Geç İskenderiye Dönemi'nde yaşamış (M.S. ikinci yüzyılın birinci yarısı)
ünlü bilim adamlarından birisi de Batlamyus'tur. Hayatı hakkında hemen
hemen hiç bir bilgiye sahip değiliz. Müslüman astronomlar 78 yaşına
kadar yaşadığını söylerler. Belki Yunan asıllı bir Mısırlı, belki de
Mısır asıllı bir Yunanlıdır. Yunanca adı Ptolemaios'tur, ama harf
uyuşmazlığı nedeniyle Ortaçağ İslâm Dünyası'nda Batlamyus diye
tanınmıştır.
Batlamyus astronomi, matematik, coğrafya ve optik alanlarına katkılar
yapmıştır; ancak en çok astronomideki çalışmalarıyla tanınır. Zamanına
kadar ulaşan astronomi bilgilerinin sentezini yapmış ve bunları
Mathematike Syntaxis (Matematik Sentezi) adlı yapıtında toplamıştır. Bu
eserin adı, daha sonra Megale Syntaxis (Büyük Derleme) olarak anılmış ve
Arapça'ya çevrilirken başına Arapça'daki harf-i tarif takısı olan el
getirildiği için, ismi el-Mecistî biçimine dönüşmüştür; daha sonra
Arapça'dan Latince'ye çevrilirken Almagest olarak
adlandırıldığından,
bugün Batı dünyasında bu eser Almagest adıyla tanınmaktadır.
Almagest, onüç kitaptan oluşur; Birinci Kitap, kanıtlarıyla birlikte
Yermerkezli Dizge'nin ana çizgilerini verir; İkinci Kitap, Menelaus'un
teoremiyle, küresel trigonometri bilgilerini ve bir kirişler tablosunu
içerir; burada örnek problemler de çözülmüştür; Üçüncü Kitap, Güneş'in
hareketini ve yıllık süreyi ve Dördüncü Kitap ise, Ay'ın hareketini ve
aylık süreyi konu edinir; Beşinci Kitap aynı konularla ilgilidir, Ay'ın
ve Güneş'in mesafelerini tartıştığı gibi, bir usturlabın yapılışı ve
kullanılışı hakkında da ayrıntılı bilgiler sunar; Altıncı Kitap'ta
gezegenlerin kavuşumları ve karşılaşımları incelenir ve Güneş ve Ay
tutulmalarına temas edilir;
Yedinci ve Sekizinci Kitap, durağan
yıldızlarla ilgilidir, meşhur presesyon tartışmasını, Ptolemaios'un
durağan yıldızlar katalogunu ve bir gök küresi âleti yapabilmek için
gerekli olan yöntem bilgisini içerir; geriye kalan beş kitap ise
devingen yıldızların, yani gezegenlerin hareketlerine tahsis edilmiştir
ve yapıtın en özgün kısmıdır.
Batlamyus, bu eserinde ana çizgileriyle göksel olguları anlamlandırmak
maksadıyla kurmuş olduğu geometrik kuramı tanıtmaktadır;
Aristoteles
fiziğini temele alan bu kuramda, evren küreseldir ve Yer bu evrenin
merkezinde hareketsiz olarak durmaktadır. Şayet günlük veya yıllık
görünümler Yer'in hareketleri sonucunda meydana gelseydi, her şey uzaya
saçılır ve Yer parçalanırdı. Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter,
Satürn ve sabit yıldızlar Yer'in çevresinde, muntazam hızlarla, dairesel
hareketler yaparlar. Sabit yıldızlar küresi evrenin sonudur.
Ancak, Yer'in merkezde olduğu ve gök cisimlerinin de onun çevresinde
muntazam bir şekilde dolandıkları kabul edildiğinde, kuramın bazı
gözlemleri, örneğin Ay ve Güneş'in Yer'e yaklaşıp uzaklaşmalarını, bazen
hızlı, bazen yavaş hareket etmelerini açıklaması olanaksızdı.
Bunun için Batlamyus
Yer'i belli bir ölçüde
merkezden kaydırmıştır. Klasik astronomide bu düzenek (eksantrik) dış
merkezli düzenek olarak adlandırılır. Gezegenlerin gökyüzünde ilmek
atmalarını, yani durmalarını ve geriye dönmelerini açıklamak için de, (episikl)
taşıyıcı düzenek adı verilen başka bir düzenek daha kabul etmiştir.
Batlamyus, Almagest'in girişinde trigonometriye ilişkin kapsamlı
bilgiler vermiştir; çünkü küresel astronominin sınırları içinde kalan
klasik astronomiye ait hesaplamalar, küresel geometriye dayanmaktadır.
Batlamyus'tan yaklaşık olarak üç asır önce yaşamış olan Hipparkhos (M.
Ö. 150) açıların kirişlerle ölçülebileceğini bildirmiş ve bir kirişler
cetveli hazırlamıştı; ancak bu konuya ilişkin yapıtı kaybolduğundan, bu
cetveli nasıl düzenlediği bilinmemektedir. Bazı yayların kirişlerinin
bulunması çok kolaydı ve bu kirişlere ana kirişler adı verilmişti; ama
bunların dışındaki yayların kirişlerinin bulunması uzun işlemleri
gerektiriyordu. Bu nedenle Batlamyus kirişler cetvelini hazırlarken bir
dairenin içine çizilmiş dörtgenlere ilişkin Batlamyus Teoremi'ni (AB .
CD + AD . BC = AC . BD) kullanmak suretiyle, açılar toplamı ve farkının
kirişlerini (kiriş (A-B), kiriş (A+B), kiriş A/2 , kiriş 2A gibi) bulma
yoluna gitmişti.
Batlamyus, coğrafya araştırmalarına da öncülük etmiş ve Coğrafya adlı
yapıtıyla matematiksel coğrafya alanını kurmuştur. Bu kitap Kristof
Kolomb'a (.... - ....) kadar bütün coğrafyacılar tarafından bir başvuru
kitabı olarak kullanılmıştır.
Almagest'ten sonra yazılan Coğrafya, sekiz kitaba bölünmüştür ve
matematiksel coğrafya ile haritaların çizilebilmesi için gerekli olan
bilgilere tahsis edilmiştir; Almagest gibi Coğrafya da derleme bir
eserdir; Batlamyus bu kitabı hazırlarken Eratosthenes, Hiparkhos,
Strabon ve özellikle de Surlu Marinos'tan büyük ölçüde yararlanmıştır.
Coğrafya'nın Birinci Kitab'ı Dünya'nın veya doğrusunu söylemek gerekirse
Yunanlılar tarafından bilinen Dünya'nın büyüklüğü ve kartografik izdüşüm
yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiler verir; İkinci Kitap'la Yedinci
Kitap arasında ise tanınmış memleketlerdeki önemli yerlerin, yani önemli
kentlerin, dağların ve nehirlerin enlem ve boylamları verilmek suretiyle
Dünya'nın düzenli bir tasviri yapılır; enlem ve boylamlardan, yani bir
başlangıç dâiresine enlemsel ve boylamsal uzaklıklardan söz eden ilk
bilgin Batlamyus'tur; Batlamyus'un enlem ve boylam tablolarıyla
betimlemeye çalıştığı Dünya, kabaca 20* Güney'den 65* Kuzey'e ve en
Batı'daki Kanarya Adaları'ndan, bunların yaklaşık olarak 180*
Doğu'sundaki bölgelere kadar uzanmaktadır; bunun dışında kalan bölgeler
ise Yunanlılar ve dolayısıyla Batlamyus tarafından tanınmamaktadır; söz
konusu tablolar, haritaların çizilmesini olanaklı kılmaktadır ve nitekim
bu haritalar belki de eserin eski nüshalarında mevcuttur; çünkü
astronomik bilgileri kapsayan Sekizinci Kitap'ta bunlara belirgin
atıflar yapılmıştır.
Ancak Batlamyus'un coğrafya anlayışı yeteri kadar geniş değildir. İklim,
doğal ürünler ve fiziki coğrafyaya giren konularla hiç ilgilenmemiştir.
Başlangıç meridyenini sağlam bir şekilde belirleyemediği için, vermiş
olduğu koordinatlar hatalıdır. Ayrıca, Yer'in büyüklüğü hakkındaki
tahmini de doğru değildir. Ancak Kristof Kolomb bu yanlış tahminden
cesaret alarak, Batı'ya doğru gitmiş ve Amerika'ya ulaşmıştır.
Aynı zamanda, bu dönemin önde gelen optik araştırmacılarından olan
Batlamyus, daha önceki optikçilerin çoğu gibi, görmenin gözden çıkan
görsel ışınlar yoluyla oluştuğu görüşünü benimsemiştir. Ancak, görsel
yayılımın fiziksel yorumunu da vermiş ve bu yayılımın, kesikli ve
aralıklı bir koni biçiminde değil de, kesiksiz ve sürekliliği olan bir
piramid biçiminde olduğunu belirtmiştir. Şayet böyle olmasaydı, yani
ışınlar gözden sürekli bir biçimde çıkmasaydı, nesneler bir bütün olarak
görülemezlerdi. Buna rağmen, Batlamyus'un görsel piramid fikri,
optikçiler arasında tutunamamış ve görme söz konusu olduğunda daha çok
koni göz önüne alınmıştır. Nitekim kendisinden sonra, İslâm Dünyasında,
bilginlerin görsel koni fikrine dayandıkları ve görme geometrisini bunun
üzerine kurdukları görülmektedir.
Batlamyus, katoptrik (yansıma) konusuyla da ilgilenmiş ve yapmış olduğu
ayrıntılı deneyler sonucunda üç prensip ileri sürmüştür:
1. Aynalarda görünen nesneler, gözün konumuna bağlı olarak, aynadan
nesneye yansıyan görsel ışın yönünde görünür.
2. Aynadaki görüntüler nesneden ayna yüzeyine çizilen dikme yönünde
ortaya çıkarlar.
3. Geliş ve yansıma açıları eşittir.
(*BOT = *GOT)
Bu prensipler çizim yoluyla yandaki şekilde gösterilmiştir. Buna göre,
AY * ayna, G * göz, B * nesne, B' * görüntü, O * ışının aynada yansıdığı
nokta, TO * Normal'dir.
Bu üç prensipten ilk ikisini kuramsal, üçüncüsünü ise deneysel olarak
kanıtlayan Batlamyus, ayna yüzeyine gelen ışının eşit bir açıyla
yansıdığını gösterebilmek için, üzeri derecelenmiş ve tabanına düz bir
ayna yerleştirilmiş olan bakır bir levha kullanmıştır. Bu levhaya teğet
olacak biçimde bir ışın huzmesini ayna yüzeyine gönderip, gelme ve
yansıma açılarının büyüklüklerini belirlemiş ve bunların birbirlerine
eşit olduğunu görmüştür. Batlamyus bu deneyini küresel ve parabolik
bütün aynalar için tekrarlayarak, ulaştığı sonucun doğru olduğunu
kanıtlamıştır.
Batlamyus, dioptrik (kırılma) konusuyla da ilgilenmiş ve ışığın bir
ortamdan diğerine geçerken yoğunluk farkından dolayı yön değiştirmesinin
nedenini araştırmıştır. Bu araştırmanın sonucunda, az yoğun ortamdan çok
yoğun ortama geçen ışının, Normal'a yaklaşarak ve çok yoğun ortamdan az
yoğun ortama geçen ışının ise Normal'den uzaklaşarak kırıldığını ve
kırılma miktarının yoğunluk farkına bağlı olduğunu ileri sürmüştür.
Nitekim onun bu konuyu ele alırken benimsediği bazı prensiplerden
bunu açıkça görmek olanaklıdır:
1. Görsel ışın az yoğundan çok yoğuna veya çok yoğundan az yoğuna
geçtiğinde kırılır.
2. Görsel ışın doğrusal olarak yayılır ve farklı yoğunluktaki iki ortamı
birbirinden ayıran sınırda yön değiştirir.
3. Gelme ve kırılma açıları eşit değildir; fakat aralarında niceliksel
bir ilişki vardır.
4. Görüntü, gözden çıkan ışının devamında ortaya çıkar.
Batlamyus ortam farklılıklarından dolayı ışığın uğradığı değişimleri,
aynı zamanda kırılma kanununu da içerecek şekilde deneysel olarak
göstermeye çalışmış ve çeşitli ortamlardaki (havadan cama, havadan suya
ve sudan cama) kırılma derecelerini gösteren kırılma cetvelleri
hazırlamıştır. Ancak verdiği değerler küçük açılar dışında tutarlı
olmadığı için kırılma kanununu elde edememiştir.
Batlamyus, daha önce Babil ve Yunan astronomları ve astrologları
tarafından derlenmiş bilgi birikimden yararlanmak suretiyle astrolojiyi
de sistemleştirmiştir! Dört bölümden oluştuğu için Tetrabiblos (Dört
Kitap) olarak adlandırmış olduğu yapıtında, gezegenlerin nitelik ve
etkileri, burçların özellikleri, uğurlu ve uğursuz günlerin belirlenmesi
gibi astrolojinin sınırları içine giren konular hakkında ayrıntılı
bilgiler vermiştir. Ortaçağ ve Yeniçağ astrolojisi bu kitabın sunmuş
olduğu birikime dayanacaktır.
Astroloji bir bilim değildir, ama astronomi ile birlikte doğmuş ve
yaklaşık olarak 18. yüzyıla kadar, bu bilimin gelişimini, kısmen olumlu
kısmen de olumsuz yönde etkilemiştir; bu nedenle astronomi tarihi
araştırmalarında astrolojiye ilişkin gelişmelerden de bahsetmek gerekir.
Batlamyus Evren Modeli
Batlamyus'un çalışmalarının temelleri Hipparchus'a dayanır,
Batlamyus'un
1400 yıl hükümdarlık süren dünya merkezli evren modeli oluşturmasında
çok büyük etkisi olmuştur. Batlamyus, Hipparchus'un 850 yıldız içeren
yıldız kataloğunu 1022 yıldıza çıkarmıştır.
Bu arada gezegenlerle de ilgilenen Batlamyus, Aristoteles'in dönen
kürelerinin, gezegenlerin hareketini ve parlaklıklarının değişiminin
nedenini açıklamakta yeterli olmadığını fark etmiştir. Bu durumu
düzeltmek için gezegenlerin Dünya etrafında dolanırken aynı zamanda da
Dünya merkezli çember üzerinde dairesel bir hareket (epicycle) yapmaları
gerektiğini düşünmüştür.
Böylece gezegenler Dünya'dan farklı uzaklıklarda bulunabilecekti ve buna
bağlı olarak parlaklık değişimlerinin nedeni de anlaşılmış olacaktı,
çünkü gezegen uzaklaştıkça parlaklık azalacak yaklaştıkça ise artacaktı.
Aynı zamanda gezegenlerin farklı hızlarda hareket etmesi de açıklanmış
oluyordu.
İyi bir matematikçi olan Batlamyus, ortaya koyduğu modelin gözlemlerle
karşılaştırıldığında tam bir doğruluktan uzak olduğunu fark edip bu
durumu düzeltmek için Dünya'yı merkezden biraz dışarı yerleştirmiştir.
Günümüzde gezegenlerin yörünge düzlemlerinin elips olduğu bilinmektedir.
Batlamyus. Dünya'yı merkezinin dışına taşıyarak bir bakıma elipse yakın
bir yörünge önermiş oluyordu.
Batlamyus, yörüngelerin elips olduğunu
kabul etseydi, modelinin daha basit ve gözlemlere daha uyumlu olacağını
biliyordu ama inançları doğrultusunda hareket ettiğinden dolayı dairesel
yörüngelerde ısrarcı davrandı.
Aristoteles, dairesel hareketin en kusursuz hareket olduğunu savunmuştur
ve Batlamyus da bu geleneğin izinden gitmiştir. Rönesans'a kadar
geçerliliğini korumuş kilisenin desteğini almış olan bu model
Kopernik
Devrimi ile son bulmuştur.
Ünlü Matematikçiler / Batlamyus Hayatı Kısaca / El Kindi Kısaca / Harezmi Hayatı Kısaca / Cahit Arf
Bilim İnsanları / Bilim İnsanları Hayatı Kısaca / Bilim Kadınları / Bilim İnsanı Nasıl Çalışır? / Aforizmalar / Bilim İnsanları Capsleri