gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Teknoloji Tasarım > Teknoloji ve Tasarım Bilgileri
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Yaratıcılık

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Yaratıcılık
    Gönderim Zamanı: 29-Ocak-2007 Saat 11:07
Yaratıcılık, eleştirel bakmak, yeni önermelerde bulunmaktır. Daha önce aralarında ilişki kurulmamış nesneler yada düşünceler arasında ilişki kurulmasıdır. Alışılmışın, bilinenin dışında, farklı, yeni, özgün olmak, problemi görmek, farklı çözüm yollarından giderek yeni sonuçlar çıkartmaktır. Yaratıcılık dünyayı, kendimizi değiştirme eylemliliğidir. Sanatsal yaratma, değiştirme sürecinde öznel iç yaşantının farklı dışa vurumudur. İnsanın deneyimleri, duyarlılığı, algılama tavrı ile yeniden üretimi gerçekleştirmesidir. Rüyalar, hayal gücü, espri ve düşünsellik, dikkat, yargılama, uslamlama sonucu oluşturulan eylemde sonuca farklı yollardan ulaşmadır yaratıcılık. Yaratıcı insan, yaratıcı süreç içinde geçmişinden, entelektüel birikiminden, deneyimlerinden,algılarından, hayal gücünden yararlanarak, çevresini bu bağlamda değerlendirip aktarma yetisi çerçevesinde sezgi ve araştırma ile özgürce yaratıcı ürünler, yapıtlar oluşturur, farklı önermelerde bulunur. Bu nedenle mevcut olaylar, kuramlar yeniden ele alınır, ancak bakış açısı farklıdır. Gidilen yol orijinaldir. Varılan sonuç özgündür. Bu duyarlılık sürecinin sonucunda yenilik vardır.

Yaratıcılık sanat yapıtında olduğu kadar, bilimde ve güncel yaşamda da geçerlidir. Corbusier, “yaratıcılık sabırlı bir araştırmadır” demiştir. Bilgi ve deneyim birikiminden yararlanarak sentezleme sonucu yeni ürünler ortaya koymak gerekir yaratıcılık söz konusu olduğunda. Birbiriyle farklı olan, ilişkisi olmadığını sandığımız şeylerin ilişkisini kurmak ve yeniyi yaratmak gerekir. Matisse, “görmek yaratmanın başlangıcıdır” demiştir. Yaratma bir serüvendir, bir heyecandır, bir duyarlılıktır, kuvvetli bir hayalgücüdür. Bunun için de görmeyi bilmek gerekir.

E.P.Torrance göre yaratıcılık “boşlukları, rahatsız ediciliği ya da eksik ögeleri sezip, bunlar hakkında düşünü ya da varsayımlar kurmak, bunları sınamak, sonuçları karşılaştırma ve olasılıkla bu varsayımları değiştirip yeniden sınamaktır.” Buluşun, yeniliğin söz konusu olduğu yaratıcılıkta, zihnin tüm yetileri, düşünme süreçleri, imgelem, duygular etkileşim halindedir. Demek ki yaratıcılık tüm zihinsel yetileri geliştirmede rol oynar. Yaratıcılık zekanın tamamlayıcısıdır, en üst basamağıdır. Zeka, bilgi toplama, öğrenme ve bunları çeşitli durumlara uyabilme ve kullanabilme yetilerinin toplamı olarak tanımlanır. Bu yetiler toplamının içeriğini, bilgiler arasında yeni ilişki ve bağlantılar kurarak genişletir. Conrad, “kavram, duygu ve imgelemi içine alan bir yaratı arama, araştırma ve bulma sürecinin, algıdan doğmuş duyum ve duygularla çağrışmış, etkili bir mecazın doğuşu sürecine başlangıç teşkil etmesi” diye tanımlar yaratıcılığı.

Yaratıcılığın içinde, sanatta yeni ve özgün bir şey yaratmak bütünselliğine ulaşmak için algı da önemli rol oynar Wernher Von Braun “bilinen şeyleri, yeni biçimde kullanmak, şimdiye kadar olduğundan başka biçimde birleştirmektir” diyor. Bundan şu anlaşılıyor ki yaratıcılık üzerine araştırma yapanlar farklı sözcükler de kullansalar içerik olarak birbirine yakın tanımlar yapıyorlar.

Doğadaki canlıların içinde salt insana mahsus olan yaratıcılık “çoklukta birlik, bütünlük” ilkesine dayalıdır. Bu da seçmeyi ayıklamayı beraberinde getirir. İnsanı insan yapan olgulardan biri de budur. Bir sanat yapıtı “ben varım”ın göstergesi olduğuna göre ölümü yenmenin yolu olur böylece yaratıcılık. Aynı zamanda yoksunluğa, gereksinmelere yanıt vermek, kötülüğe karşı çıkabilmektir yaratmak. Sanatsal yaratmanın doğasında yaratıcılık süreci vardır. Sanatçının normlarıyla toplumun normlarının kesiştiği yerde yaratma başlar. Yeni bir şey çıkar ortaya. Bu yapıt olabilir, düşünce olabilir vs.

Yaşam yaratıcılıkla değiştiğine göre, yaratıcılık her alanı ( bilim, sanat, yaşam ) kapsar. Bu nedenle gününün çoğunu okulda geçiren öğrencilere hitap eden öğretmenlere çok büyük görevler düşmekte. Bu da tahtaya şablon çizip bunun yinelenmesi sınırlamasıyla olmamalıdır. Katılık, aşırı tekrarlılık, söz hakkı tanımama gibi tavırlar öğretmenlerin öğrenciyi köreltmesine, gerilemesine, sınırlamasına neden olacaktır. Esneklik, öğrenciye söz hakkı, düşündüğünü söyleme şansı verilmelidir. Öğretmene düşen yönetme, müdahale etme değil, yönlendirme, organize etme, yaratıcılığı ortaya çıkartacak davranış biçimi, konuşma tarzı olmalıdır. Öğretmen öğrenciyi farklı yollardan aramaya yönlendirme, doğru yanıtları söylemek yerine onu düşünmeye, araştırmaya sevk ederek yaratıcı süreç içine sokmalıdır.

1966 da Gallegher’in araştırmasına göre;

• Yüksek zeka - yüksek yaratıcılık
• Düşük zeka - yüksek yaratıcılık
• Yüksek zeka – düşük yaratıcılık
• Düşük zeka – düşük yaratıcılık

Yaratıcılık zeka ile ilgili görülse de onunla eş anlamlı değildir. Tabii tercih edilen hem zeki hem yaratıcı olunması belki ama farklı yapılardaki öğrenciye doğru yönlendirme yapılırsa yine başarı sağlanır. Bu durumda duygusal zekanın da önemi artıyor.

Wallas’a ( 1921 ) göre zihinsel faaliyetler şöyle bir süreç izliyor.

• Hazırlık
• Kuluçka
• Aydınlanma
• İspat

Yaratıcı etkinlik,

• Hazırlık evresi, sorunu benimseyip yeniden ele almak gerekir.
• Oluşma evresi, Sorun saptanır düşünceler ayrıştırılır.
• Planlama evresi
• Esinlenme evresi,farklı bir sıçrayış yapılabilir. Hani beyinde bir ışık çakar ya
• Doğrulama evresi, özgün bir yapıt ortaya çıkar
• Denetim eylemi

Yaratıcılığın koşulu;

• Çalışmak
• Deneyim
• Gözlem
• Araştırma
• Algı

Çocukta yaratıcılığı geliştiren etmenler:

• Algıların zenginleştirilmesi için çocukların gözlem ve hafıza eğitimine gerekli önemi vermek,
• Üretici düşünme yöntemi kazandırmak,
• Yeni biçimler aramaya, bulmaya ve bunları anlatıp yorumlamaya yöneltme
• Sanat eserlerini inceleme,
• Duygu ve düşünceleri kullanma alışkanlığı kazandırmak, pratik, çabuk, kararlı, cesaretli olmalarına olanak tanımak,
• İmgelerinin geliştirilmesi,
• Öğrencinin çevresinin ( sınıf, atölye, koridor ) yapılan iş ve resimlerle donatılarak bir sanat çevresi yaratılması,
• Öğrencinin kendi kendine çalışıp, teknik yönden birikim ve doyum sağlayacağı ortam hazırlamak ( kitaplık, atölye vb. yerlerden yaralanması gibi ),
• Sanatsal etkinlikleri izleyebilme olanaklarının yaratılması ( müze, sergi vs. gezilmesi ),
• Konuların öğrencilerin çevresinden ve yaşamlarından seçilmesi.

Yaratıcı düşünme özgürdür, hareketlidir, üretken bir süreçtir. Çok yönlü bakmak, çok seçenekli çözüm yolları bulmak gerekir. Tasarımcı, yaratıcı eylem sürecidir, çevresini yaratma adına görmeli ve kullanmalı, tüm kaynaklardan yararlanmalıdır.

Bu kaynaklar;

• Doğal çevremiz,
• İnsan gereksinmeleri, istekleri
• Eğitilmiş insan gücü
• Sezgi
• Bilim
• Kültür
• Madde ve olanakları
• Teknoloji ve olanakları
• İnsanın ürettiği her şey
• Sanat

Yaratıcılığın içinde sezgi vardır. Bilinen hikayedir, tanınmış bir sanatçı tanınmış bir bilim insanına sorar “biz sezgiyle yaratıyoruz. Siz buluşlarınızı nasıl gerçekleştiriyorsunuz?” diye. Yanıt, “bizde sezgiyle” olur. Birikim, bilgi, araştırma çok önemli ama sezgide bir o kadar geçerli. Yaratan her an yaşar, yaratmanın tatili yoktur. Bazen rüyada, uykudan uyanınca, bazen yolculukta bazen doğada yeşilliklerin içinde yatıp gökyüzüne bakarak hayal kurarken, bazen sıkıntı içinde çıkış ararken, bazen izbe bir büroda yada küçük bir atölyede. Bazen de refah içindeyken. Şurası da bir gerçek ki Montaigne’nin Denemeler’inde olduğu gibi bir şeyler yapmak için bana şu şu olanakları verselerdi neler yapmazdım, yaratmazdımın arkasına gizlenmeden. Tasarımcının yaratma eylemi içinde yararlandığı temel kaynaklardan biri de sezgidir. Önemli olan sezgiyi eyleme dönüştürmektir. Bu, yaratıcılık kapsamındadır. Sezgi, hangi alanda olursa olsun bilinç altından gelen bir değer yapısıdır. Bunun oluşturduğu süreç izlenip eğitilebilir.

Gordon ( 1944 ), “ yaratıcılık öğrenilebilen, geliştirilebilen bir güçtür” der. O zaman okullarımıza çok büyük görevler düşer. Sanat eğitimi de salt görüleni yinelemek ya da hocanın kimliğinde gelişmek değil, öğrencinin bireysel ayrıcalıklarının çerçevesinde yeni, farklı yapıtlar yaratmasına, düşünceler üretmesine olanak tanımak gerekir. Yaratmak, yaratıcı yeti insan yaşamını, dünyayı değiştiren, geliştiren en önemli olgu. O halde okullarımızın baş tacı olmalı. Çünkü okulun misyonu da budur. Yaratıcı eğitimin amacı , önceki kuşakların yaptıklarını yinelemek değil, bunların üzerine bir şeyler koyabilmek, tasarıya, yaratıcılığa, düşünmeye, özgünlüğe, meraka, buluşa, araştırmaya yöneliktir. Önüne konulanın ezberi değil, sorgulanması ve katılım önemlidir. Eğitimde, bu nedenle yaratıcı bireyin psikolojik özellikleri bilinmesi gerekir.

Çünkü yaratıcılık eğitimle geliştirilebilir. Yaratıcılığı yüksek olan bireyler,

- Meraklıdırlar,
- Temel sorunlarla ilgilenirler,
- Özgürdürler,
- Enerjiktirler
- Espritüeldirler

Yaratıcılık söz konusu olduğunda yeni deneylere ve gerçeklere açık olmak gerekir. Yaratıcı düşünce tüm bilgileri kullanmak durumundadır. Dolayısıyla bilgiler, veriler çoğaltılıp yoğunlaştırılarak yaratıcılık artırılabilir, geliştirilebilir. Bunun için öğrenciyi iyi tanımak gerekir. Bu bağlamda özellikle sanat eğitimi kitle eğitimi olarak gerçekleştirilemez. Bireysel eğitim söz konusu olmalıdır. Çünkü kitle eğitimi katılımsız ve öğrenciye dayatma şeklinde gerçekleşiyor. Nasıl bilim eğitimi denemelerle gerçekleştirilirse sanat eğitimi de araştırmalarla bir konunun varyasyonları üretilerek gerçekleştirilmelidir. Tabii bu biraz da sabır işidir. Bir çalışma yapıp, ben yaptım oldu mantığı geçerli olamaz. Ayrıca hiçbir zaman sanat eğitimi sınıfın dört duvarı içinde hapsedilemez. Gözlem zenginliği gereklidir. Duvarları, hatta ülke sınırlarını aşmak gerekir. Nasıl insandaki üzülmek, korkmak, kızgınlık, sevinmek gibi bazı duygular tüm dünyada aynı ise sanatta evrenseldir. O zaman her yere uzanmak, başka kültürlerle de kendi kimliğimizi yok etmeden zenginleşmek gerekir.

Eğitim, toplum içindeki bireylerin yaşam içindeki yerlerini almalarını sağlamaya yöneliktir. Bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir. Eğitim, belli bir bilim dalı yada sanat kolunda yetiştirme, geliştirme ve eğitme işidir. Bu çerçevede yaratıcılığın ön planda olması çok önemlidir.


Tülay ÇELLEK

http://www.tulaycellek.com/tulay/eser.asp?id=256

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 26-Nisan-2011 Saat 18:45
Yaratıcılık doğuştan mı gelir?



Her insanın doğuştan yaratıcı olduğunu ve çözüm üretebilme yetisinin olduğunu biliyor muydunuz? Psikodrama Terapisti ve Eğitimcisi Deniz Altınay, spontanite tiyatrosu ile insanların yaratıcılıkları arasındaki ilişkinin çok güçlü olduğunu söyledi ve tüm sorularımızı yanıtladı. Spontanite tiyatrosu nedir?Spontanite tiyatrosu psikodramanın kurusucusu Moreno’nun bir uygulamasıdır. Bu çalışmalara Viyana’da başlıyor. Moreno felsefesinde yaratıcılık çok önemli bir kavram. Psikodrama üç önemli kavram üzerinde duruyor; yaratıcılık, spontanite ve eylem. Çocuklarda kullanmamızdaki amaç da bu.Bu üç kavram çocuklarda en üst durumda. Yetişkinler bunu kaybediyor. Dolayısıyla Moreno diyor ki; öyle bir oluşum olmalı ki, herkesin yaratıcı olduğu her şeyin spontan geliştiği ve eylem içinde yapılsın. Bu noktada tiyatroyu keşfediyor ve oyuncuların, seyircilerin, yöneticinin yaratıcı olduğu ve spontan gelişen bir tiyatro yaratma fikriyle yola çıkıyor. Adına da spontanite tiyatrosu diyoruz.Uygulama nasıl gerçekleşiyor?Spontanite tiyatrosunda seyircilerin duygularını, düşüncelerini ve öykülerini oynuyoruz. Tabii ne oynayacağımızı bilmiyoruz, seyirci ne paylaşacak bilmiyoruz, oyuncular da ne oynayacaklarını bilmiyorlar. Böylece yaratıcı ve spontan bir tiyatronun çerçevesi çizilmiş oluyor. Yönetici, beş oyuncu, bir müzisyen ve seyirciler var. Seyirciler kendi aralarında küçük bir tanışma yaptıktan sonra (bunu yönetici sağlar) nasıl geldiler, hangi duygularla orada oturuyorlar konuşmasını yapar ve oyun başlar.Oyun başladığı andan itibaren söylenen her şeyi 7-8 tane önemli teknikle oyuncular oynamaya başlar. Böylece seyirciler kendilerini söyledikleri şey üstünden sahnede izleme şansı bulurlar. Tabii aslında büyük bir lüks bu. Beş kişi sizi oynuyor.Duygular düşünceler paylaşıldıktan sonra öyküyü anlatan kişi sahnedeki oyunculardan öykünün içindeki karakterleri seçer. Öyküler de bu şekilde sahnelenmeye başlar. Bu seçimler çok önemlidir. Çünkü her şey seçimler üstünde duruyor hayatımızda. Kişinin bütün seçimlerini bilebilseydik, onun geleceğinin ne olacağını kestirebilirdik. Hiç fala gerek kalmazdı. Seçimlerimiz kaderimiz oluyor. Böylece spontanite tiyatrosu herkesin kendisini yeni baştan gözden geçirmesini sağladığı bir oluşum olarak gösterilerini sunuyor.Biz İstanbul Spontanite Tiyatrosu olarak aşağı yukarı 10 yıla yakın süredir eğitimler ve gösteriler planlıyoruz. Birçok festivale katıldık şimdiye kadar; belediye festivalleri, şehir tiyatroları vs. Onun dışında gösteriler yapıyoruz ve birkaç ekip yetiştirdik burada.Tiyatro kurslarından ne farkı var bu çalışmaların?Spontanite tiyatrosu bambaşka bir şey. Biz orada ne kadar iyi bir diksiyonla konuştuğumuza, sahneyi ne kadar başarıyla kullandığımıza bakmıyoruz. Hazır bir metni ezberleyip oynamıyoruz, hayali karakterleri de canlandırmıyoruz. Seyircilerin öykülerini oynuyoruz. Bu bambaşka bir yere götürüyor.Kişilerin kendilerini oynamaması gerekiyor. Tiyatro sanatçısı hele bir de sürekli aynı oyunu oynuyorsa, bir süre sonra bir konserve durumunun içinde kalıyor, memurlaşma oluyor ister istemez. Bunun için de yaratıcılık çok yer almamaya başlıyor. Moreno’nun karşı çıktığı konu bu zaten. Herkesin, her an yaratıcı olduğu bir durum yaratmak, anda olmak bununla ilgilidir.Bir repliği unutursanız spontan olarak oraya bir şey sokuşturup devam edeceksiniz ama bu spontanlık değil. Bunun adı yaratıcılık değil. Dolayısıyla eğitimi de çok farklı. Bilinmeye hazırlıklı olmaları için ekip eğitim alıyor. Örneğin; Shakespeare oynarken başrol oyuncusu aslında onun yedeği olabilir. Bizde öyle bir şey olmaz. O ekibin içine bir kişi soktuğunuz da o ekip bozulur. Onların çok uzun zaman birlikte, çok fazla deneyim geçirmiş olmaları gerekiyor eğitimin içinde. Bu anlamıyla da tiyatro eğitimlerine hiç benzemez.Seyircilerin içinden ekibe katılmak isteyen çıktı mı?Çıktı ve hatta bizim daha önce ki ekibimizin içinde dansçı, üniversite öğrencisi ve mühendis de vardı. Ondan sonra başka işler peşinde koştukları için yeni ekipler, yeni elemanlarla devam ettik. Hiç psikoloji veya psikodramaya ihtiyaç yok. Hiç bir konuyla hiçbir bağlantısı olmadan da spontanite tiyatrosu oyuncusu olabilir bir kişi.Ekibe katılanlarda nasıl bir gelişme kaydediyorsunuz? Çok büyük bir gelişme kaydediyorlar. Bir kere kaygılarında büyük düşme olur, daha spontan daha yaratıcı olurlar. Zaten işin amacı o. Empati yetenekleri ve sezgileri gelişiyor.Kendini yaratıcı olarak görenler mi geliyor?Yaratıcı olamayan, spontan olamayan, bedenini kullanamayan, yakınlaşamayan, duygularını açamayan, başkalarına sarılamayan insanların daha çok geldiğini biliyoruz. Eğitimlere geliyorlar, biraz düzelmek için ama bunlar tedavi grupları değil. Tedavi olmak isteyeni psikodrama gruplarına alıyoruz. Ama bu eğitimin içinde bile size sözünü ettiğim gelişmeleri görürüz.Herkes yaratıcı olabilir mi?“Ben yaratıcı değilim” düşüncesi yaratıcılığı engelliyor zaten. Herkes gayet yaratıcı ve spontan doğuyor. Sonradan bozuluyoruz aslında ve bozulan bir şeyi tamir etmek mümkün. Yaratıcı olmayan, spontan olmayan bir insan olamaz çünkü hayatta kalamaz öyle olmasa.Hazırlayan: Hanife Yaşar

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
gelisenbeyin Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
gelişime dair ne varsa.. Yahya KARAKURT

Kayıt Tarihi: 01-Ocak-2006
Konum: Istanbul
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 4737
  Alıntı gelisenbeyin Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 26-Nisan-2011 Saat 18:46
Yaratıcılık

Yaratıcılık ve yaratıcı düşünme
Yaraticilik bir çok inanisa göre sadece tanriya özel bir yetenektir. Yaraticilik mitolojide, teolojide ve bazen de günlük yasamda tanrilarla yaris biçiminde görülür. Adem ve havva miti, Prometheus'un atesi insanlara vermesi miti, üç büyük dinde (Müslümanlik, Hristiyanlik ve Musevilik) suret resmetmenin veya heykel yapmanin yasaklanmasi da bu fikrin yansimalaridir (May, 1991).

Bu çalisma kapsaminda, yaraticiligi, insanin, benzeri olmayan yeni bir sey yapmasi veya olan bir seyi daha önce girmedigi bir biçime sokmasi olarak tanimliyoruz. Ancak bu tanim yeterli degildir. Yapilan yeni seyin, yaraticilik olmasi, toplum için özel bir degerinin olmasina baglidir. Söz konusu özel deger estetik veya yararlik biçiminde olabilir. Evrensel degerlere aykiri bir yaklasim çok yeni ve orijinal ürünler ortaya koysa bile bunu yaraticilik saymak mümkün degildir. Nazilerin insanlari firinlarda yakmasini bu nedenle yaraticilik sayamayiz.

Özellikle sanayi toplumu ile birlikte yaraticilik sadece sanat için gerekli bir yetenek olmaktan çikmis, gerekli ve zorunlu bir is yetenegi olarak önem kazanmistir. Bilim (Einstein, Edison, Pasteur, Rutherford, Bell vd) ve sanatta (Jule Verne, Dickens, Tolstoy, Motzart, Bethoven, Degas, Van Gogh vd) oldugu gibi is alaninda da (Ford, Microsoft, Sony, Intel vb) yaraticiligini iyi kullananlar yildizlasmaktadir. Yaraticilik ve yenilikçilik yeni ekonomi formülünün vazgeçilmez bilesenidir (Demiröz, Temmuz 2001).


- Bireysel yaraticilik
Yaraticilik, dogasi geregi bireysel bir süreçtir. Yaratici grup etkinlikleri ise kolaylastirici/hizlandirici etkinliklerdir. Herkesin bir ölçüde yaratici oldugu ve yaraticiligin gelistirilebilecegi kabul edilmektedir. Yaratma sürecinin dört asamada ele alinmasi mümkündür: 1.Bilgi toplama, 2. Kuluçka, 3. Fikir veya kesif, 4.Degerlendirme ve gerçeklestirme. Bu asamalar düsünmenin asamalarina benzemektedir. Her asamada yaratma sürecini kolaylastiracak veya hizlandiracak bir dizi islem önerilmektedir (Erlendsson, 1999).

Bilgi toplama, konuya iliskin perspektif edinme ve konunun detaylarini ögrenme asamasidir. Bilgi toplamak için önerilenler:

* Degisik alanlarda okuyun.
* Profesyonel dernek ve gruplara katilin.
* Profesyonel seminer ve toplantilara katilin.
* Yeni yerler gezin.
* Konunuza iliskin herkesle konusmaya çalisin.
* Gazete ve dergilerde konunuza iliskin yazilar arayin.
* Bir konu kütüphanesi olusturun.
* Küçük bir notebook tasiyin ve yararli bilgileri kaydedin.
* Her seyi merak edin.

Kuluçka, bir anlamda toplanan bilginin hazmedilmesi ve/veya bilinçaltinin aktive edilmesi asamasidir. Iyi bir kuluçka süreci için önerilenler:

* Rutin, düsünmeyi gerektirmeyen isler yapin (evi boyamak, araba yikamak vb).
* Düzenli olarak egzersiz/spor yapin.
* Oynayin (spor, satranç, dama, yap-boz vb).
* Uyumadan öce konu veya sorunu düsünün.
* Meditasyon yapin veya kendinizi hipnotize etmeye çalisin.
* Düzenli olarak rahat oturmaya ve gevsemeye çalisin.

Fikir, kesif veya bulusun yapildigi veya çözümün bulundugu asamadir. Çogu zaman kuluçka asamasi ile kesif asamasini zamansal olarak ayirmak mümkün olmaz. Fikir veya kesif asamasi için önerilenler:

* Hayal kurun.
* Hobilerinizle ugrasin.
* Sakin bir ortamda çalisin (örn: isinizi parka götürün).
* Sorunu ikinci plana itin.
* Küçük bir notebook tasiyin ve yararli bilgileri kaydedin.
* Çalisirken aralar verin.

Degerlendirme ve gerçeklestirme, bulusun uygulanabilirliginin tartisildigi ve bulusun uygulandigi asamadir. Degerlendirme ve gerçeklestirme cesaret isteyen bir süreçtir. Degerlendirme ve gerçeklestirme asamasi için önerilenler:

* Egzersiz yaparak, diyet yaparak, ve dinlenerek enerji düzeyinizi artirin.
* Is planlama sürecini ve isle ilgili herseyi ögrenin.
* Bilgilerinizi, bilgili kimselerle paylasin.
* Sezgilerinize ve duygulariniza dikkat edin.
* Satis sürecini ögrenin.
* Örgüt politikasini ve uygulamalarini ögrenin.
* Baskalarindan tavsiye isteyin (Örn: arkadaslar, uzmanlar).
* Fikirlerinizi gerçeklestirirken karsilastiginiz sorunlari inceleyin.

Herkesten farkli olarak daha fazla yaratici olan/görünen kiside asagida siralanan özelliklerin oldugu öne sürülüyor (Erlendsson, 1999):

* Zekidirler ama çok parlak olmak zorunda degildirler. Yaraticilik, çok üst seviyede zekâ gerektirmez.
* Kisa zamanda çok sayida degisik düsünceler üretmede basarilidirlar.
* Benlik degerleri yüksektir. Kendini seven kisilerdir.
* Çevrelerine duyarli, ve baskalarinin duygularini anlayabilen (empatik) kisilerdir.
* Sorunlarla ugrasmak onlari güdüler.
* Yeterli kanit toplamadan, karar vermekten kaçinirlar.
* Bagimsizliklarina düskün ve grup onayina fazla deger vermeyen kisilerdir.
* Zengin ve fantastik yasamaktan hoslanirlar.
* Kati ve dogmatik degil, esnektirler.
* Küçük detaylardan çok, sorunun anlam ve dogurgulariyla ilgilenirler.

Kendinizin ve ögrencilerinizin yaraticiligini ortaya çikarmak için, içimizdeki çocugu ortaya çikarmak gerekmektedir. Bu yolla bir çok engeli ortadan kaldirabiliriz. Bunun kullanimi yaraticiligin gelisimini kolaylastirir.
Tüm insanlarin kendilerine özgü bir yaratici bakis açisi vardir. Çogu kez farkina varmadan bir çok kez yaratici olma durumunda kalabiliriz. Bu yaraticiligimizi da fark etmeyiz. Yaratici olmak her insana baska bir olanak kazandirir. Kimine para, kimine kariyer, kimine kisisel tatmin, kimine de kendine iyi hissetme gibi. Bunlarin hepsi yaraticiligi tesvik eder. Bazi durumlarda da yaraticilik konusunda insanlarin cesareti kirilabilir. Ayni durumu ögrencilerinizde de gözlemleyebilirsiniz. Bazi yeni yöntemler deneyen ve bunun sonucunda basarisiz olan insanlara karsi asagilayici ve alayci tutum ve davranislar onlarin cesaretlerini kirabilir. Bunun için ögrencilerin her görüsüne saygiyla yaklasmamiz gerekmektedir. “”Çocuklarin cahilligine saygi gösterelim.” Cümlesi buna çok güzel yanit vermektedir. Içimizdeki çocuga açiga çikararak öncelikle kendi yaraticiligimizi tesvik edelim. Ögrencilerimizin her fikrine çok önem verelim. Onlarin kendi yaraticiliklarini kesfetmelerini saglayalim. “Dogru yolda olsaniz bile hareket etmediginiz sürece baskalari tarafindan geçilmeye mahkumsunuzdur. Will Rogers” Bu sözden de anlasilacagi gibi yaratici ortamlari olusturmak ve takim olmak gerekmektedir. Yaratici bir ortam olusturabilmek için; açik fikirlilige önem veren, sezgi yetenegini gelistiren, esitligi koruyucu, gelistirici, cesaretlendirici ve açiklayici olunmasi gerekmektedir.
Açik Fikirlilik
Farkli durumlara uyum saglama yetenegini ve yaraticiligi beraberinde getirir. Ögrencilerin yaratici yaklasim ve tekniklerle farkli seyler deneyebilmelerine olanak tanir. Açik fikirlilige önem verilen bir ortamda yaraticilik çabalarina da deger verilir ve yeni fikirler , herhangi bir yargilamaya tabi tutulmaksizin objektif olarak degerlendirilir.
Sezgi
Bir egitim kurumunun algisini, egitenlerin ve egitilenlerin algisinin toplami belirler. Dolayisiyla sezgisi kuvvetli bireyleri olan bir kurum çevresindeki tüm gelismelerden haberdardir.
Esitlik
Her bireye, topluluga kattigi çesitlilikten dolayi saygi duymalidir. Ayrica ortaya sunulan her fikir de herhangi bir önyargi güdülmeden kullanima sokulmalidir. Ögrencilerinizin çözümlerini kullanabilirsiniz.
Gelisim
Fikirlerin özgürce ifadesi tesvik edilir. Egitim etkinlikleri ve alistirmalar sayesinde elde edilen bilgiler yaraticiligin gelismesi için temel olusturur.
Cesaretlendirme
Ögrenciler, yaratici düsünme ve yanitlar üretme konusunda cesaretlendirilmelidir. Yaratici olma çabalarinin olusmasina olanak veren zaman ve ortam hazirlanmalidir. Özgürlük ve kendini ifade edebilme firsati da bu tür bir yaklasima eklenmelidir.
Açilayicilik
Iyi bir iletisim son derece gereklidir. Yapilmasi gerekenin açikça belirtilmesi ve yerinde elestiriler bireylerin basarisinin temelini olusturur.
Yaraticiligin ortaya çikmasini engelleye ve öldüren klise ifadelere birkaç örnek; “Ne kadar aptalsin, bir türlü anlamiyorsun.” , “Saçma sapan fikirlerinle hepimizi mesgul ediyorsun.” , “Anlamamak için direniyorsun, daha kaç kez anlatacagim.” , “Benim çözdügüm gibi çözeceksin.” Ve digerleri. Bunlar gibi daha bir çok ifade yaraticiligi öldürür.
Nedir yaraticilik?
Bu sorunun yanitini Disney sirketinden Mike Vance söyle yanitliyor: “Yaraticilik yeninin hazirlanmasi ve eskinin elden geçirilmesidir.”

Gelişimin adresi...
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz