gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Eğitim Dünyası > Genel Kültür
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

İstanbulun tarihi

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
zaman Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 31-Ocak-2007
Konum: Ankara
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 724
  Alıntı zaman Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: İstanbulun tarihi
    Gönderim Zamanı: 08-Mart-2011 Saat 23:14
DİVAN EDEBİYATI MÜZESİ

Müze İstanbul’un en eski ve büyük mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi’nde bulunmaktadır. Yapılışından dergahların kapatılışına kadar mevlevihane olarak kullanılan bina, 1975 yılında müzeye dönüştürülmüştür.

Müzede müzik aletleri, mevlevi kıyafetleri, tarikat taçları, değerli8 eşyaları sergilenmektedir. Ayrıca müzede zaman zaman sema gösterileri, Klasik Türk Müziği Konserleri ve konferanslar da düzenlenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1975
Galip Dede Cad. Tünel, Beyoğlu (212) 245 41 41
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi hariç 9.30 - 17. 00

RESİM VE HEYKEL MÜZESİ

Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nde 10 Eylül 1937 ‘de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) bağlı olarak açılan müze, Atatürk’ün meriyle kurulmuştur.

Başlangıçta Dolmabahçe Sarayı’ndan ,bakanlıklardan,çeşitli resim kuruluşlarından alınan resimler,Halil Edhem Eldem’in Elvah-ı Naşiye Kolleksiyonu adlı yapıtında ve 1936’da akadamide düzenlenen 50 yıllık Türk Resim ve Heykel Sergisi’nde yer alan yapıtlarla oluşturulan müze, bugün Türk Resim Sanatı’yla ilgili en kapsamlı kolleksiyonu barındırır. Müzede heykel, sermak ve özgün baskılar da yer almasına karşılık, ağırlık resimlerdir. Yapıtlardan bir bölümü Ankara ve İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzeleriyle Anadolu’nun çeşitli kentlerinde açılan devlet galerilerinde de sergilenmiştir. Süreli sergilerin açıldığı müzede ayrıca; bir resim onarım atölyesi vardır. Müzede yıl boyunca kısa süreli resim kursları da açılmaktadır.

Dönemlere göre sınıflandırılarak 20 ayrı salonda sergilenmekte olan mğzede ayrıca Bonnard, Pablo Picasso, Albert, Marquet, Andre Derain, Raoul Dufy, Maurice Utrillo, Henri

Matisse ve A. Dunoyer de Sagonsac gibi bazı Batılı Santçıların resim ve özgün baskıları da bulunmaktadır.

Kuruluş Yılı : 1937
Beşiktaş Cad. Beşiktaş (212) 261 42 98
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi ve Salı hariç 9.00 - 17.00

ESKİ ŞARK ESERLERİ MÜZESİ

Arkeoloji Müzelerine bağlıdır. Halil Eldem Bey tarafından 1917 yılında düzenlenerek hizmete açılmıştır.

Eski Mezopotamya, Yunan öncesi Anadolu, Eski Mısır ve İslamiyet öncesi Arabistan Kültürüne ait 15.000 kadar arkeolojik eser sergilenmektedir. Binanın giriş merdiveninin iki yanında M.Ö. IX.yüzyıla ait Zincirli’de bulunmuş iki aslan heykeli yer alır. Salonlarda sırasıyla; Asur, Sümer, Akat, Babil ve Part uygarlıklarına ait eserler, Eski Mısır eserleri, İslamiyet öncasi Arabistan eserleri ve çivi yazılı belgeler kolleksiyonu sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1917
Osman Hamdi Bey Yokuşu, 34400 Gülhane (212) 520 77 40
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi hariç 9.30 - 17.00

TÜRK İSLAM ESERLERİ MÜZESİ

İlk olarak 1914 yılında Süleymaniye Külliyesi’nin Darü<zziyafe’sinde kurulmuştur. 1938 yılında ise İbrahim Paşa Sarayı’na taşınmıştır. Türk - İslam sanatı konusunda dünyanın sayılı müzelerindendir. Birçok cami, türbe ve kütüphanede bulunan çok değerli eserler toplanıp bir araya getirilerek oluşturulmuştur.

Müzede, Abbasilere, Memluklara, Selçuklulara ve Osmanlılara ait seramikler, cam kandiller, duvar çinileri, alçı kabartmalar, Selçuklu ve Osmanlılara ait halı ve Yörük Kilimleri, gümüş işlemeler, cenaze kemerleri, murassa eserler, sedef kakmalı rahleler, işlemeli bakır taşalr, sorguçlar, süs eşyaları, Kabe’nin anahtarı, değerli taşlarla süslü kandil ve şamdanlar, Sultan Yıldırım Beyazıt ile Sultan II. Selim’e ait büyük ustalık eseri hırkalar, Pertevniyal Sultan’a ait ibrik, Kafkas halıları, kaplar, çekmeceler, işlemeli kapılar, çok değerli el yazması Kur’an ve şahnameler, minyatürler, ciltler, yazı aletleri, Osmanlı Padişahlarına ait muhtelif fermanlar; sütun başlıkları, mezar taşları, kitabeler, tuğralar sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1914
İbrahim Paşa Sarayı , At Meydanı, Sultanahmet
Tel: (212) 518 18 05 - 518 18 06 Fax: (212) 518 18 07
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi hariç 9.30 - 17.00

DENİZ MÜZESİ

Beşiktaş İskelesi karşısında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı denizcilikle ilgili eşya ve bilgilerin saklandığı müzedir.

İlk deniz müzesi Kasımpaşa’da kurulmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı esnasında deniz arşivinin Konya’ ya nakli kararlaştırılınca müzedeki eşyalarda Anadolu’ya taşınmıştır. Savaştan sonra müze tekrar Kasımpaşa’da ziyarete açılmış 1949’da ise Dolmabahçe Camii’ne nakledilmiştir. 1960 yılında bugünkü binasında faaliyete geçmiştir.

Müzede eski denizci kıyafetleri, donanma model ve maketleri, denizcilik tarihiyle ilgili resimler mevcuttur. Ayrıca Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında kullanılan bazı gemilere ait malzemelerle hatıralar, bazı deniz kazaları ve şehitlerine ait resimler, el bombası, torpido, tüfek gibi savaş aletleriyle birkaç donanma komutanının maketleri sergilenmektedir. Müzenin, saltanat kayıklarının sergilendiği bölümde yer alan Sultan 4. Mehmed’e ait saltanat kadırgası günümüze kadar korunagelmiş olanların en eskisidir. Müzenin avlusunda da değişik zamanlara ait çeşitli büyüklükte toplar ile İkinci Dünya Savaşı’nda kıyılarımızda batan Alman Zırhlısının bir bölümü bulunmaktadır.

Kuruluş Yılı : 1897
İskele Cad. Beşiktaş (212) 261 00 04
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi ve Salı hariç 9.00 - 17.00

BASIN MÜZESİ

Müze binası ayno zamanda 1871 yılında açılan Darülfünun’un ilk binasıdır. Restore edilen bina 1988 yılında Basın Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Müzede Türk matbaacılığının kurucusu İbrahim Müteferrika’dan günümüze kadar Türk basınına ilişkin bilgi ve malzemeler sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1988
Divanyolu Cad. No: 84 , Çemberlitaş (212) 513 84 77
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazar hariç 10.00-17.00

RUMELİ HİSARI MÜZESİ

Boğaz’ın Rumeli yakasında, hisarla aynı ismi taşıyan semttedir. İstanbul’un fethi için hazırlıklar yapılırken, Boğaz’dan Bizans’a gelebilecek yardımları engelleyebilmek maksadıyla, 1452 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Hisar, Boğaz’ın en dar yerinde ve Anadolu Hisarı’nın karşısında yer almaktadır. Bu iki hisara yerleştirilen toplar sayesinde Boğaz tamamen gemilerin geçişine kapatılmıştır.

Yerden yükseklikleri yaklaşık 30 m. olan üç kuleye sahip hisarın duvarlarının kalınlığı bazı kısımlarda 3 m.bazı yerlerde ise 5 m.’ye ulaşmaktadır. Surların uzunluğu kuzeyden güneye 250 m., doğudan batıya 125 m. dir. Fetihten bir müddet sonra savunma açısından önemi kalmayan hisar, idam mahkumu Yeniçerilerin cezalarının infaz edildiği, bazı devlet adamlarının ve yabancı temsilcilerin hapsedildiği bir zindan olarak kullanılmıştır. Son olarak 1953 yılında onarılan ve içine bir de açık hava tiyatrosu eklenen hisar, günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

Tel: (212) 263 53 05
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Pazartesi hariç 9.00-17.00

SADBERK HANIM MÜZESİ

Türkiye’nin ilk özel müzesidir. Boğaz’da tarihi bir yalının içerisinde, M.Ö. 6000 yıllarından başlayarak Hitit, Frig, Urartu, Miken, Helenistik çağ, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı dönemlerine ait objeler, çini ve seramikler, giyim-kuşam eşyaları ve hat örnekleri sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı: 1980
Piyasa Cad., No: 27-29, Büyükdere (212) 242 38 13
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Çarşamba hariç 9-17.00

TANZİMAT MÜZESİ

1952 yılında Ihlamur Kasrı’nda açılmış olan müze, 1969 yılında Yıldız Parkı içinde bulunan Çadır Köşkü’ne, 1983 yılında ise Tanzimat Fermanı’nın okunduğu Gülhane Parkı içindeki binasına taşınmıştır. 1839-1876 yılları arasındaki Batılılaşma hareketlerine ait belge ve eşyalar sergilenmektedir.


Kuruluş Yılı: 1952
Gülhane Parkı, Sirkeci (212) 512 63 84
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Hergün 9.00-17.00

TEKFUR SARAYI MÜZESİ

Edinekapı ile Eğrikapı arasında, surların yanındadır. Bizans’tan günümüze ulaşabilen yegane saray olması ve Bizans’ın sivil mimari tarzını yansıtması nedeniyle, sadece İstanbul için değil, dünya sanat tarihi açısından da oldukça önemli bir yere sahiptir. Saray’ın kaç yılında ve kim tarafından yaptırıldığı henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat etrafındaki kalıntılarından anlaşılmaktadır ki, bugün Tekfur Sarayı olarak isimlendirdiğimiz yapı müstakil bir saray değil, daha büyük bir sarayın kısımlarından biridir.

Günümüzde Tekfur Sarayı üç katlı ve çatısız bir haldedir. 16. yüzyılda üzeri çatıyla kaplı olan bu sarayın, 17. yüzyılın sonlarına gelindiğinde çatısı yok olmuştur. 20. yüzyılın başlarında tamamen harap durumda olan yapı 1955-1970 yılları arasında tamir görmüştür.

TOPKAPI SARAYI MÜZESİ

Topkapı Sarayı’nın hangi yılda başladığı tam olarak bilinmemekle birlikte, 1460’lı yılların içerisinde olduğuna dair birçok kaynak vardır. Topkapı Sarayı belirli bir plana göre bir kerede inşa edilmiş ve bitirilmiş bir yapı değildir. Canlı bir organizma gibi sürekli büyümüş ve değişmiştir. Bu değişim; ya ihtiyaçtan ötürü yeni binaların eklenmesi ile ya da yangın ve diğer nedenlerle tahrip olan eskilerin yerine yeni binaların yapılması biçiminde olmuştur. Hatta Dolmabahçe sarayı’nı yaptırarak Topkapı Sarayı’nı tamamen terkeden Sultan Abdülmecid zamanında bile Mecidiye Köşkü yaptırılmıştır.

Sarayda padişahların ikameti için yapılmış köşklerle Harem dairesi dışında, sarayı muhafaza eden askerler için koğuşlar, saray sakinleri çok büyük bir mutfak, saray çalışanlarının barınacağı yatakhaneler, Divan toplantılarının yapıldığı Kubbealtı, Hz. Peygamber ve Halifelere ait eşyaların saklandığı Hırka-i Saadet Dairesi, Gülhane Hastenesi, Sultan III. Ahmed Kütüphanesi, Enderun Mektebi, Hazine Dairesi, padişahın atları için bir ahır, bir dönem silah deposu olarak da kullanılan Aya İrini Kilisesi gibi bir çok yapı yer alır.

Topkapı Sarayı 19. yy’ın ortalarına doğru terkedilmiş ve devletin merkezi olma işlevini yitirmiştir. Bundan sonra bakımsızlıktan ötürü tahrip olmaya başlamış ve hatta 1870 yılında dış bahçesinden demiryolu bile geçirilmiştir. Saray 1924 yılında müzeye dönüştürülmüştür.

Günümüzde Hazine Dairesi binasında saray kolleksiyonuna ait silahlar sergilenmektedir. Bu silahlar 7.-20. yüzyıllar arasına aittir. Sarayın Hasahır’ında ise saraya ait at koşum takımları ve saltanat arabaları teşhir edilmektedir. Sarayda kullanılan seramik, porselen, cam ve metal mutfak eşyaları ise sarayın mutfaklarında, ziyaretçilere açıktır. Hırka-i Saadet dairesinde Kutsal Emanetler ismi verilen ve Peygamber ile bazı Halifelere ait eşyalar bulunmaktadır. Fatih Köşkü’nde ise Osmanlı hazinesi teşhir edilmektedir. Sergilenen parçalar arasında Kaşıkçı Elması, Topkapı Hançeri ve 4 taht en önemlileridir.

Padişahlara ait günlük ve tören elbiseleri de Seferli Koğuşu’nda ziyarete açılmıştır. Ayrıca Harem ile padişahlara ait köşkler de müzenin görülmesi gereken diğer kısımlarıdır.

Kuruluş Yılı: 1924
Saray içi, Sultanahmet
Tel: (212) 512 04 08
Fax: (212) 522 42 22
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Salı hariç 10.00-17.00

YAPI KREDİ VEDAT NEDİM TÖR MÜZESİ

Yapı Kredi Bankası tarafından açılan müzede el yazmaları, baskı kumaşlar, seccadeler, karagöz kuklaları ve etnografik diğer eserler yer almaktadır. Müze özel konularla ilgili sergiler de düzenlemektedir.

İstiklal Cd., No: 285, Beyoğlu (212) 245 20 41
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Pazar hariç 9.00-17.00

YEDİKULE HİSARI MÜZESİ

Kara surlarının Marmara’yla birleştiği yere yakın ve adını hisardan alan semttedir. Yedikule Hisarı, Bizans İmparatorlarının savaş dönüşlerinde kente girdikleri Altın Kapı’nın hemen arkasında, Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa ettrilmiş bir iç kaledir.

Hisar inşa edilirken, daha önceden var olan Bizans Surlarına ait kuleye 3 yeni kule daha eklenmiş ve beşgen şeklinde, yedi kuleli bir iç kale elde edilmiştir. Bu hisar hem Sultan III. Murad zamanına kadar (1574-1595) Osmanlı devlet hazinesinin ve devlet evrakının muhafaza edildiği, hem de önemli yerli ve yabancı mahkumların tutulduğu bir yer olarak kullanılmıştır. Yedikule Zindanları’ında Sultan II. Osman, Trabzon Rum İmparatoru David Kommenos ve oğulları, son Abbasi Halifesi IV. Mütevekkil ve Kırım Hanı Mehmed Giray’da dahil bir çok yerli ve yabancı devlet adamı tutuklu kalmıştır.

Son olarak 1959’da restore edilen hisar, günümüzde, içinde şenlik ve konserlerin de düzenlendiği bir müze olarak kullanılmaktadır.

Kule Meydanı No: 4 Yedikule (212) 585 893 33
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Pazartesi hariç 9.30-16.30

YILDIZ SARAYI MÜZESİ

Yıldız Sarayı Beşiktaş’la Ortaköy semtleri arsında yer alan yaklaşık 500.000 m2’lik bir korunun içindeki köşk, kasır, yönetim ve servis binalarından oluşur. Saray adını Sultan II. Mahmud’un bu koruda yaptırdığı köşkten alır. Bu köşkü oğlu Abdülmecid döşemiş ve Yıldız adlı gözdesini yerleştirmiştir. Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Sultan 1842’de Kasrı Dilkuşa isimli bir köşk yaptırarak Yıldız Sarayı’nın büyümesini sağlamıştır. Sultan Abdülaziz devresinde ise Malta, Çadır ve Çit köşkleri inşa edilmiştir. Fakat saray esas Sultan Abdülhamid döneminde çok gelişmiştir. Sultan Abdülhamid’in devamlı kullandığı bu saray, bir taraftan fiziksel olarak sürekli büyürken diğer taraftan da Osmanlı siyasi tarihindeki en tartışmalı evrenin içinde yaşandığı mekan olacaktır.

Yıldız’da yer alan bütün binalar etrafı yüksek duvarlarla çevrili korunun kuzey ucunda toplanmış ve sıralar halinde dizilmiştir. Büyük Mabeyn, Harem, Çit Kasrı, Şale Köşkü, Saray Tiyatrosu, Silahhane ve Set Kasrı, Hasbahçe’de bulunur. Korunun geri kalan bölümü Dışbahçe’yi oluşturur. Bugün Yıldız Parkı adı ile halka açık olan bu bahçede Çadır ve Malta Köşkleri ve Yıldız Porselen Fabrikası bulunmaktadır. Yıldız Sarayı’nın bazı yapıları bugün çeşitli kurumlarca kullanılmakta, Silahhane’de büyük sergiler düzenlenmekte, onarılan tiyatroda gösteriler yapılmaktadır. Malta Köşkü Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından onarılıp turizm amaçlı olarak hizmete sokulmuştur.

Saraya çini ve vazo yapan Yıldız Porselen Fabrikası üretimini sürdürmektedir. Usta bir marangoz olan Abdülhamid’in marangozhanesi de sergi salonu ve Şehir Müzesi olarak düzenlenmiştir.

Kuruluş Yılı: 1985
Yıldız 80700 Beşiktaş (212) 259 45 70 – 259 89 77
Açık Olduğu Gün ve Saatler: Pazartesi-Perşembe hariç 9.30-16.00

istanbultarihi.net den alıntıdır.

Doğru yerdesiniz...
gelisenbeyin.net'tesiniz...
Yukarı Dön
zaman Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 31-Ocak-2007
Konum: Ankara
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 724
  Alıntı zaman Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 08-Mart-2011 Saat 23:13
MÜZELER

ANADOLU HİSARI MÜZESİ

Boğaz’ın Anadolu yakasında, Göksu Deresi’nin denize döküldüğü yerde, adını hisardan alan semtte bulunmaktadır. Bu hisar, Osmanlılar’ca Boğaz’da yapılan ve geçişleri kontrol altına almayı hedefleyen ilk hisardır. İstanbul’u fethetmek isteyen ve kuşatan Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından, Karadeniz’den Bizans’a gelecek yardımlara engel olmak için 1394’te yaptırılmıştır. 1452 yılında ise Rumeli Hisarı’nın yapımı esnasında, Fatih Sultan Mehmet tarafından yeni bazı bölümler eklenerek güçlendirilmiştir. Fetihten sonra önemini kaybeden hisar, bir dönem hapishane olarak kullanılmıştır. 17.-18.yüzyıllarda Boğaz’a saldıran Kazakların durdurulmasında bu hisar rol oynamış ama bir müddet sonra tamamen unutulmuştur. Etrafına yalılar yapılmış ve hatta iki duvarı açılarak avlusundan günümüzde de kullanılmakta olan bir yol geçirilmiştir. Cumhuriyet döneminde müzeye dönüştürülen hisar, hala restore edilmeyi beklemektedir.

ARKEOLOJİ MÜZESİ

İstanbul’da, Gülhane Parkı ile Topkapı Sarayı arasında yeralır. Dünyanın en büyük müzelerinden birisidir. İlk defa 1846 yılında Aya İrini Kilisesi’nde Mecma-i Esliha-i Atika ile Mecma-i Asar-ı Atika adları ile kurulmuştur. 1869 yılında “Müze-i Hümayun” adını almıştır. Müzenin eşyası 1873-1891 yılları arasında Çinili Köşkte saklanmıştır. Müze, 1891 yılında yapılan klasik üsluptaki bugünkü binada Osman Hamdi Bey tarafından “Asari Atika Müzesi” adı altında tekrar kurulmuştur.

Salonlarda çeşitli Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarına ait lahit, mezar taşı, kitabe, büst, heykel, kabartma, sütun başları ve mozaik gibi arkeolojik eserler sergilenmektedir. Müzenin tarih, arkeoloji, nümizmatik ve güzel sanatlara ilişkin kitaplardan oluşan zengin kütüphanesi ile kimya laboratuvarı, heykel onarım atölyesi ve fotoğrafhanesi vardır.

Kuruluş Yılı : 1891
Osman Hamdi Bey Yokuşu, 34400 Gülhane (212) 520 77 40
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi hariç 9.30 - 17.00

AŞİYAN MÜZESİ

Ünlü şair Tevfik Fikret’in 1906’da yaptırdığı ve ve yaşamının son dokuz yılını geçirdiği ev 1945’de müze haline getirilmiştir. Müzede Tevfik Fikret’in yanı sıra Şair Nigar Hanım’ın, Edebiyat-ı Cedide şair ve yazarlarının da kişisel eşyaları, eserleri ve arşivleri sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1945
Aşiyan Yokuşu, 80810 Bebek (212) 263 69 86
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi - Perşembe hariç 9.00 - 17.00

ATATÜRK MÜZESİ

Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele çalışmaları sırasında kiracı olarak kaldığı ev, 1928 yılında İstanbul Belediyesi (Şehremaneti) tarafından satın alınmış ve 1942 yılında Atatürk İnkılabı Müzesi şeklinde düzenlenerek ziyarete açılmıştır. 1991 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bir kez daha restore edilerek hizmete sokulmuştur. Atatürk’ün kişisel eşyaları, kıyafetleri, üniformaları, askeri ve sivil yaşamına ait fotoğrafları, el yazısı ile yazdığı çeşitli belgeleri, madalyaları, hatıra eşyaları ile içlerinde İbrahim Çallı’nın da bulunduğu çeşitli sanatçılara ait yağlı boya tablolar müzenin kolleksiyonları içinde yeralmaktadır.

Kuruluş Yılı : 1942
Halaskargazi Cad. No: 250, 80260 Şişli (212) 240 63 19
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazar ve Perşembe hariç 9.30 - 16.30

HAVACILIK MÜZESİ

İlk olarak 1971’de İzmir’de kurulan müze 1979 yılında kapanmış ve İstanbul’da bugünkü yerine taşınarak 1985’te yeniden ziyarete açılmıştır. Hem açık, hem de kapalı teşhir mekanlarına sahip olan müzede, ayrıca sinema, konferans salonu ve kafeterya da bulunmaktadır. Müzede jet motorlu ve pervaneli savaş uçakları, kargo uçakları, helikopterler, bazı havacılık silahları, resimler, amblemler, Türk havacılarından kalan madalya ve eşyalar sergilenmektedir.

Kuruluş Tarihi : 1971
Hava Harp Okulu Komutanlığı, Yeşilyurt (212) 574 11 00
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazaretsi ve Salı hariç 9.00 - 17.00

BEYLERBEYİ SARAYI MÜZESİ

Boğaz’ın Anadolu yakasında, sarayla aynı ismi taşıyan semtte, kıyıda yer alır. Saray, bahçe içindeki sahil saray ve bağlı bulunduğu yapılardan oluşan bir komplekstir. Sultan Abdülaziz tarafından mimar Sarkis ve Agop Balyan kardeşlere yaptırılan sarayın inşası 1864’te tamamlanmış , fakat tefriş edilmesi uzun sürdüğünden ancak 1865 yılında Sultan Abdülaziz saraya gelebilmiştir.

Saray; kompleksin ana yapısı olan Beylerbeyi Sarayı, sarayın deniz tarafındaki duvarının her bir köşesinde yer alan biri haremlik, diğeri selamlık deniz köşkleri, arka bahçede yer alan Mermer Köşk, Sarı Köşk ve Hasahır’dan oluşur. Bunlardan deniz köşkleri ve Beylerbeyi Sarayı Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. Diğer yapılar ise daha önce burada bulunan saraya aittir. Sarayın ana yapısı olan Beylerbeyi Sarayı, yüksek bir bodrum üzerine, kagir ve iki katlı bir binadır. Boğaz’a paralel olarak yerleştirilen sarayın uzunluğu 65 m.dir.Üç yönden basamaklarla çıkılan sarayda, 6 salon ve 24 oda bulunmaktadır. Özellikle üst kattaki Havuzlu Salon ve ismini sütunlarının renginden alan Mavi Salon, sarayın en görkemli mekanlarıdır. Ayrıca setler biçiminde düzenlenmiş bahçesi de sarayın bir başka özel yönüdür.

Kuruluş Yılı : 1984
Abdullahağa Cad. 81210 Beylerbeyi (216) 321 93 20 - 321 95 51
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi, Perşembe hariç (Kış: 01.10- 28.02) 9.00-15.00 (Yaz: 01.03 - 30.09) 9.30 - 16.00

ŞEHİR MÜZESİ

1939 yılında Beyazıt Medresesi’nde kurulan ilk müze, 1945 yılından sonra Saraçhane’de bulunan Gazanfer Ağa medresesinde Belediye Müzesi adı ile hizmet vermiş, 1988 yılında ise bugün bulunduğu Yıldız Sarayı Güzel Sanatlar Binası’na taşınmıştır. Müzede, genellikle 18. ve 19.yüzyıl İstanbul yaşamına ait tarihsel ve etnografik nitelikteki resim, yazı, cam, porselen, maden ve kumaş eserlerden örnekler sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1939
Barbaros Bulvarı, 80690 Yıldız (212) 258 53 44
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Perşembe hariç 9.00-16.30

DOLMABAHÇE SARAYI MÜZESİ

Beşiktaş İlçesi’nde, sarayla aynı adı taşıyan cadde üzerinde yer alır. Sultan Abdülmecid tarafında yaptırılan sarayın mimarları Garabet ve Nigogos Balyan’dır. 1846 yılında inşasına başlanan saray ancak 1856 yılında tamamlanabilmiştir. Beşiktaş’ta Dolmabahçe Caddesi ile Boğaz arasında, 250.000 m2’lik bir alan üzerine kurulan saray ve önemli müştemilat binaları deniz doldurularak inşa edilmiştir.

Saray bugün bir ana yapı ile Veliaht Dairesi, Mefruşat ve Muhafızlar Dairesi, Hareket Köşkleri, Camlı Köşk ve diğer küçük pavyonlardan oluşmaktadır. 8 büyük salonu ve 200 odası bulunmaktadır. Dolmabahçe Sarayı’nın kara tarafında iki ana ve yedi yan, deniz tarafında ise beş kapısı vardır. Kara tarafındaki iki anıtsal kapıdan biri Hazine Kapısı diğeri Merasim (Saltanat) Kapısı’dır.

Saray bahçeleri dört bölümde düzenlenmiştir. Ana yapı resmi daire (Mabeyn-i Hümayun), Müzayede Salonu ve Hususi Daire adlarıyla anılan 3 bölümden meydana gelmiştir. Sarayın ana cephesi denize bakmaktadır. Resmi Daire iki katlıdır. Üst katında bulunan Süfera (Elçiler) Salonu, Dolmabahçe Sarayı’nın en görkemli mekanlarından biridir. Hünkar Hamamı, Resmi Daire’den Müzayede Salonu’na kadar olan alanda yer alır.

Muayede Salonu, Resmi ve Hususi Dairelein ortasında, anıtsal bir kütle olarak yükselir. Kareye yakın bir zeminin üzerinde, içeriden kubbe ile, dışarıdan ise çatıyla örtülü bir binadır. Zengin bezemelerle süslüdür.

Hususi Daire, Hünkar Dairesi ve haremden oluşmaktadır. Harem, büyük ortak mekanlar ve kapalı özel dairelerden ibaret sade bir bölümdür. Hünkar Daiesinde iki büyük salon vardır. Bunlar, törenlerin yapıldığı “Mavi Salon” ve büyük aynalarla, denize bakan geniş retası ile donanmış “Pembe Salon” lardır.

Dolmabahçe Sarayı dönemin en seçkin eşyaları ve görkemli ürünleri ile döşenmiştir. Başlangıçta Beşiktaş Saray-ı Hümayunu adı ile anılan Dolmabahçe Sarayı’nın ayrı pavyonlar halinde Gümüşsuyu ve Maçka eteklerine yerleşmiş olan tiyatro, İstabl-ı Amire, Atiyye-i Seniye Ambarları, eczane, fodla fırınları, un fabrikası gibi ekleri zaman içinde ortadan kalkmıştır.

Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

Kuruluş Yılı : 1938 Dolmabahçe Cad. 80680 Dolmabahçe (212) 258 55 44
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi, Perşembe hariç Kış: (01.10 - 28.02) 9.00-15.00 , Yaz : (01.03 - 30.09) 9.30 - 16.00

FLORENCE NIGHTINGALE MÜZESİ

Kırım Savaşı sırasında Askeri Hastane haline getirilen ve İngiliz Hemşire Florence Nightingale’in de görev aldığı tarihi Selimiye Kışlası’nın kuzeybatı köşesindeki kulenin bir bölümü müze olarak düzenlenmiştir.

Florence Nightingale’in eşyaları, fotoğrafları, elinden hiç eksik etmediği lambası, madalyaları ve Sultan Abdülmecid’in hediye ettiği bilezik müzede teşhir edilmektedir.

Kuruluş Yılı : 1954 Selimiye Kışlası, Üsküdar (216) 343 73 10
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Sadce Cumartesi günleri açık.

KARİYE CAMİİ

Bugünkü bina Khora Manastırı’na ait bir kilise olarak inşa edilmiştir. Manastırın 8.yüzyılda varolduğu kesin olarak bilinmekle birlikte manastırın 4.yüzyılda yapıldığını ileri sürenlerde vardır. Daha sonra Sadrazam Hadım Atik Ali Paşa mozaik resimlerini bir sıva ile örttürerek ve minare ekleyerek 1511 yılında camiye çevirmiştir. 1948 yılında ise cami müze haline getirilmiştir. 1947- 1952 yılları arasında Amerikalılar tarafından eski değerli mozaikler ve freskler, üzerindeki sıvaların açılmasıyla ortaya çıkarılmıştır.

Tavan ve duvarların Hz. İsa ve Meryem’i tasvir eden çok değerli mozaikler bulunmaktadır.

Kuruluş Yılı : 1948
32240 Edirnekapı, Kariye (212) 512 54 74
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Salı hariç 9.30 - 17.00

ASKERİ MÜZE

Müzenin çekirdeğini Aya İrini’den getirilen silah ve eşyalar oluşturmuştur. İstanbul’un fethinden Sultan III. Ahmed dönemine kadar her türlü silah Ayasofya Camii’nin akasındaki Aya İrini Kilisesi’nde korunmuştu. Bu depo 1726’da Sultan III. Ahmed’in emriyle gezilebilecek bir biçimde düzenlendi. Daha sonra burası 1826 yılında gerçek anlamda bir müze haline getirildi. II. Dünya Savaşının başlamasıyla güvenliğini sağlamak için 1940 yılında Niğde’ye taşındı. Savaştan sonra bu silahlar tekrar İstanbul’a Maçka Silahhanesine getirildi.

1955 yılında ise müze bugünkü yeri olan Harbiye Kışlasının jimlastikhanesine nakledildi. Bu binanın restorasyonu 1959 yılında tamamlanarak, müze haline getirildi. Fakat yetersiz kalan bina yeniden restore edildi ve bir bölümü 1986’da tamamı ise 1993 yılında hizmete açıldı.

Müzenin zengin kolleksiyonunda; Osmanlı ordusunun her dönemine ait kıyafetler, ok ve yaydan çakmaklı tüfeklere kadar çeşitli silahlar, mühürler, zırhlar, padişah çadırı (otağ-ı hümayun), padişah kılıçları, sancaklar, Harbiye Nazırlarına ait fotoğraflar, Bizans Süvari Sancağı, Selçuklular’dan Cumhuriyet’e kadar kullanılmış çeşitli savaş eşyaları, Bizanslılar’ın Haliç’i kapattıkları zincir gibi çok sayıda ilginç eşya bulunmaktadır.

Müzenin açık olduğu günlerde saat 15.00 - 16.00 arasında Mehter Takımı konser de vermektedir.

Kuruluş Yılı : 1726
Valikonağı Cad. 80200 Nişantaşı (212) 240 62 55
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi - Salı hariç 9.00 - 17.00

M. RAHMİ KOÇ TEKNOLOJİ MÜZESİ

Haliç’in kenarında, Osmanlı donanmasının dökümhanesi olarak kullanılan bir binada hizmet vermektedir. Müzede sınai ve teknolojik ürünler, modeller, resimler ve gravürler sergilenmektedir. Ayrıca müze içinde bir de kafeterya ziyaretçilere hizmet vermektedir.

Kuruluş Yılı : 1994
Hasköy Cad. No:27 , Hasköy (212) 250 89 38
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazartesi hariç 10.00 -.17.00

MOZAİK MÜZESİ

Müze, Bizans’tan kalan Büyük Saray’ın kalıntıları ile Sultan Ahmed Külliyesi’nin arstasının bir kısmı üzerine kurulmuştur. Büyük Saray’dan günümüze ulaşan mozaiklerin yanı sıra, İstanbul ve çevresinde bulunan bir kısım mozaikler bu müzede sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1953
Arasta Çarşısı, Sultanahmet (212) 518 12 05
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Salı hariç 9.00 - 17.30

ADAM MICKIEWICZ MÜZESİ

Polonya’lı özgürlük şairi Adam Mickiewicz’in hayatının son yıllarını geçirdiği ve 1855’te öldüğü Tarlabaşı’ndaki evi 1955’te müze haline getirilmiştir. Ölümünün 100. Yıldönümü olan 1955 yılında Polonya Kültür ve Sanat Bakanlığı ile işbirliği yapılarak, ev müzeye dönüştürülmüştür.

Müzede Mickiewicz’in hayatı ve eserleri ile ilgili bilgi ve belgeler, şairin İstanbul’da geçirdiği yıllara ait fotoğraflar ve Polonya özgürlük mücadelesine ait belge ve fotoğraflar bulunmaktadır. Binanın bodrum katında ise mezarı Krakow’da bulunan Mickiewicz’e ait sembolik bir mezar vardır.

Kuruluş Yılı : 1955
Sakızağacı Cad. Tarlabaşı, Beyoğlu (212) 253 66 98
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Hergün 9.00 - 17.00

YEREBATAN SARNICI MÜZESİ

Sultanahmet’te, Ayasofya - Gülhane Parkı yönünde sol taraftadır. “Yerebatan Sarayı” olarak da anılır. Yaklaşık 540 yılında Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından yaptırılmıştır. Kayalık bir arazinin oyulması ile yeraltında elde edilen alan, 300’den fazla sütun ile desteklenmiş ve burası şehre su temin eden en öenmli su haznesi olmuştur.

En son olarak 1985-1988 yılları arasında İstanbul Belediyesi tarafından temizlenmiş ve tamir edilmiş bulunan sarnıç, günümüzde ziyarete açıktır. Büyüleyici ve egzotik ortamıyla sarnıç, Sultanahmet’e gelen ziyaretçiler uğranılmadan geçilemeyecek bir mekandır.

Kuruluş Yılı : 1987
Yerebatan Cad. No: 13 34410 Sultanahmet (212) 522 12 59
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Hergün
Kış : (01.10 -.30.03) 9.00 - 17.00
Yaz : (01.04 -30.09) 9.00 - 18.00

TÜRK VAKIF HAT SANATLARI MÜZESİ

Beyazıt Meydanı’ndaki Beyazıt Medresesidir. Müze ilk olarak 1968 yılında Sultan Selim Medresesi’nde Türk Yazı Sanatları Müzesi ismiyle açılmış, bugünkü binasına ise 1984’te taşınmıştır.

Birçok ünlü hattata ve hattat padişahlarına ait hatlar, levhalar, tuğralar ve Kur’anlar türlerine göre taslif edilmiş olarak medresenin küçük odalarında sergilenmektedir.

Kuruluş Yılı : 1968
Beyazıt Meydanı 34490, Beyazıt (212) 527 58 51
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Pazar ve Pazartesi hariç 9.00 - 12.00 / 13.00 - 16.00

KARİKATÜR VE MİZAH ESERLERİ MÜZESİ

1975 Yılında Karikatürcüler Derneği’nin girişimleri ile Tepebaşı’nda açılan Karikatür Müzesi 1980 yılında kapatılmıştır. 1989 yılında yine Derneğin girişimleri ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gazanfer Ağa Medresesi’ni onararak Karikatür ve Mizah olarak hizmete açmıştır.

Karikatür sanatına ait çeşitli belge ve özgün yapıtlar, Türkiye ve dünyada yayınlanan karikatür ve mizah dergilerinden seçmeler müzenin kolleksiyonları arasında bulunmaktadır. Ayrıca müze bünyesinde sergileme alanları ve dileyen herkese açık olan baskı atölyeleri bulunmaktadır.

Kuruluş Yılı : 1989
Ataürk Bulvarı, Kovacılar Sok., 12 , Fatih (212) 521 12 64
Açık Olduğu Gün ve Saatler : Hergün 9 .00 - 18.00

Doğru yerdesiniz...
gelisenbeyin.net'tesiniz...
Yukarı Dön
zaman Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 31-Ocak-2007
Konum: Ankara
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 724
  Alıntı zaman Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 08-Mart-2011 Saat 23:10
İstanbul’daki belli başlı tarihi eserler:

İstanbul Doğu Roma, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi eserlerini bir arada toplamış bir kenttir. Doğu Roma’dan (Bizans) başta Ayasofya, Aya İrini gibi Bizans kiliseleri (İstanbul’un fethinden sonra bu kiliselerin büyük çoğunluğu camiye çevrilmiştir), Bizans sarayları, Bizans sarnıçları, su kemerleri, surlar, meydanlar, dikili taşlar ve hippodromu günümüze ulaşan eserlerdir. Osmanlı dönemine ait Erken Dönem, Klasik Dönem, Barok, Rokkoko, Ampir ve Neo-Klâsik üslupta dini yapılar, namazgâhlar, sıbyan mektepleri, kervansaraylar, su yolları, mevlevihaneler ve dergâhlar, medreseler, hanlar, hamamlar, çeşmeler, sebiller, imarethaneler, darüşşifalar, türbeler, tarihi mezarlıklar, kaleler, köprüler, saraylar, kasırlar, yalılar, konaklar ve Türk sivil mimari örneklerini yansıtan eserler, Cumhuriyet dönemi anıtları, binaları günümüze gelmiştir.

Ayrıca uygarlık tarihinin tüm eserlerini bir araya toplayan müzeler de yine bu kentte bulunmaktadır.

Doğru yerdesiniz...
gelisenbeyin.net'tesiniz...
Yukarı Dön
zaman Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 31-Ocak-2007
Konum: Ankara
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 724
  Alıntı zaman Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 08-Mart-2011 Saat 23:09
İSTANBUL’UN TARİHÇESİ

İstanbul’un tarihi 300 bin yıl önceye kadar uzanır. Küçükçekmece gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır. Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yasadığı sanılmaktadır. Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ’a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ’a özgü aletlere rastlanmıştır. 5000 yıllarından itibaren başta Kadıköy Fikirtepe olmak üzere Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpaşa, Kilyos ve Ambarlı’da yoğun bir yerleşimin başladığı sanılmaktadır. Ama bugünkü İstanbul’un temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılmıştır. M.S. 4. Yüzyılda İmparator Constantin tarafından yeniden inşa edilip, başkent yapılmış; o günden sonra da yaklaşık 16 asır boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür. Aynı zamanda, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlığın merkezlerinden biri olan İstanbul, 1453′te Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra Müslümanların en önemli kentlerinden biri sayılmıştır.

İSTANBUL TARİHİNDEKİ BELLİ BAŞLI DÖNEMLER

Bizantion (M.O. 660 - M.S. 324) Yunanistan’dan gelen Megara’lılar M.Ö. 680′lerde Marmara Denizi’ni geçerek İstanbul’a ulaştılar ve bugünkü Kadıköy’de Halkedon adını verdikleri bir kent kurdular. “Körler Ülkesi” olarak da anılan Halkedon’un halkı tarımla uğraşıyordu. M.Ö. 660′larda da Trak kökenli komutanları Bizans önderliğinde yola çıkan Mega’lıların diğer bir kolu bugünkü Sarayburnu’nun olduğu yerde başka bir kent daha kurdu. Efsaneye göre Delfi Tapınağı’ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megara’lılar, komutanlarının adından hareketle, kente “Bizantion ” adını verdiler. Bu yörede Megara’lılardan önce de bazı Trak toplulukları yaşadığı bilindiği için Megara’lılarla yerli halkın kaynaşmış oldukları sanılmaktadır. Pek çok istilalara uğrayan Bizantion, M.Ö. 269′da Bithynıalılar tarafından yağmalanarak ele geçirildi. M.Ö. 202′de Makedonyalılar’in tehdidinden korkarak, Bizantion Roma’dan yardım isteğinde bulundu. Bu dönemden itibaren kentte Roma İmparatorluğu’nun etkisi başlamış ve M.Ö 146′da kent Roma’nın egemenliğine girmiştir. Önceleri idari olarak varlığını sürdüren kent, daha sonra Bitinya-Pontus eyaletinin bir parçası haline gelmiştir. Böylece 700 yıllık kent devleti statüsü sona ermiştir. 73 yılında Bizantion Roma’nın Bithynia-Pontus eyaletine bağlandı. İmparator Vespasianus kentin gelişimine katkıda bulundu. 193 yılına gelindiğinde, Roma İmparatoru Septimus Severus, Partlar’in tarafını tutan Bizantion’u kuşatarak kenti yağmalayıp, surları da yıktırdı. Daha sonra ise surları yeniden inşa ettirip, kenti imar etti. Yeni binalarla sokakları düzenledi. Hipodrom inşaatını başlattı. 269′da kent bu defa Gotlar’ın saldırısına uğradı. Zafer kazanan Gotlar, deniz kıyısına yakın bir yere sütunlarını diktiler. 13′de Nicomedialılar kenti ele geçirdiler. I. Constantinus, Nicomedialilar’la yaptığı savası kazanarak kenti geri aldı.

Roma İmparatorluğu’nun başkenti (324 - 395)Bizantion Roma’nın Doğu’sunun yönetim merkezi olarak seçildi. Bu yeni konumu, kentin dünya kültürü ve siyaseti içindeki önemli rolünü de belirledi. I. Constantinus (324-337), Romalı soyluları Bizantion’a çağırarak kentin Romalı nüfusunu artırdı. Yeni başkentin konumuna yakışır bir imar hamlesi başlatıldı. Limanlar ve su tesisleri yeniden düzenlendi. Kent içi su dağıtım sistemlerinin temelleri atıldı. Savunma için yeni bir sur yaptırıldı. Septimus Severius’un başlattığı hipodrom inşaatı tamamlandı. 100 bin kişilik hipodromun genişliği 117, uzunluğu ise 480 metreydi. Hipodrom duvarlarinın üzeri çok sayıda heykelle süslüydü. En önemlisi de at heykelleriydi. Kentin Latinler tarafından istila edilmesiyle bu at heykelleri Venedik’e, San Marco Meydanı’na taşındı. Hipodrom’daki (Sultanahmet Meydanı) imparatorluk sarayı (Sultanahmet Camisi’nin bulunduğu alan) ve anıtsal ibadethaneler, akropolis (Topkapi Sarayı’nın bulunduğu yer) yapıldı. Önceleri Nea (Yeni) Roma adı ile anılan kenti, I. Constantinus kendi adıyla özdeşleştirdi. 11 Mayıs 330 tarihinde kentin adı Constantinopolis olarak ilan edildi. Önce Aya İrini, ardından 360 yılında da Ayasofya kiliselerini yaptıraran I. Constantinus, kenti Hiristiyan dünyası için önemli bir merkez haline getirdi. Bizans İmparatorluğu Dönemi (395 - 1453) 476′da Batı Roma’nın yıkılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu’na dönüşmüş ve İstanbul da, bu yeni imparatorluğun başkenti haline gelmiştir. 6. yüzyılın ortaları, Bizans İmparatorluğu ve İstanbul için yeni bir yükseliş döneminin başlangıcıdır. İmparator I. Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce tahrip edilmiş olan Ayasofya bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş, 543′lerde kentte görülen ve nüfusun yarısının ölümüne sebep olan veba salgınının izleri silinmiştir.

7, 8 ve 9. Yüzyıllar İstanbul için kuşatılma yılları oldu. Yedinci yüzyılda Sasaniler ve Avarlar’in saldırısına uğrayan kenti, sekizinci yüzyılda Bulgarlar ve Müslüman Araplar dokuzuncu yüzyılda ise Ruslar ve Bulgarlar kuşattılar. 1204′de kent Haçlılar tarafından ele geçirildi ve yağmalandı. Bu işgal ve yağma sonrasinda ortaçağın en büyük kenti 40-50.000 nüfuslu, yoksul ve harabe bir kente dönüştü. Bu dönemden sonra İstanbul sürekli küçülmeye ve fakirleşmeye başladı. Şehrin soylu ve zenginleri İznik’e göç etti. Latin İmparatorluğu sadece İstanbul ve yöresinde egemenlik kurabildi. İznik (Nikia), Trabzon ve Yunanistan’daki Epiros’ta bir Bizans muhalefeti gelişti. 1254 yılına gelindiğinde Latin İmparatorluğu çepeçevre kuşatılmıştı. Bu esnada İstanbul çok fakirleşmiş hatta Latin İmparatoru II. Baudouin ısınmak için sarayının ahşap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya başlamıştı. Nihayet 1261 yılında Palailogos Hanedani İstanbul’u tekrar ele geçirdi ve böylece İstanbul’daki Latin dönemi sona erdi.

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (1453-1923)Kent, 1391 yılından başlayarak Osmanlılar tarafından kuşatılmaya başlandı. 1396′da I. Bayazıd (1389-1403), Karadeniz’den gelecek yardımları önlemek için kentin Anadolu yakasına bir hisar yaptırdı. Kenti almaya kararlı olan II. Mehmed de (1451-1481), Bizans’a Kuzey’den gelecek yardımları her iki taraftan Boğaz’ı tutarak önlemek için bu defa kentin Avrupa yakasına Rumeli Hisarı’nı inşa ettirdi. İstanbul’un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı. Kuşatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü. 16 kadırgadan oluşan güçlü bir donanma oluşturuldu. Asker sayisi iki kat arttırıldı. Bizansın yardım almasını engellemek için yardım yolları kontrol altına alındı. Ceneviz’lilerin elinde bulunan Galata’nın da savas esnasında tarafsız kalması sağlandı. 2 Nisan 1453 tarihinde ilk Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü. Böylece kuşatma başladı. İki aya yakın süren bu kuşatma dönemi 29 Mayıs 1453 günü sabaha karşı başlayıp, öğleden sonra kentin ele geçirilmesiyle tamamlandı. Bu tarihten itibaren İstanbul bir Osmanlı kenti oldu.

Fetihten sonra şehrin kalkındırılması için yeni iskan bölgeleri oluşturuldu. Bizans’in son dönemlerinde görkemini yitirmiş olan kentte, öncelikle eskiden kalma binalar ve surlar onarılmaya başlandı. Bizans altyapıları üzerinde Osmanlı’nın temel kurumlarının binaları yükselmeye başladı. Büyük su sarnıçlarının da korunması sağlandı. Osmanlı kimliğine uygun bir gelişme gösteren İstanbul artık imparatorluğun başkenti idi. Nüfusu artırmaya yönelik bu iskan ve sürgünlerle oluşan mahalleler daha sonraki Istanbul idari yapısının temelini oluşturdu. 1459′da İstanbul her biri farklı demografik özellikler taşıyan dört idari birime ayrıldı. Bunlardan biri idarenin merkezinin olduğu Suriçi, diğer üçü ise surdışında yeralan ve “Bilad-i Selase” olarak adlandırılan Eyüp (Büyük ve Küçük Çekmece, Çatalca ve Silivri dahil), Galata ve Üsküdar’di. 1457 sonunda eski başkent Edirne’nin uğradığı büyük yangınla şehre yeni göçmenler geldi ve şehir oldukça şenlendi. İstanbul, fetihten elli yıl sonra Avrupa’nın en büyük şehri haline geldi. 16. yüzyıla büyük bir şehir olarak giren İstanbul, Küçük Kıyamet olarak anılan 14 Eylül 1509 depreminde çok zarar gördü. 8 Şiddetinde olduğu tahmin edilen ve artçı sarsıntıları 45 gün süren depremde binlerce bina yıkıldı, binlerce kişi öldü.

İstanbul, 1510′da Sultan II. Beyazıd tarafından 80.000 kişinin istihdamıyla neredeyse yeniden kuruldu. Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çoğunluğu bu devirden kalmıştır. 1520-1566 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde İstanbul birçok değerli esere ve izleri günümüze kadar ulasan bir kent planına kavuşarak, gelişmiştir. Bu dönemde özellikle Mimar Sinan imzalı birbirinden değerli çok sayıda eser inşa edilmiştir. Veba salgını, yangınlar ve sellere rağmen Kanuni dönemi İstanbul için tam bir yükseliş dönemi sayılmıştır. Lale Devri olarak da anılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamliğındaki 1718-1730 yılları, itfaiye teskilatının kurulması, ilk matbaanın açılması ve çesitli fabrikaların inşasıyla İstanbul’un değişmeye başladığı dönemdir. 3 Kasım 1839′da Topkapı Sarayı’nın Gülhane Bahçesi’nde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermani ile İstanbul’da yeni bir dönem açıldı. Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbul’da mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar birçok alanda yenilikler yaşandı.

Bu dönemde şehir yeni alanlara doğru genişlemeye başladı. Suriçi Bakirköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçi’nde Sarıyer’e iskan hızlandı. Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, diğer taraftan Beykoz’a doğru büyüdü. Bu yıllar, altyapı ve kent hizmetlerinde de önemli gelişmelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapılması, tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz tasımacılığı yapan Şirket-i Hayriye’nin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, ilk telgraf hattinin çekilmesi, Zaptiye Nezareti’nin kurulması ve ona bağlı karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesi’nin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin sadece bazılarıdır. 23 Aralık 1876′da I. Meşrutiyet ve 24 Temmuz 1908′de II. Meşrutiyet ilanlarına sahne olan ve halk arasında “Üçyüzon Depremi” denen 1894 depreminde büyük zarar gören İstanbul’, II. Dünya Savaşı’nın ardından 13 Kasım 1918′de İtilaf Devletleri donanmasınca işgal edildi.

1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla İstanbul’un başkent dönemi sona erdi.

Doğru yerdesiniz...
gelisenbeyin.net'tesiniz...
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz