Yüzyıllar
boyunca insanlar uzak yerlerle haberleşmeyi sağlayacak işaretler
gönderme yollarını aradılar. Mesaj iletmek için başvurulan ilk
yöntemler, açık havada yakılan ateşler ve parlayan aynalardı.
Fransız Claude Chappe 1793'te icat ettiği mesaj iletme makinesine,
"uzaktan yazan" anlamında "telgraf"
adını verdi. Bu aygıtın işleyişi, kule tepesine takılmış hareketli
kolların kullanılmasıyla oluşturulan işaretler yardımıyla rakam ve
harfleri iletmeye dayanıyordu.
Sonraki 40 yıl içinde elektrikli telgraf geliştirildi ve 1876'da
Alexander Graham Bell,
ilk kez konuşmaları teller aracılığıyla iletmeyi sağlayan telefonu icat
etti. Sağırlarla ilgili çalışmaları, Bell'i seslerin havadaki
titreşimlerle nasıl oluştuğunu merak etmeye yöneltmiş, "armonik
telgraf"
adı verilen bir düzenek üstünde çalışırken, elektrik akımının konuşma
sırasında oluşan titreşimleri andıracak biçimde değiştirilebileceğini
bulmuştu. Telefonla ilgili çalışmalarının dayandığı ilke de buydu.
Türkiye'de ilk telefon 1908 senesinde uygulanmaya başlandı.
Kadıköy ve Beyoğlu santralleri 1911 senesinde hizmete açıldı.
İlk otomatik telefon santralı 1926 senesinde Ankara'da kuruldu. Ardından
diğer il merkezlerinde de telefon santralları kurulmaya başlandı.
Peki
ALO nereden geliyor?
Telefonda hemen hemen her gün kim bilir kaç kez kullandığımız ALO
sözcüğü, gerçekte bir sevgilinin adının "kısaltılmış" biçimidir.
Sevgilinin "tam adı" "Alessandra Lolita Oswaldo" dur. Bu sevimli genç
kız,
telefonu icat eden Alexander Graham
Bell’in sevgilisiydi. Graham Bell, telefonu icad edince, ilk hattı
sevgilisinin evine çekmişti.
Atölyesinde, telefonu çalınca, arayanın Allessandra Lolita
Oswaldo’dan başkası olamayacağını bildiğinden; Graham Bell, telefonu
açar açmaz "Alessandra Lolita Oswaldo" diyordu.
Bell, zamanla sevgilisine adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve
telefonu her açışında onu "Ale Lol Os" diye karşıladı. Çalışmaları
uzadıkça, Graham Bell, sevgilisinin adını daha da kısalttı ve ona iki
heceli bir ad buldu. Bu kısa ad "ALO" idi.
Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip tüm kente yaymaya çalıştığı
telefondan başka bir şey düşünmeyen, sevgilisinin bitmez tükenmek
bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Bell’i terk etti.
Yaşlı Bell, sevgilisinin kendisini
bir gün arayacağı umuduyla telefonun başından ayrılmadı. Kentte çekilen
telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamıştı. Graham Bell’i
artık başka kişiler de arıyordu. Fakat o, telefonun her çalışında,
kendisini sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu ALO diyerek açıyor
ve herkese artık ALO diyordu.
O günlerde hemen herkes, telefonu açtıklarında
Alexander Graham Bell’in
anısına saygı olarak ALO demeye başladı. Bugün tümümüzün kullandığı ALO
sözcüğü işte o günlerden uzanmaktadır günümüze...
Tweet
Buluş Hikayeleri / Yürüyen Köşk'ün Hikayesi / Walt Disney'in Hikayesi / Stetoskop / Markaların Öyküleri / Telefonun İcadı / Mısır Piramitleri Hikayesi
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler