Sultan
III.Osman,
II.Mustafa'nın
Edirne sarayında Şehsuvar sultandan doğan oğludur. Baba bir anne ayrı
ağabeyi; I.Mahmut'un vefatı üzerine tahta çıktı.
Osmanlı padişahlarının
25. sidir. Tahta çıktığında 55 yaşındaydı. En büyük şansı veya devletin
büyük büyük şansı, devrinde hiç bir muharebe yapmayışımızdır. Yine bu
padişahın döneminde çıkan, iki büyük yangının, İstanbul'un üçte birini
yakıp yok ettiği müşahede olunmuştur. Nûr'uosmaniye Camii'ni
tamamlatmıştır. I.Mahmut Camiyi yaptırmada pek büyük gayret sarfetmişse
de açmak kendisine nasip olmamıştır. Tamamlamaksa kardeşi III.Osman'a
düşmüştü. Sultan 1. Mahmut, kendisi için yaptırdığı türbeye,
III.Osman'ın emri yüzünden gömülememişti. Yeni Camii türbesine
gönderilmişti.
Ne var ki kendisine planladığı Nûr'uosmaniye Cami'sindeki türbeye de,
kendisinin vefatı sonrasında padişah olan III.Mustafa da, onun defnine
müsaade etmediğinden bu Camie hiç bir padişah defin edilememiştir.
"Serir-i Aray-ı Hilâfet-i İslâmiye ve Saltanat-ı Osmaniye" adlı eserde,
Savaşsız ve kayıpsız geçen yıllar; memleketin mâli bakımdan olsun,
asayiş bakımından olsun, asude bir hayat geçirmesine imkân bulduğu
gözlenir. Aslında III.Osman tahta geçtiğinde Osmanlı hazinesinin
müzayakası mevcuttu. Buna rağmen cülus bahşişinin ödenmesinde bir
sıkışıklığa düşülmemiştir. Sultan III.Osman pek sık sadrazam
değiştirmiştir. Bunun en önemli sebeplerinden birisi, şehzade katli
yolunu açmak istemesidir. Buna razı olmayan veziriazamları, başka
bahaneler bularak ya öldürmek, yahut sürgüne yollamak suretiyle
cezalandırma yoluna giderdi. Ağabeyi I.Mahmut'un musiki ve şiirdeki
yüksek zevkini III.Osman'da göremeyiz.
Cariyelerle karşılaşmamak için sarayda geldiği belli olsun diye
ayakkabılarına ses yapıcı kabaralar koydurmuştur. Çok acele eden bir
kimseydi. Kadın meselesi üzerinde en çok duran padişahlardandır.
Kadınların sokağa çıkmasını yasaklamak ve süslenmelerini kısıtlama
icraatındandır. Rüşvete sevdiğini öldürtecek kadar düşman idi.
Silahtarlıktan sadrazamlığa çıkardığı ve pek sevdiği Ali Paşayı rüşvet
yüzünden azledip öldürttüğü bilinir.
Müdehaleci Padişah
Sadrazamların en muvaffak olan kısmını yüksek selahiyetle vazife
yapanlar gösterebilmiştir. Bunlara bilhassa sıkıntılı dönemlerde
başvuranlar arasında bilindiği gibi, IV.Mehmet'in Köprülü Mehmet Paşası
örnek gösterilir. Daha önceleri de
II.Selim'in Sokullu Mehmet Paşa merhumu, selahiyetleri ile baş başa
bırakarak padişahlığı müddetince başarılarına alkış tutması perde
arkasında kalmasına medar olmuşsa da, devletin kazancı azımsanmayacak
mertebede olduğu görülür. Böyle yapan padişahlar, işbeceren vezirleri
sayesinde daha az sıkıntıya duçar olmuşlardır. Merzifonlu Kara Mustafa
Paşa da, ondan önce Köprülüzâde Fazıl Ahmet Paşa da geniş
selahiyetlerie mücehhezdiler. Bunlardan ilki, Viyana önlerinde uğradığı
bozgun yüzünden, padişahı sarsarken, Fazıl Ahmet Paşa uzun yıllar
seferde kalmasına rağmen, padişahın rahatına halel gelmemiştir.
Bunların padişah III.Osman tarafından bilinmediği iddia olunamaz. Ne
kadar tehdit altında yaşarsa yaşasınlar mahrum olmadıkları derslerin
başında dini bilgiler, Kur'an öğrenimi ve tarih dersi gelen şehzadeler,
tahta da koşsalar, ahirete de yürüseler bu derslerden mahrum
edilmezlerdi.
Hasbel kader, devletin başına geçtiklerinde, en muhtaç oldukları
dersler bunların olduğunu her akıl sahibi takdir etmektedir.
III.Osman'ın şüpheci bir tabiyatı olması, bildiklerini uygulama imkanını
tanımamış olsa gerek. Mesela tebdili kıyafet sokaklarda gezmek, bulduğu
kimselerle mülakat en başvurduğu kontrol mekanizması olmasına rağmen,
yakınları ve hademeler teftişlerinden haberdar olduğu padişahlarının
önüne çeşitli kıyafet vede meslek erbabı imişçesine çıkarlar, huyunu
bildikleri padişahlarının haz edeceği cevaplan vererek hem mükafatlara
nâü olurlar, hem de bu teftişlerden çıkacak hayırlı sonuçlan saboteye
muvaffak olurlardı.
Böylece de millete ve mülke zarar verirler idi. III.Osman dönemi,
bizim artık Avrupa topraklarında sabit kalmaya çalıştığımız dönemi
kapsar. Artık Osmanlı Ordusu şaşaalı zaferlerin mümessili değildir.
Bulunduğu kale, palanga vede tabii
hududa sahip çıkmaya çalışan bir dönemin adıdır. Böyle bir dönemde,
III.Osman'ın reisül küttabı yani bugünkü adıyla dışişleri bakanı Abdi
efendi, ne dinimizin, ne durumumuzun ne de avrupa piyasası aleminin
müsaade edip, kabullenemeyeceği bir davranışın içindeydi. Bu
davranışını ülkemize gelen elçileri huşunetle karşılaması, bazen de
bunları bir güzel dövmesiydi. Ahmet Rasim Bey, tarafımızca hazırlanmış
tarihinde diyorki; "Bir defasında da İngiliz elçisi Porter'e fena halde
hakaret etmiştir. Mösyö Porter padişahın cülusunu tebrike geldiği
sırada; Abdi efendi, elçiye teklif edeceği fermanı öpmesini söylemiş.
Sefir kabul etmeyince iki hizmetkar çağırarak kollarından sıkı sıkıya
tutturduktan sonra, fermanı yüzüne sürmüştür."
Vehhabiliğin Doğuşu
Bu sıralarda Vehhabi mezhebi parlamaya
başlamıştı. Vehhabilik Mekke'nin takriben onbeş merhale Basra tarafında
bulunan "Ayniyye" köyünde doğmuş bulunan Muhammed bin Abdulvahhab adlı
birinin icat ettiği batıl bir mezheptir. Abdulvahhab Hanbeli
mezhebindeyken, adeta din terk eder gibi ayrılmış, Ayniyye'den çıkma
yoluna gitmiş ve köy köy dolaşarak batıl mezhebini yaymaya çalışmış ve
ikna edecek epeyide muhatap bulabilmiştir. Böylecede islâm âlemimize bir
bela daha düşmüştür.
III.Osman'ın devrinde bazı tabii afetlerde zuhur etmiştir.
Bunların arasında önemli yeri olan Hoca Paşa yangını zikre değer, bu
yangın zuhur ettiğinde, sadaret Bıyıklı Ali Paşanın dönemini
yaşamaktaydı. Bâb-i âli bu yangından
payını almış bulunduğu için personel Kadırga limanında bulunan, Esma
Sultanın sarayına taşınmıştır. Bu yangından başka Cibali yangını diye
ünlenen bir diğer felaket husule gelmiş iki yangının verdiği hasar,
İstanbul'un büyük bir kısmını yok ettiği devrin tarihçileri tarafından
da bildirilmektedir. Haliç'in o sene meydana gelen müthiş soğuklar
münasebetiyle donduğu müşahede olunmuş. Sultan III.Osman hatırnaz olup
kendisinin üzerinde, Ebû Kof Ahmet Ağa isimli kızlarağasımn mühim tesiri
var idi. Hünkarın sadrazamlarının sonuncusu olan Koca Ragıp Paşa, Ebû
Kof Ahmet Ağa ile didişmekteydi. Padişahın o sırada hastalanarak yatağa
düşmesi Ebû Kofa; Ragıp Paşayı azlettirme şansı getirmişti. Ebû Kof
Ahmed Ağa, kafasında yer tutan Kül Ahmet Paşazade Ali Paşayı sadarete
atamak için Ragıp Paşayı saraya çağırtmış, bunu temin içinde baltacılar
kethüdasını göndermişti. Ancak darü'ssade yazıcısı İbrahim efendi de
Koca Ragıp Paşaya bir tezkere göndermişti. Bu tezkerede hülaseten,
padişahın sabaha çıkamayacak kadar ağır hastalığından söz ediliyordu.
Padişah şirpençe hastalığının öldürücü safhasındaydı.
Yazıcı, Ragıp Paşaya kendisini göstermemesini, gelenlere yok
dedirtmesini tavsiye etmekteydi. Ragıp Paşa, bunu yerine getirdi.
Böylece gece yarısı eve dönen Koca Ragıp Paşa, padişahın vefat haberini
aldı artık azilden kurtulmuş oldu. Osmanlı milleti de, Koca Ragıp Paşa
gibi kıymetli bir sadrazam görmüş oldu ki Ragıp Paşanın belki hayatta en
uzun günü, 30/ekim/1757 pazar günü yani padişahın vefat ettiği gün
olmuştur.
Sultan III.Osman'ın
vefatı dolayısıyla Osmanlı tahtına çıkan III.Mustafa, Koca Ragıp Paşayı
görevinde ipka edince, Ebû Kof için tehlike çanları çalmaya başladı.
Çok geçmedi Ragıp Paşa darü'ssaade ağasını azlettirip, önce Rodos'a
sürgün etti. Arkasından ferman yetişti, hacıların urban tarafından
saldırıya uğramasına sebep olması hasebiyle katline karar verilmesiydi.
Böylece de Koca Ragıp Paşanın bütün zarafetine ve şâir ruhlu olmasına
rağmen hayatına kasdeden adamı, kurduğu tuzağa düşürmekten içtinab
etmedi. İstanbul'un sembolleri arasında zaman zaman görünen Ahırkapı
Feneri Sultan III.Osman'ın hatırasıdır.
Vefatında ağabeyi Sultan Mahmut'u gömdürmediği Nûr-u Osmaniye türbesine
kendi de defnolunmayarak, Yenicami türbesinde ağabeyinin yanına
defnolundu. 3.Osman devrinin diğer ülkelerdeki hükümdarlarına göz
atarak bu devirle ilgili genel bilgileri tamamlayalım.
Almanyada imparator 1 Fransuva, İngiltere de kra! 2. Jorj, İran'da Şah t
Hüseyin Han Kaçar, Papalık da 14. Benuva, Prusya da kral 2. Fredrik,
Rusya da imparatori-çe Elizabet, Fransa da kral 15. Lui gibi
kimselerdir. Ülkedeki meşhur zevat, III.Ahmet ve I.Mahmut devirlerinde
yetişmiş kimselerden ibarettir.
Osmanlı Padişahları / Osmanlı Padişahları Sıralı Listesi / Osmanlı Padişahlarının Ölüm Nedenleri / Osmanlı'da En Güçlü Sultanlar
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler