SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ SARIKAMIŞ'I?
Soğukta donan mosmor bedenlerine inat,
Hiç nedamet getirmemişlerdi, güçlü düşmana bakarak…
Düşmana ateş edebilmek için arkalarından,
Çarığın içinde donan ayaklarına hiç ama hiç aldırmadan,
Yürüdüler, yürüdüler, yürüdüler…
Bir daha gelmemek üzere yürüdüler.
Kime mi ?
Allah’a, Rahman-ı Kerim’e…
Peygamber’e…
Çünkü, Peygamberimiz aguşunu açmış onları bekliyordu.
Ebedi içinden ırmaklar akan Cennet-i Firdevs’e…
SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ SARIKAMIŞ’I ?
Morarmış ellerini
Isıtmaya yetmiyordu nefesleri
Kimi kimseleri
Gidecek bir yerleri yoktu
Sırtlarında paltoları
Ayaklarında pabuçları
Bir eşleri,
Sevdikleri,
Kardeşleri,
Emmileri,
Mesala evladları olmadı.
Arkalarından Yasin okuyacak evladları…
Kimilerinin üç çocuğu ile dul kaldı hanımları,
Yakacak odunu, giyecek giysisi, yiyecek ekmeği yoktu.
Geride bıraktıkları garip gurabanın,
Üstünde dumanı tüten çorbaları kaynayamıyordu artık ocakta.
Tarlalarını sürecek erleri de yoktu başlarında.
Yamalıklı pantolonlarına mı?
Yırtık çoraplarına mı?
Üzüleceklerdi.
Ya geridekiler…
Ne yer?
Ne içerlerdi?
Saçı kesikler…
Yetimler…
Öksüzler…
SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ SARIKAMIŞ’I?
Kundakta bir çocukla bırakmıştı,
Nazlı Gelini, Duran Onbaşı…
Babası 93 Harbinden…
Emmisi Selahaddin ise Balkan Harbinden gelememişti…
Nazlı Gelini, Allaha ısmarladı ama geride kaldı garip aklı…
Gözleri nemli, yüreği puslu.
SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ SARIKAMIŞ’I?
Makinalı tüfek subayı Ferhat ‘ı
Tek çocuğu olan Furkan’ı
Yeni toprağa salmıştı,
Ağlayamadı Furkan’na doyasıya…
Kıvır kıvır olan saçlarının içinde,
Ellerini gezdiremedi.
Hıçkıramadı,
Anasına sarılıp
Ağlayamadı içini çeke çeke,
SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ SARIKAMIŞ’I?
Anasının tek erkek evladı Yasin’i
Daha on beşinde gönderecekti anası,
Ellerini al kınaya boyayarak cepheye,
Bir başka mutlulukla gidiyordu Yasin,
Yarın sanki dönecekmiş gibi,
Oyun zannediyordu kınalı yavrucak,
Yavuklusu Zeliha Kız’dan söz almıştı ya.
Ne gam, ne keder Yasin’i durdurabilirdi.
Zeliha Kız saçlarından bir tutam vermişti,
Cephede koynunda sakladı Yasin,
O tutam tutam örgülü kömür karası saçı,
Taki, bedeni ile birlikte, donana kadar.Sponsor Bağlantılar
SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ SARIKAMIŞ’I?
On üç yaşındaki Deli Serhat’ı
Deliydi ama vatanı bu günde yalnız bırakmayacak kadar da bir o kadar akıllı,
En önde yürümüştü Şehri Kırdan,
Deli Serhat gitmiş, sanki Veli Serhat gelmişti yerine,
Öyle can atıyordu ki şehadet şerbetini içmeye,
Bıraksalar tek başına Moskof Ayısını yere serecekti,
Ama Deli Serhat’ın kestiler mümkününü,
Bir Rus makinelisi biçti bedenini orta yerinden,
Bakışları karakış göğe dikildi.
Mevsimler ağlaştı Serhat’a Sarıkamış'ta
Körpecik bedeni kara ekildi,
Nuru arşa ulaştı Sarıkamış'ta
SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ SARIKAMIŞ’I?
Biricik evladınızın cepheye gittiğini…
Sevdiğiniz, yarinizin gidip de gelemeyeceğini,
Babanızı bir daha göremeyeceğinizi,
Mezarının başında Kuran okuyamayacak olduğunuzu bir düşünsenize,
Mezarları bile yok o adsız kahramanların,
Koyun koyuna yatıyorlar,
Kars’lı Ali,
Mersin’li Cemil,
Kerkük’lü Halil…
SİZ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ SARIKAMIŞ’I?
Ayak yalın, başı kabak dışarıya evladınızı gönderir misiniz?
Ama bu yüz on sekiz bin vatan evladı,
Gözümü kırpmadan, tereddüt bile etmeden gittiler,
Arkalarına bile bakmadılar.
Ve bir daha dönmediler.
DÖNMEDİLER, DÖNMEDİLER, DÖNMEDİLER…
Onların Ruhu Şerifleri için el- Fatiha…
Ulaş Salih Özdemir / Eğitimci / Ölüm Bir Kardelendir Sarıkamış'ta/ Sarıkamış Harekatı / Beyaz Ölüm
Üretken Olmak Başarılı Olmak Etkili ve Verimli Ders Çalışma
Verimli Ders Çalışma İçin 10 KuralDers Çalışma Ortamı Nasıl olmalı?
Albert Einstein’dan Sözler ve Öneriler
Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Design, By Karakurt