Bilim İnsanı Olabilmek...

Çevremize baktığımızda binlerce çeşit insan tipi ve yaşamlar görmekteyiz,söz gelimi insan denen bu varlık kimi zaman doktor,mühendis,eczacı,mimar;kimi zamansa sanatçı,öğretmen,siyasetçi,avukat,memur v.b sıfatlara sahip olabiliyor.Bu sıfatlara sahip olan her insanın kendine göre zorlukları olduğu ret edilemez bir gerçektir.Ama bazı sıfatlar vardır ki son derece fedakarlık isteyen insanın benliğini aşması gereken özellikler istemektedir. İşte bu sıfatlardan biride bilim insanlığıdır. Bu kutsal mesleği sözcükler ile tarif etmek çok zor.Çünkü ne söylenirse söylensin, söylenen sözde her zaman bir eksikliğin kalacağı kesindir. Onun için bu sıfatı açıklamak için yapacağım her çalışmanın eksik kalacağını peşinen kabul etmekteyim ama yinede bu meslekteki insanlar için söylenecek çok şeyin olduğu kesindir. Bilim insanlığını tanımlamak için önce bilimi tanımlamak ve onu gerekliğini kavrayabilmek önemlidir.İşte bu bağlamda tanımlamalarımızı alt başlıklar altında gerçekleştirelim.

Bilim nasıl doğdu?
Bu sorunun cevabını açıkçası düşünen her insanın rahatlıkça bulacağını biliyorum,ama burada bu cevabı tekrarlamakta fayda görüyorum.Kısacası,her insan doğduğu günden itibaren çevresindeki olayların nasıl gerçekleştiğini merak etmektedir.Açıkçası hepimize doğuştan bilinmeyene karşı olan bir merak duygusu yerleştirilmiştir.Bu duygunun peşinden kimimiz sonuna kadar koşarken kimimizse hayatın değişik kıyılarına uğramak suretiyle sınırlı olarak bu duyguyu kullanırız.Örneğin; Einstein’nın durumunu bazı insanlar ulaşılamaz konumda görürken,o kendi durumunu şu sözler ile ifade etmiştir:” Benim sokaktaki insandan tek farkım had safhada meraklı olmamdır.”İşte bu gerçekler ışığında ilk insandan günümüze kadar Güneş nasıl ısıtır? Yeryüzündeki sarsıntıların kaynağı nedir? Neden gece karanlıktır? Yıldızların yaşamı nasıldır? v.b gibi soruları sorup cevaplar arayarak bir bilgi havuzu oluşturmaktayız.İşte bu havuz,sistemleşmeler sonucu bilim denen yapıyı oluşturuyor bize. Tabi ki de bilim bu işi yapan insanların ismini de tarih sayfalarına altın harfler ile yazmış ve unutulmayanlar kafilesine katmıştır.

Bilimde olması gereken gerçeklik nedir?
Bunu cevaplayabilmek oldukça güçtür.Ama bu güçlüğün içinde bir ortak hedefin olduğu kesindir.Şayet bir insan kendine bilim insanı sıfatını layık görüyorsa onun olmazsa olmaz kaygısı insanlığın hizmetine ve yararına kullanılabilecek bilgiler bırakmak olmalıdır.Eğer içimizden herhangi birimiz bu kaygı taşımıyorsak söz gelimi sırf ödül almak için veya gösteriş olması için yada sadece maddi kazanç elde etmek için böyle bir iddia da bulunursak çok açık söylemem gerekir ki bu sıfatı hiç taşıyamayacağımız gibi ona zarar vermiş oluruz.Kısacası bu durumda ki insanların bilimin ahlaki yapısı konusunda anlaması gereken çok şeyin olduğu kesindir.

Bilim zarar üretmez insanlık zarara götürür.
Bu konuda söylenecek çok şey vardır.Açıkçası hiç bir bilim adamı insanlığa zarar versin diye bilgi üretmez. Yalnız insanlık onu kendi menfaatleri doğrultusunda zarar verebilecek şekilde kullanabilir.Bu doğrultuda bana sorarsanız bence zaten zarar verme niyeti ile bir şeyler üreten insana bilim insanı diyemeyiz.Çünkü bu bilimin ahlaki yapısına tamamen ters düşmektedir.Söz gelimi Alfred NOBEL’in hayatı buna çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. Nobel, Dinamiti bulurken ki amacı insanlığın tüneller yaparken dağları daha kolay delebilmek kaygısı taşıyordu.Maalesef bazı insanlar bu buluşu kendi emelleri doğrultusunda kullanarak insan öldürmeye kadar varan sonuçlar çıkardılar. Nobel daha hayattayken şahit olmuştu bunlara ve o kadar büyük bir hüsrana düşmüştü ki kendisini kendisine bir nevi affettirmek için bu buluşundan elde ettiği servetini,bilimde insanlığın faydası için yararlı ilerlemeler kaydeden bilim insanlarına dağıtılmasını vasiyet etti.Bugün Dünyanın en prestijli bilim ödülü olarak ta bilinen Nobel ödülü işte böyle bir düşüncenin eseri olarak doğdu.

 

Bilim insanlığı bir yaşam tarzıdır.
Bazı sıfatlar vardır ki insanlık için bir sıfat olmaktan öte bir yaşam tarzıdır.Bunlardan biride bilim insanlığıdır.Peki kimdir? bu bilim insanı. Bilim insanı,çölde susuz kalmış ve suya ihtiyaç duyan bir kişi misali bilgiye aç olan hayatının her aşamasında,her koşulunda yararlı bilgiler elde edip insanlık ile bunu paylaşmak kaygısı taşıyan adeta bilgiyi,okumayı,araştırmayı kendisi ile özdeşleştirmiş kişidir diyebiliriz. Esasen bu özellikleri daha da artırabiliriz ama tüm bilim insanlarının ortak diyebileceğimiz özellikleri bunlardır. Bu ortak özelliklerinin yanın da her bilimcinin kendine ait özellikleri ve stilleri olması da bilim denen sistemin sahip olduğu bir zenginliktir.Bu çerçevede ki insanlar,elde ettikleri bilgi doyumunu inanın ki hiç bir şeye tercih etmezler. Açıkçası bilim insanı işe başlarken her meslekte bulunan maddi kazanç endişesi taşımaz çünkü esasen o bu işi bunun için yapmaz bilgiye ve inandığı doğru yola olan inancından ötürü görevini yerine getirmeye çalışır. Söz gelimi, Einstein en meşhur çalışmalarını yaparken masa başında çalışan bir memurdu. Edison çeşitli araçlar satarak geçimini sağlayan biriydi.Kısacası bilimcinin maddi endişesi bilimselliğine etki etmiyordu. O her koşulda bilginin ve sistemin peşinden koşmasını bilen kişiydi.Esasen öyle bir an geliyordu ki bu merak dolu kararlığı onu en popüler insanlardan biri yapıp kitleleri ve şirketleri peşinden koşturan kişi haline getiriyordu.Bilimin geleneğinde bunları görmemiz mümkün.
Günümüzde bilim ve bilim insanlığı
Günümüzde ise diğer nesillerden çok daha iyi avantajlara sahip olduğumuz kesin.İnsanlık tarihi boyunca,yazımızın başında da bahsettiğimiz o bilgi havuzu o kadar dolup havzasını genişletti ki artık istediğimiz her alanda her konuda yüzlerce bilgi elde etmemiz mümkün duruma gelmiştir. Her şeyden öte,sizin bu yazıyı okumanıza vasıta olan internet bile tek başına bizim diğer nesillere göre ne kadar büyük bir bilgi havuzuna ve avantajına sahip olduğumuzun kanıtlarından biridir.Buna rağmen günümüzde yeni yeni doğan ve her geçen gün gelişen teknolojileri de görmekteyiz.Kim bilir belki yüzlerce yıl sonra bu teknolojiler hakkında bilgi havuzuna bıraktığımız bilgiler gelecek nesilleri bizden bir kaç adim öne atacaktır. Ama dikkat ederseniz bunu söylerken hiç birimiz rahatsız olmuyoruz. Çünkü zaten bilim insanının yapmak istediği de bu bilgi havuzunu daha da genişletip gelecek nesillere ve insanlığa fayda sağlamaktır.Bu aşamada soruyorum size kendi gelişiminden çok başkalarının gelişimini isteyen ve bu amaç için elinden geleni yapan bilim insanlığının yanında başka kaç meslek vardır? Artık bugün bilim üreten üniversitelerin,enstitülerin ve araştırma merkezlerinin artığını görmekteyiz. Bu iş tamamen sistemleşmesini tamamlayıp kendine has bir kimlik kazanma yolunda hızla ilerliyor.Kalkınmış ülkeler zaten bunun çok yıllar öncesinden farkında iken,artık gelişmekte olan ülkelerde ve hatta az gelişmiş ülkeler bile, bu esrarengiz gücün farkına vardılar ve politikalarını ona göre şekillendirmeye başladılar.
Bilim insanlığının sonu
Her bilimci belki maddi kazanç bakımından tatmin olamayabilir ama burası bir gerçek ki her bilim insanı bilgi bakımından doyuma fazlası ile ulaşacak ve bu doyum onu fazlası ile tatmin ve mutlu edecektir.En önemlisi yeryüzünde faydalı olduğuna inanan bireyler haline geleceklerdir. Yazıma bir temenni ile sonlandırmak istiyorum bilim insanlığı yolunda ilerleyen herkesin bu mutluluğa erişmesini diliyorum.


Projeler / Proje Nedir? / Bilimsel Proje  / Bilimsel Araştırma Nedir? / Bilimsel Proje Hazırlama / Bilimsel Proje Aşamaları / Proje Üretmek İçin Öneriler

Nesnelerin İnterneti / Yapay Zeka / Sensör Teknolojileri / Biyotaklit / Yenilebilir Enerji / Biyoçeşitlilik / Enerjinin Dönüşümü / Steam / Akıllı Ürünler