gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Bilim ve Teknoloji > İcatlar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

İcatlar

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1234>
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:20
Radyo
İtalyan Mucit Guglielmo Marconi radyoyu icat eden kişi olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak radyonun kendi icadı olduğunu iddia eden birçok kişi ortaya çıkmıştır. Telsiz telegraf patentine sahip olan Nikolai Tesla, Olive Lodge bu iddiayı ortaya atanların başında gelir. Rus mucit Alexander Stepanovitch Popov ise anlaşılabilen ilk radyo dalgalarını iletmeyi başarmış ancak bu icadı için patent almamıştır. Daha pek çok insan vardır fakat ticari başarıyı yakalayan kişinin Marconi olduğu herkesçe kabul edilir

Popov, Lodge ve Marconi, Edward Branly'nin bulduğu Branly Tüpü adı verilen ve radyo dalgalarını saptamak için kullanılan bir aracı geliştirmeye çalışıyorlardı. 1890 yılında başlayan bu geliştirme çabaları 1895 yılında Marconi ve Popov'un birbirlerinden habersiz bir şekilde geliştirmeleri ile sonlanacaktı. 1896 yılında ise ilk defa Popov tarafından "Heinrich Hertz" ismi Mors alfabesi kullanılarak anlaşılır bir şekilde iletildi.

İtalya^da aradığı desteği birtürlü alamayan Marconi sonunda İngiltere'ye gitti ve burada ilk radyonun patentini aldı. Bu patent alımının ardından birçok farklı versiyonu üretildi. Lee De Forest ve Edwin Howard Armstrong Amerika'da radyo teknolojisinde çok büyük değişiklikler yaptılar. Tüpler ve devreler kullanrak bambaşka bir hal kazandrdılar. 1947 yılında transistörün icadı ise radyo teknolojisi için bir devrim olmuştur.

Yukarı Dön
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:19
Faks Makinası

İskoçya'da yaşamını sürdüren Alexander Bain 27 Kasım 1843 yılında ilk faks makinası (faksimil) için patent başvurusunda bulundu. Bain'in tasarladığı faks makinası ana hatlarıyla günümüzde kullanılan sisteme benzemektedir. Belgenin beyaz ve siyah kısımlarının tanımlanarak iletilmesi ilkesine dayanıyordu. İletken bir madde üzerinde elektriksel olarak haritalama işlemi için sarkaçlar kullanılmasını önermiş fakat bu sistemi hiçbir zaman uygulayamamıştır. 1848 yılında İngiltere'de bir fizikçi (Frederick Bakewell) daha geliştirilmiş bir versiyonu için patent aldı. Yine İngiltere'de halka açık bir sergide ilk defa bir belge iletimini gerçekleştirdi.

Tüm bu çabalar ticari anlamda sonuçsuz kalmıştı. Ticari başarıyı yakalayan ilk faks makinasını ise İtalyan Giovanni Caselli icat etti. Caselli Bain ve Bakewell'in sistemlerini harmanlayarak ortaya yeni bir sistem çıkarmıştı.Pantelgraf adını verdiği buluşun ortaya çıkması 10 yıl sürmüştü. 1861 yılında patentini aldı. Fransız hükümetince kullanılmaya başlandı.

Faks makinasının başlangıçta oldukça başarılı olması telgraf sisteminin korunması adına fazla yaygınlaştırılamadı. Çıkan savaşlar nedeniyle döşenen hatların kullanılamaz hale gelmesiyle faks sistemi uzun süre ortalardan kaybolacaktı. 20. YY'da Alman Alexander Korn fotoelektrik tarama adında bir sistem geliştirdi. Hernekadar yeni bir sistem gibi görünsede mantık aynıydı. Bu sistem sayesinde hertürlü belge gönderilebiliyordu ve sarkaçlara gerek duyulmuyordu. Telefonun yaygınlaşması telgrafın sonunu hazırladı. Böylece faks kullanımı yaygınlaştı ve iş dünyasında çokça kullanılır hale geldi.

Yukarı Dön
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:18
Dikiş Makinası
İlk düküş makinasının mucidi net olarak bilinmiyor. Bunun nedeni birçok mucidin olması. 1790 yılında ilk patenti alan kişi olarak kayıtlarda Thomas Saint görünüyor. Daha sonraları Isaac Singer ve Elias Howe Jr. gibi mucitlerin bulacağı birçok teknik özelliği başvurusunda belirtmesine karşın hiçbirini gerçekleştirememiştir.

Birçok patent alındı ancak hiçbiri ticari bir başarı elde edemedi. 1830 yılında Fransa'da yaşayan Barthelemy Thimmonier ticari başarıyı yakalayan ilk dikiş makşnasının patentini aldı. Zincir dikiş yapabilen bu makinalardan 80 tane yapıldı ve ordunun kıyafetlerinin dikiminde kullanıldı. Bu makinaların işlerine zarar vereceğini düşünen bir kısım işçi tüm makinaları talan etti. Thimmonier bu olayın ardından yoksul bir hayat yaşadı.1833 yılında ABD'de Walter Hunt isimli bir mucit tarafından geliştirilen çift dikiş yapabilen makina icat edildi. Hunt bu makinanın patentini almadı. 10 yıl gibi bir süre sonra Elias Howe Jr. Hunt'tın buluşundan habersiz bir çift dikiş makinası buldu ve patentini aldı.

Howe'un eşi aileleri geniş olduğu için geçimlerine katkı olması açısından zengin ailelere dikiş yapıyordu. Howe eşini iş yaparken izlemesi sayesinde dikiş makinası geliştirme fikrini edinmişti. Amerika'da 1846 yılında ürettiği başarılı dikiş makinası için bir üretici bulamadı. İngiltere'ye giden kardeşi Amasa, William Thomas isimli bir korse üreticisi ile anlaştı. Howe makinayı uyarlamak için gittiği İngiltere'de anlaşmazlık yaşayınca beşparasız ABD'ye geri dönmek zorunda kaldı. Howe daha sonra fikrinin kopyalanmış olduğunu farketti. Bu kopyacılara dava açtı ve mahkeme tarafından haklı bulundu. Kendisine tazminat ödemek zorunda kaldılar. Howe daha sonraları ABD'nin en zenginleri arasına girdi.

Yukarı Dön
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:17
Çengelli İğne

Patent kayıtlarında Çengelli iğne 1849 yılında Walter Hunt adınadır. Ancak çengelli iğne aslında çok daha eski bir buluştur. Bu tarihten 2000 yıl öncesinde Romalıların yaylı bir çeşit çengelli iğne kullandıklarına dair kanıtlar var. Romalılar birçok buluşa isimlerini yazdırmışlar ancak çoğu unutulup gitmiştir, taa ki yeniçağda tekrar icat edilene dek. 1842 yılında Thomas Woodward tarafından Amerika'da farklı yapıya sahip bir çengelli iğne için patent alınmıştı. Bu iğne, sıradan bir iğnenin uc kısmına takılan metal parça ile tutturuluyordu. Ancak bu hem güvenlik hemde kullanış sorunları doğuruyordu.

Bazı buluşlar tesadüf eseri, bazıları birşeylerden esinlenilerek bazıları ise yıllar süren uzun çalışmalar sonucu ortaya çıkmaktadır. Çengelli iğne ise Hunt'ın teknik ressamlara olan borçlarını ödeyebilmek için geliştirdiği bir buluştur. Hunt oldukça zeki ve üretken bir mucittir.

Hunt'ın borç yaptığı insanlar ortaya bir iddia atmışlar ve bir tel parçası ile işe yarar bir buluş yapması halinde borçlarını kapatacaklarını ve üzerine para vereceklerini taahhüt etmişler. Hunt'ta bunun üzerine 3 saatlik bir çalışma sonrasında çengelli iğneyi icat etmiş.

Hunt bu icadından sadece ödül olarak aldığı 400$ ile yetinmiştir. Çünkü anlaşma yaptığı kişilere bu icadın patentini devretmek zorunda kalmıştır. Çengelli iğne 150 yılı aşkın bir süredir çok fazla bir değişikliğe uğramadan günümüzde hala kullanılmaktadır.

Yukarı Dön
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:17
Fotokopi Makinesi

Chester F. Carlson 1906 yılında doğduğunda karbon kağıdı ya da ozalit gibi çeşitli çoğaltma yöntemleri icat edilmişti. 1903'te George C. Beidler Rektigraf adlı ilk fotokopi makinesini icat etti, ama bu işlem aslında belgelerin baskısını yapmaktan ibaretti ve tutulmadı. 19038'de Carlson elektron fotoğrafçılığı adını verdiği yöntemi bulana dek belgeler elektrostatik olarak çoğaltılamıyordu.

Carlson, Amerika'da yaşanan Büyük bunalımdan sonra işini kaybedinceye dek, Bell Telephone Labratories'te araştırmacı mühendis olarak çalışıyordu. Bunun ardından, önce patent avukatlığı yaptı, sonra da New York'taki elektronik firması P.R. Mallory & Co.'nun patent departmanında işe girdi; buradayken dikkatini patent işlerini hızlandırmak için bir kopya makinesi icat etmeye yoğunlaştırdı. New York Halk Kütüphanesi'nde araştırma yaparken Paul Selenyi'nin çeşitli maddelerin elektrik iletkenliğinin ışığa bağlı olarak değiştiğine dair ilkesini keşfetti. Selenyi'nin ilkesini, kopyalamaya uyarladı ve bu değişken iletkenliği, kopya edilecek belgenin sabit bir gölgesine dönüştürmek üzerine deneyler yaptı. 8 Eylül 1938'de elektron fotoğrafçılığı için patent başvurusunu yaptı ve ertesi ay bu süreci başarıyla uygulayarak yaptığı deneyin tarihini ve yerini cam bir levhadan mumlu kağıdın üzerine geçirdi: "10-22-39 Astoria"

Carlson, 20 şirketin kapısını çaldıysa da buluşuyla ilgilenen çıkmadı; ama 1944'te Columbus'taki Battelle Memorial Enstitüsü , bir telif hakkı sözleşmesi altında, fikri geliştirmek için çalışmasını kabul etti. Ronald M Schaffert bu süreci geliştirdi ve sonunda üretim hakları Haloid Corporation'a satıldı; bu şirket , Carlson'ın buluşunun adını Xerography olarak değiştirdi. Haloid şirketi, zerografi ilkesiyle çalışan ilk fotokopi makinesini 1959'da üretti; makine öylesine tutuldu ki, şirket daha sonra adını Xerox Corporation olarak değiştirdi.

Yukarı Dön
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:16
Daktilo

Çoğu buluşta olduğu gibi, çağdaş daktilonun da pek çok öncüsü olduğu için, daktilonun mucidi olarak tek bir kişinin ismini vermek zordur. "El yazısını matbaalardakine benzer usulde basılmış harflerle değiştirebilen makine", yani daktilo için ilk patent, İngiltere'de Kraliçe Anne tarafından 1714'te İngiliz su mühendisi Henry Mill'e verildi, ama Mill bu buluşunu hayata geçirmedi. Böylece daktilonun icadı 1808'de Pellegrino Turri'ye (adı farklı biçimlerde kaydedilmiştir) kalmış oldu. Turri, bu daktiloyu görme engelli dostu Kontes Carolina Fantoni'nin kolay yazı yazabilmesi için icat etmişti. 1808 ile 1810 yılları arasında Kontes'in, Turri'nin daktilosuyla yazmış olduğu 16 mektup ve 1 deneme, bugün Reggio'da (İtalya) korunmaktadır.

Turri'nin makinesinde her harfin doğrudan kağıt üzerine basılmasını sağlayan minik tokaçlar olduğu anlaşılıyor. Hepsi aynı noktaya vuruş yapabilen harf çubuklarını da büyük olasılıkla ilk kez Xavier Progin icat etti, patentini 1833'te aldı. Çok sayıda üretilen ilk daktiloyu ise bir papaz olan Malling Hansen (Danimarka) 1865'te icat etti. Bu daktilo ilk kez 1870'te üretildi ve skrivekugle (yazar top) adıyla piyasaya sürüldü. Hansen'in skrivekugle'si büyük başarı sağladı ve tüm dünyada satıldı, ama tüm daktiloların standart tasarımına dönüşmedi.

1867'de gazeteci ve editör Christopher Latham Sholes, Carlos Gidden ve Samuel Soule'yle birlikte, John Pratt'in fikrini geliştirdi ve yazı makinesi için patent başvurusu yaptı. Sholes, 1871'de bununla ilgili yenilikler için patent aldı ve bugün tüm dünyada kullanılan "Q" klavyeli ilk daktiloyuicat etti. (Çağdaş daktilo ve bilgisayar klavyelerinin öncüsüdür.) Mart 1873'te Sholes ile iş ortağı James Densmore şirketiyle anlaşma imzaladı; bu isim 1876'da değiştirildiyse de Sholes'ın makinesi Remington No. 1 olarak ününü korudu.

Yukarı Dön
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:15
Klima
Yapay havalandırma ve yapay soğutma sistemleri artık çağlardan beri kullanılıyor:Eskiden insanlar kapı girişlerine ıslak hasırlar asarak ya da konutlarını(hava akımlarını, evin içine girmeden önce avludaki fıskiyelerin arasından geçirmek yoluyla) serinlik sağlayacak şekilde tasarlayarak çözüm arıyorlardı. 19. yüzyıla gelindiğinde, havayı serinletmek için buzun önüne vantilatörler yerleştirilmeye başlanmıştı; ama Willis H. Carrier'in icadı olan bilimsel olarak tasarlanmış ilk klima için 1902'yi beklemek gerekti.

Carrier, 1901'de Cornell Üniversitesi elektrik mühendisliği bölümünden mezun oldu; aynı yıl Temmuz ayında Buffalo'daki Buffalo Forge Company'de çalışmaya başladı. Altı ay içinde şirketin araştırma geliştirme laboratuvarının başına getirildi. Buradaki ilk projelerinden biri, ısıtma bobinlerinden oluşan bir sistemden geçirildiğinde havanın ne kadar ısı soğurabileceğini belirlemekti; bulguları şirketin ısınma giderlerinde binlerce dolar tasarruf sağladı. İlk projelerinden bir başkası da soğutmaya yönelikti.; Brooklyn'de Sackett-Wilhelms Lithographing and Publishing adlı matbaa şirketi, ısı ve nem değişimleri yüzünden kağıdın genleşmesi ve büzüşmesi sonucu baskı sürecinde renklerin donuklaşması gib bir sorun yaşıyordu. Willis H. Carrier; 17 Temmuz 1902'de bu şirket için dünyanın ilk klimasının tasarımlarını tamamladı: Klima, matbaanın ısı ve nem oranını hassasiyetle denetleyen 30 tonluk bir makinaydı.

Carrier, icadını geliştirmeyi sürdürdü ve iki yıl sonra 16 Eylül 1904'te püskürtmeli ilk klima sistemi olan "havayı işlemden geçiren aygıt" için patent başvurusu yaptı. (patent 1906 yılında verildi): Bu sistemde hava, bir fan aracılığıyla aygıtın içine çekiliyor, püskürtülerek soğutuluyor (ya da ısıtılıyor) ve saflığını bozan her türlü yabancı maddeden arıtılması için su bir dizi bölmeden geçiyordu; ardından su yeniden dolaşıma girerken, işlenmiş hava fabrikanın havasını düzenlemek üzere klimadan dışarı veriliyordu. Carrier Engineering ve başka firmaların konut klimaları üretimine geçmesi içinse, 1920'lerin sonunu beklemek gerekecekti.

Yukarı Dön
_Trial-StudenT_ Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2008
Konum: _!$T@NBUL_
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 159
  Alıntı _Trial-StudenT_ Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 12-Ekim-2008 Saat 11:14
CD / DVD

Televizyonun mucidi aynı zamanda ilk video kaydedicinin de mucididir: 1826'da John Logie Baird gramafonla aynı ilkeyi kullanarak 25 cm. çapındaki balmumu bir diskin üzerine görüntü kaydedebilen bir aygıtın patentini aldı. Philips Electronics firması Philips Lazervision ile diskin üzerine görüntü kaydetme fikrini 46 yıl sonra yeniden icat etti; 1972'de tanıtımını yaptıkları bu aygıt ABD'de 1980'de, Avrupa'da 1982'de piyasaya sürüldü. Ayrıca Philips ile Sony firmalarının ortak olarak CD'yi piyasaya sürdükleri tarihtir. (1982)

Lazer okuyuculu videodisk ve CD, James T. Russell'ın icadı olan optik diskten türemiştir. Russell, vinil plakların pikap iğnesi yüzünden aşınıp yıpranmasından bıkmış ve 1965'te bilgiyi lazerle okunacak şekilde bir disk üzerine kaydetme fikrinin patentini almıştı. Philips firması, Russell'ın fikrini video görüntülerini kaydedecek şekilde genişletti ve 1969'da Klaas Compaan ve Piet Kramer, video uzunçalarını geliştirdi: 30 cm'lik video diskin ilk tanıtımı 1972'de yapıldı ve 1980'de Lazervision adıyla piyasaya sürüldü. Bu arada, 1975'te Philips'in ses üzerine sürdürülen AR-GE çalışmalarını yürüten mühendislerden Lou Ottens, sesi küçük bir optik disk üzerine kaydetmek için çalışmalar yapıyordu: Sony ile ortak geliştirme çalışmasından sonra, 1982'de yaygın olarak kullanılan 4,8 inçlik (12 cm) kompakt diskler piyasaya çıktı; bu buluş daha sonra da CD-ROM olarak bilgisayarlara uyarlandı.

Baird'in diski ile Philips'in Lazervision'ı zamanlarının ötesindeydi. Doğru düşünülmüş icatlardı ama kullanılmaları pek mümkün değildi. Bununla birlikte, disklerdeki ve lazer teknolojilerindeki ilerlemeler 1990'larda Philips, Sony, Matsush*ta ve Toshiba'nın "sayısal çok yönlü disk" (DVD) i geliştirmesine öncülük etti. CD ile aynı boyuttaki DVD daha fazla bilgiyi depolayabiliyordu. Bir filmi kaliteli olarak görüntüleyebilecek kadar bilgiyi depolayabilmesi sayesinde görüntü kaydında video kasetlerin yerini aldı.

Biliyor Muydunuz?

İlk CD prototipinin boyutu, kayıt süresini 74 dakikaya çıkarmak üzere 4,6 inçten (11,5 cm) 4,8 inçe (12 cm) çıkarılmıştı; çünkü Sony'nin yönetim kurulu başkanı Akio Morita'ya göre bir CD, Beethoven'ın Dokuzuncu Senfonisi'nin sığacağı boyutta olmalıydı. Morita, Berlin Filarmoni Orkestırası'nın şefi Herbert von Karajan'ın dostuydu; Karajan'ın yönetiminde seslendirilen bu senfoninin en iyi performans olduğu genel kabul görür. Karajan'a göre CD'lerle karşılaştırıldığında "diğer herşey havacıca" gibi kalmıştı.

Arabalardaki ve portatif CD çalarlardaki sarsıntı önleme sistemi, diskçalar sarsıldığında lazer okuyucunun müziği atlamasını fiziksel olarak önlemez. Bunun yerine, çalan müzik ile lazerin okuması arasında bir gecikme olur, yani makine sarsıldığında en son nereyi okuduğunu hatırlayarak oradan okumaya devam eder. Philips, CD aygıttan çıkarıldığında bile belirli bir süre müziği çalmayı sürdüren bid diskçalarla bu özelliğin tanıtımını yaptı.

Bir milyon satış rakamına ulaşan ilk CD, Dire Straits'in Brother's in Arms adlı albümüdür. (1986)

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1234>

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz