gelisenbeyin.net Ana Sayfa
Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Eğitim Dünyası > Genel Kültür
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

İstanbuldaki Adalar

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
zaman Açılır Kutu Gör
Moderatör
Moderatör
Simge

Kayıt Tarihi: 31-Ocak-2007
Konum: Ankara
Aktif Durum: Aktif Değil
Gönderilenler: 724
  Alıntı zaman Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: İstanbuldaki Adalar
    Gönderim Zamanı: 14-Mart-2011 Saat 22:22
İstanbuldaki Adalar

BÜYÜKADA
İstanbul Adaları’nın en büyüğü Büyükada’dır. Yüzölçümü 5,4 kilometrekaredir. Maltepe sahiline uzaklığı ise 2300 metredir.
Adalar’da, biri güney diğeri kuzeyde olmak üzere iki tepe bulunur. Güneydeki tepe, 203 metre yükseklikteki Yücetepe’dir. Kuzeydeki tepe ise İsa Tepesi bulunmaktadır.

HEYBELİADA
Heybeliada, İstanbul’un Büyükada’dan sonra en büyük adasıdır. Adaya Heybeliada denilmesinin sebebi, uzaktan bakıldığında adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesidir. İstanbul’un en çok rağbet gören sayfiye yerlerinden biridir. Sadece doğasıyla, temiz havası ve güzellikleriyle değil, Bahriyesi, Sanatoryumu, Ruhban (Papaz) Okulu gibi kurumlarıyla da ünlüdür.
Bugün, adanın nüfusu 7 bin civarındadır. Ancak yaz mevsimlerinde bu nüfus birkaç kat artmaktadır. Yazları günübirlik gelen ziyaretçiler de eklendiğinde, Adanın yaz nüfusunun 50 bini aştığı düşünülebilir.
Diğer adalara olduğu gibi Heybeliada’ya da vapur seferleri 19. Yüzyıl ortalarında yapılmaya başlanmıştır. Zengin Rumlar’ın yaşadığı adada, Bahriye’nin de bulunması nedeniyle önemli miktarda Türk nüfus da yaşamıştır. Adanın nüfusu, 1820’de 800 olarak tespit edilmiş iken vapur seferlerinin başlamasından sonra 2000’e çıkmıştır. Kurtuluş savaşı ve mübadele sırasında diğer adalar gibi sakinleşen Heybeliada, 1950’li yıllarda yeniden canlılığını kazanmaya başlamıştır.
Adanın eni 2700 metre, boyu 1200 metredir. 4 tepeden oluşan Heybeliada, İstanbul adalarının orta yerinde bulunmaktadır. En yüksek tepe Değirmentepe’dir (136 metre). Diğer tepeler, Taşocağı Tepesi, Makarios Tepesi ve Ümit Tepesi’dir. Eski adı Papaz Tepesi olan bu tepe 85 metre yüksekliğinde olup üzerinde Papaz Okulu bulunmaktadır. Adada 4 de liman vardır. Güzel bir koyda bulunan Çam Limanı ile Bahriye Limanı bunların en önemlileridir. Adanın önemli yapıları, Bahriye Okulu, Aye Ofemya Ayazması, Türkiye’nin ilk sanatoryumu olan Heybeliada Sanatoryumu (Kuruluş: 1924), Heybeliada’nın ünlü sakinlerinden olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi, Abbas Halim Paşa Köşkü, Papaz Okulu, diğer dini yapılar ve resmi binalardır.
Adadaki, birine “Büyük Tur”, diğerine “Küçük Tur” denilen iki tur yolunda, yaz mevsimlerinde eşek ve arabalarla turlar yapılır. Küçük Tur’a, Aşıklar Turu da denmektedir. Heybeliada da, İstanbul’un diğer adaları gibi, motorlu araçtan arındırılmıştır.

KAŞIKADASI
Burgazadası’nın hemen doğusunda bulunan küçük bir adadır. Eski adı Pita’dır. Yüzüstü yatırılmış bir kaşığa benzediği için Türkçe’de ‘Kaşıkadası’ diye adlandırılmıştır. Kuzeyden güneye uzunluğu bir kaç yüz metredir. Adada basit bir iskele ve iki küçük ev bulunmaktadır. Adada bugün herhangi bir tarihi eser kalıntısı mevcut değildir.

SEDEFADASI
Adalar’ın yerleşime açık olan en küçük adasıdır. 1300X1100 metre büyüklüğündedir. Üzerindeki bitki örtüsü uzaktan bakıldığında sedefe benzetildiği için Sedefadası adı verilmiştir. Eskiden tavşanı bol olduğu için Tavşanadası adı da kullanılmıştır. Adada iki plaj vardır.
Sedefadası da, diğer İstanbul adaları gibi bizans döneminde sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Adanın en önemli sürgünlerinden biri, miladi 857 yılında adaya gönderilen Patrik İgnatios’tur. İgnatios, 10 yıl adada çeşitli işkencelere maruz kalarak yaşadıktan sonra, 867 yılında yeniden patrik seçilmiştir.
Ada, 1850′de Tophane Müşiri Damad Ferid Paşa’nın mülkiyetine geçmiş, paşa adaya zeytin ağaçları dikmiş ve sebze yetiştirmiştir. Paşanın ölümü üzerine ada bakımsız kalmış, 1. Dünya Savaşı sırasında da adanın tüm ağaçları kesilmiştir.

SİVRİADA
İstanbul adalarının en küçüklerinden biridir. Sivriada ile Yassıada, İstanbullular tarafından “Hayırsızada” olarak da adlandırılırlar. Meskun değildir. Denizin içinden itibaren yükselen bir tepenin denizin üzerindeki uzantısıdır. Denizden yüksekliği 90 metredir.
Adanın güneyinde küçük bir limanı, bir de tatlı su kuyusu vardır. Bizans döneminde sürgün adası olarak kullanıldığı bilinmektedir. Antik çağlarda, inzivaya çekilmek isteyen keşişlerin de rağbet ettiği bir yer olarak tanınmaktadır. Adada, 10. yüzyıldan beri bir manastır vardır. Bugün sadece bazı kalıntıları kalabilmiştir.
Bizans ve Osmanlı dönemlerinde bazı yapılar için bu adadan taş nakledilmiştir. Haydarpaşa rıhtımı ve Haydarpaşa Limanı’ndaki mendirekler de bu adadan getirilen taşlarla yapılmıştır.

YASSIADA
Küçük bir adadır. Eni 185, boyu 740 metredir. Biri sivri, diğeri yassı görünümlü olan iki Hayırsızada’dan yassı olanıdır. Arazisi düzdür, ancak sahilleri genellikle denize dik olarak iner. Kuzey tarafında küçük bir limanı vardır.
Burası da Bizans’ın sürgün yerlerinden biridir. Tarihte, Latinler’in ve Ruslar’ın istilalarına uğramıştır. İstanbul’un fethinden sonra Yassıada ve üzerindeki manastırla ilgilenen olmamıştır.
İngiltere’nin İstanbul Sefiri Sir Henry Bulwer 1859′da adayı satın almış, adada bazı garip, kale gibi binalar inşa ettirmiş ve ziraat yaptırmıştır. Daha sonra ada, Mısır Hıdivi İsmail Paşa’ya satılmıştır. Ancak, İsmail Paşa da adanın imarı ile ilgilenmemiştir.
Yassıada, 1947 yılında Deniz Kuvvetleri tarafından satın alınmış burada modern bir deniz eğitim tesisi kurulmuştur.
Ada’nın asıl şöhreti 27 Mayıs 1960 darbesinden ve burada kurulan mahkeme sonucu Başbakan Adnan Menderes ile birlikte hükümet üyeleri Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idama mahkum edilmelerinden gelmektedir. İhtilal yönetimi, bir “Yüksek Adalet Divanı” kurdurarak, hükümet yetkililerini ve siyasileri bu adada yargılamış ve mahkeme sırasında sivil siyasiler buradaki tesislerde gözaltında tutulmuştur.
Yassıada Mahkemeleri’nden sonra tekrar Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na verilen tesiste, 1978 yılına kadar eğitim faaliyetleri devam etmiş, 1993 yılında tesisler İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne devredilmiştir.

TAVŞANADASI
İstanbul Adaları’nın en güneyinde ve İstanbul’a en uzak olanıdır (İstanbul limanına mesafesi 13,5 deniz mili). Kaşıkadası’ndan biraz büyükçedir. Eni boyu 90 metredir. Ağaçsız, çıplak, kayalık bir kara parçasıdır. Üzerinde, 40 metre yüksekliğinde bir tepe bulunmaktadır. Haritalardaki resmi adı “Balıkçı Adası”dır. Tavşanı bol olduğu için Tavşanadası adı verilmiştir. Adada günümüzde de tavşan vardır. Meskun değildir.

BURGAZADASI
Burgazadası, İstanbul Adaları’nın büyüklük olarak üçüncüsüdür. Ada yuvarlak bir biçimdedir ve eni boyu yaklaşık 2 kilometredir. Ada üzerindeki tek tepe Bayrak Tepesi’dir. Önceleri nüfusunun tamamı Rumlardan oluşan Burgazadası’nın yaz nüfusu 15 bin, kış nüfusu ise 2-3 bin civarındadır. Burgazadası, iklimi, sahili, çamları, restore edilmiş zarif köşkleri ile İstanbul’un en sevilen mevkilerinden biridir. Adanın yalı ve köşkleri, güzellikleri ve zerafetleri ile tanınmıştır. Güzel ahşap köşkler genellikle sahilde Gezinti Caddesi’nde, Kaşıkadası ve Heybeliada’ya bakan tepenin eteklerindeki Gönüllü ve Mehtap sokaklarındadır.
Burgazadası, Vapur iskelesinden doğuya doğru gidildiğinde adanın eski plajına ulaşılır. Buradan Heybeliada’ya doğru uzanan bir burun ve burnun ucunda bir fener vardır. Plajın güneyinde Mezarlık Burnu yer almaktadır. Bu burundaki kaya dönüldüğünde adanın güney kıyılarına gelinir. Burası, Bayrak Tepesi’nin bulunduğu sarp mevkidir. Kıyıdan duvar gibi yükselen bu tepenin üzerinde Hristos Manastırı vardır. Aynı yönde kıyıdan devam edilince Kalpazankaya’ya gelinir. Kalpazankaya’nın hemen yanında bulunan küçük koy, Burgaz’ın gezinti yerlerinden biridir.

KINALIADA
Kınalıada, İstanbul Adaları içinde en küçüklerinden biridir. 1500X1100 kilometre büyüklüğündedir. Kınalıada ismini, üzeri makilerle kaplı olduğu dönemlerde uzaktan kızıla çalan bir görünüme bürünmesi nedeniyle almıştır. Çınar Tepesi, Teşvikiye Tepesi ve Manastır Tepesi olmak üzere üç tepesi vardır.
Kınalıada’da, çok kayalık olması nedeniyle, ağaçlık bulunmamaktadır. Bizans döneminde, surların yapımı için buradaki kayalıklardan taş getirildiği bilinmektedir. Adadan çıkartılan taşlar nedeniyle arazi bozulmuştur. Adada en çok dikkat çeken özellik, Çınar Tepesi’ndeki büyük radyo ve televizyon antenleridir.
Ada, geçmişte suyu ve elektriği de olmadığı için diğer adalardan çok daha sakindir. Ada’ya elktirk 1946 yılında gelmiştir. Önceleri tankerlerle, taşıma suyla idare eden Kınalıada, susuzluktan da 1981 yılında kurtulabilmiştir. Adanın ilk sakinleri Ermenilerdir. Esasen, Osmanlı döneminde Ermenilerin meskun olduğu bir ada olarak bilinmektedir. 1846′da, Adalar’a vapur işlemeye başladıktan sonra Rumlardan ve Türklerden de adaya yerleşenler olmuştur.
Kınalıada’nın nüfusu uzun yıllar bir kaç yüzü geçmemiştir. Daha sonra yeni yerleşimlerle kış nüfusu 2000′e yükselmiştir. Yaz nüfusu 20-30 bin civarındadır


Doğru yerdesiniz...
gelisenbeyin.net'tesiniz...
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50 [Free Express Edition]
Copyright ©2001-2008 Web Wiz