Teknoloji geliştikçe insanoğlu da sürekli yeni fikirler geliştirmektedirler. İnsanlar şu an doğayla savaş halinde, kazanırsa vay halimize... Sürekli yapılaşma, doğal alanların tahrip edilmesi, dengenin korunmasını zorlaştırmaktadır... Bunun beraberinde büyük felaketler bizi bekliyor olabilir... Çevreye karşı duyarlı olalım...

Kirlilik, iklim değişikliğine yol açtı. İklim değişikliği, küresel ısınmaya, küresel ısınma da buzulların erimesine, okyanusların ısınmasına yol açıyor.
Deniz seviyesi tahmin edilenden daha hızlı yükseliyor. Dünyanın dört bir yanı sellerle boğuşuyor.
İşte, giderek yaşanmayacak bir hale getirdiğimiz bu dünyada yaşanacak yerler kazanmak için, bilim adamları son bir çare daha düşündü.

Bu bilim-kurgu filmi değil. Uzmanların, yaşanmaz hale gelen dünya için geliştirdikleri son çare.
Belçikalı mimar ve mühendisler, "yüzen şehirleri" geliştiriyor. Kıyı bölgelerinin, deniz seviyesinin altında kalacağını hesaplayan uzmanlar, bu "yüzen şehirler" sayesinde kaybedilen yerleri kazanmayı planlıyor.
Tamamen doğal enerjiler kullanacak olan bu "yüzen şehirler", fırtınalı havalarda aynen uçak gemileri gibi etkilenmeyecek.
Tasarım olarak en büyük dalgalarla bile devrilmeyecek.
50 bin kişilik kapasiteli planlanan "yüzen şehirler"de eğlence yerlerinden, hastanelere, spor alanlarından konut bölgelerine ve işyerlerine kadar her şey mevcut olacak.
Su Altı Şehirleri
İnsanoğlu sürekli bir keşif halinde olacak... Su üstünde olduğu gibi okyanusların derinliklerinde rahat yaşam alanları kurulabilir. Film yapımcılarının su altı şehirleri fikrinden önce, Kaptan Nemo ile dünyanın tüm okyanuslarını gezen, hatta Atlantis’e bile uğrayan Nautilus (Kaptan Nemo’nun denizaltısı) vardı. Belki de gelecekte yeryüzünde olduğu gibi insanlık su altında bir Dubai ya da Maldiv Adaları inşa etmeyi başarabilir.

Böyle teknolojik gelişmeleri heyecanla takip ediyoruz... Umarım gezi ve hobi amaçlı kalır... Zorunlu nedenlerden dolayı bu şehirlere yerleşirsek demek ki kaybetmişiz...