ve hiç yitirmedi umudunu.

Her gün dükkana giderken,
-Akşama erken dön emi,
-Baban gelirse sofrada birlikte olalım derdi.

Ve ne zaman bir yere gitse,
Ben falan yerdeyim,
Baban gelirse beni çağırmayı unutma!
Diye tembih ederdi.
Ne zaman kapımız çalsa,
Ya koşup kendisi bakar,
Yada,
Baban mı geldi? Umudum Ahmet derdi,
Ağlardım.

Zaman geldi anam yaşlandı.
Hastalandı,
Gözü kulağı hala kapıdaydı.

Yaşlı bedeni beklemekten yorulmamıştı.
Bir akşam beni yanına çağırdı.
Baban gelirse onu hep beklediğimi söyle,
Beyim evine hoş geldin dediğimi söyle dedi.

Son nefesini verdi ancığım.
Bütün acıları,özlemleri, koca bir çınar efsanesi tarih olmuştu işte.
Anamı mezarlığın en güzel yerine defnettik.
İsteği üzerine,
Mezar taşına,
Yiğit Ahmet’in karısı yazdırdık.

Şimdi bende yaşlandım.
Hastayım.

Oğlum Ahmet’e vasiyet ediyorum.
Babam gelirse:
Hoş geldin dede de.
Babaannem seni çok beklemiş de.
Babamda çok bekledi de.
Bu dükkan senin de.

Babaannem hançer sevdiğini söylermiş.
Bu hançeri babam sana yaptı de.
Kemik sapında Umudum Ahmet yazıyor.
Söyle onu beline taksın.
Ve oğlum söyle dedene sana iyi baksın.
                                        Hayati DEDE
Yukarı Dön
By_Beyin Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 08-Ocak-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 388
  Alıntı By_Beyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15-Mart-2011 Saat 11:14
Çanakkale Askeri
Adına binlerce destan yazılan
Yıllar sonra bir bir anılan
Toprağına taşına yazılan
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Adım adım koşan asker
Düşmanını yenen asker
Vatanını seven asker
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Tüm dünya'ya örnek asker
Komutanıyla yürek asker
Vatan millet diyen asker
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Çanakkale geçilir mi sandın
Topuna tüfeğine mi kandın
Türk'ü yenilir mi sandın
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Al bayrakla koşan asker
Ölüm emrini alan asker
Yaralı düşmanı saran asker
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Bu destan anlatılmaz yaşanır
Bu şehitler unutulmaz anılır
Koca Seyit Bismillah der kaldırır
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale


Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Yukarı Dön
By_Beyin Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 08-Ocak-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 388
  Alıntı By_Beyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15-Mart-2011 Saat 11:12
Türkün geçit vermez kalesidir Çanakkale
Bir destanın adıdır Çanakkale
Ateşle imtihandır Çanakkale
Tarihte destandır Çanakkale
Düşmana mezardır Çanakkale

Türkün şerefidir bu Çanakkale
Kurşunların sevdası Çanakkale
Ateşe karşı imandır Çanakkale
Haçlıya ölümdür bu Çanakkale

Şehitlere mezardır Çanakkale
Yamyamlara derstir Çanakkale
Canavarlara derstir Çanakkale
En büyük destandır Çanakkale

Kınalı kuzuların yattığı yer Çanakkale
Seyit onbaşıların güçüdür Çanakkale
Yahya çavuşların savaşıdır Çanakkale
Türkün kaderini yazıldığı yer Çanakkale


Düşmana yol vermeyen sudur Çanakkale
Çelikten kaleyi yutan yerdir Çanakkale
Haçlıya tarihi büyük derstir Çanakkale
Türkün geçit vermez kalesidir Çanakkale

Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Yukarı Dön
By_Beyin Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 08-Ocak-2007
Konum: İstanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 388
  Alıntı By_Beyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15-Mart-2011 Saat 11:11
ŞEHİTLER GÜNÜ İLE İLGİLİ AÇILIŞ KONUŞMASI (18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ, ÇANAKKALE SAVAŞI İLE İLGİLİ YAZILAR ŞİİRLER, ŞEHİTLER GÜNÜ)

Selamlama…

Bugün, 18 Mart Şehitler Günü, aynı zamanda “Çanakkale Zaferi”nin …. Yıldönümü.

Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Ulusu, belirleyici bir rol oynamıştır.

Millet olma bilincinin tohumlarının atılarak, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasına zemin hazırlayan, bir prestij ve azmin mücadelesidir.

Çanakkale Muharebeleri, 1. Dünya Savaşı'nın en önemli ve hassas bölümünü teşkil eder.

Çanakkale Savaşı, ordumuzu zafere taşıyan Mustafa Kemal gerçeğini ortaya çıkarmış, milletimiz, 500 bin evladını bu savaşta şehit vermiştir.

Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir ulusun kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır.

Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır.

Bu konuda, Şehit Ailelerimizin ve Muharip Gaziler Derneğimizin, çok önemli bir sorumluluğu üstlendiklerini görüyoruz.

Şehit Ailelerimiz, yaşadığımız pek çok sıkıntılı dönemde ortaya koydukları, sağduyulu ve kararlı tutumla, milletimizin vicdanı haline gelmiştir.

Gazilerimiz, toplumumuzun milli hafızasını oluşturmaktadır.

Milletimiz, ne zaman kendini darda hissederse, gazilerimizi dinlemesi, gazilerimizin ve şehitlerimizin vatan sevgisi çizgisine dönmesi, yeniden dirilmesi için yeterli olacaktır.

Çanakkale Savaşı ortaya koymuştur ki, her ne sebeple olursa olsun savaş; büyük bir yıkımı, insanlık onurunun ayaklar altına alınmasını ifade eder.

Türk Milleti, kendi şehitlerine gösterdiği özeni ve ilgiyi, bu savaşta ölen yabancı askerlere de göstererek, insanlığın yere düşen onurunu da ayağa kaldırmıştır.

İnsanlık, geçmişin hatalarından gerekli dersleri çıkararak, dünyanın çeşitli bölgelerinde süren çatışmaları sonlandırmalıdır.

İnsanların hiçbir ayırım gözetmeden ve gelecek kaygısı duymadan; huzur, sevgi ve kardeşlik içinde bir arada yaşayacakları, barış dolu bir dünyanın temelleri atılmalıdır.

Çanakkale Zaferi'nin 90. Yıldönümünde,

Büyük Önder Atatürk'ü,
Çanakkale Şehitlerimizi ve
Bugüne dek vermiş olduğumuz tüm aziz şehitlerimizi,
Şehitler Günü münasebetiyle, bir kez daha saygı ve şükranla anıyor, yüce Allah'tan rahmet diliyorum.

Ruhları şad olsun.


Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.
Yukarı Dön
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 18-Mart-2010 Saat 19:57
BİR ÇANAKKALE ŞEHİDİNİN SON MEKTUBU



Valideciğim,

Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi!
Nasihat-amiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgara mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.
Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim cığıl cığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu... Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım. Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini, yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu. Diğer bir dalına baktım, güzel bir bülbül, tatlı sedasile beni teşhir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.


İşte bu geçen dakikalar anında, hizmet eri:
-Efendim, çayınız, buyurunuz, içiniz, dedi.
-Pekala, dedim. Aldım baktım, sütlü çay...
-Mustafa bu sütü nereden aldın? dedim.
-Efendim, şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu?
-Evet, dedim. Evet ne kadar güzel.
-İşte onun çobanından 10 paraya aldım.
Valideciğim, on paraya yüz dirhem süt, hem de su katılmamış. Koyundan şimdi sağılmış, aldım ve içtim.
Fakat bu sırada düşünüyorum. Ben validemin sayesinde onun gönderdiği para ile böyle süt içeyim de, annem içmesin, olur mu? Şevket neden içmiyor?
Fakat yukarıdaki bülbül bağırıyordu: "Validen kaderine küssün, ne yapalım. O da erkek olsaydı, bu çiçeklerden koklayacak, bu sütten içecek, bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akışını tetkik edecek ve çıkardığı sesleri duyacak idi."
Şevket merak etmesin, o görür, belki de daha güzellerini görür.
Fakat valideciğim, sen yine müteessir olma. Ben seni, evet seni mutlaka buralara getireceğim. Ve şu tabii manzarayı göstereceğim. Şevket, Hilmi de senin sayende görecektir.
O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu.
Ey Allah'ım, bu ovada onun sesi be kadar güzeldi. Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu.
Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemaat ile namazı kıldık. O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm.
Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum.
Ellerimi kaldırdım, gözlerimi yukarı diktim, ağzımı açtım ve dedim :
-Ey Türklerin Ulu Tanrısı! Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Halkı! Sen bütün bunları Türklere verdin. Yine Türklerde bırak. Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türklere mahsustur.


"Ey benim Yarabbim! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle, ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle!"
Diyerek bir dua ettim ve kalktım. Artık benim kadar mes'ut, benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi.
Dünyanın en güzel yerleri burası imiş. Yalnız bu memleketlerde düğün olmuyor. İnşallah düşman asker çıkarır da, bizi de götürürler, bir düğün yaparız, olmaz mı?
Kadir'e mektup yazdım.
Valideciğim, evdeki senet vesaireyi kimselere kat'iyyen vermeyin ve sorarlarsa biz bilmiyoruz deyin.
Çantayı al, sandığa koy. Ben sana vaktiyle anlatmış idim., bu dünya böyledir.
Fakat sen merak etme. O parayı vermese, adliyedeki adam vermezdi. Hani nasıl aldık. Yalnız zaman ister.

Valideciğim, çamaşır falan istemem, paralarım duruyor, Allah razı olsun.

Oğlun
Hasan Etem
4 Nisan 1331
(17 Nisan 1915)

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
x_large_x Açılır Kutu Gör
Yeni Üye
Yeni Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 21-Şubat-2009
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 5
  Alıntı x_large_x Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 14-Mart-2009 Saat 19:10
paylaşımdan dolayı tekkürler
Yukarı Dön
Albatros Açılır Kutu Gör
Gelişen Üye
Gelişen Üye


Kayıt Tarihi: 20-Mayıs-2007
Konum: Antalya
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 59
  Alıntı Albatros Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 14-Mart-2009 Saat 10:00
Paylaşımdan dolayı teşekkürler.
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  12>

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz