Sosyolojinin kurucusu... Tarih felsefesinde deha. Psikoloji
usullerini tarihe uygulayan ilk âlim...
Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin
Haldun el Hadramî veya tanınan kısa adıyla İbn-i Haldun , modern
historiyografinin, sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen
14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçisi. Köklü bir aileden
geldiği için iyi bir eğitim aldı. Tunus ve Fas'ta devlet görevlerinde
bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır'da çalıştı. Kuzey Afrika'nın o dönem
istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına
neden oldu. Bedevi kabilelerini çok iyi tanımasından dolayı aranan bir
devlet adamı ve danışman oldu. Mısır'da 6 defa Maliki kadılığı yaptı.
Şam'ı işgal eden Timur ile görüşmesi bir fatih ile bir bilginin ilginç
buluşması olarak tarihe geçti.
Siyasal yaşamdan çekildiği dönemlerde adını tarihe geçiren 7 ciltlik
dünya tarihi Kitâbu’l-İber ve onun giriş kitabı olarak düşündüğü
Mukaddime'yi yazdı. Eseri, Arap dünyasında etki yaratmasa da Osmanlı
tarih anlayışını derinden etkiledi. Başta Katip Çelebi, Naima ve
Ahmet Cevdet Paşa olmak üzere Osmanlı
tarihçileri Osmanlı Devleti'nin yükseliş ve çöküşünü pek çok defa onun
teorileriyle analiz etti. Arap dünyasında
yeniden keşfedilmesi ancak Arap milliyetçiliğinin gelişmeye başlaması
ile oldu. 19. yüzyıldan itibaren ise Avrupalı tarihçiler tarafından
keşfedildi ve eserleri büyük takdir gördü. Öyle ki Toynbee,
aradan geçen yüzyıllardan sonra onun için şöyle dedi: "Herhangi bir
zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış
en büyük tarih felsefesinin sahibi".
Babası fakih idi ve kendini fıkıh ile edebiyata adamıştı.
Ibn Haldun, Tunus’ta Kur’an-i Kerim ezberleyerek ve tecvit öğrenerek
yetişti. Ayni zamanda babasından Arapça ilimleri, İslam hukuku ve
Arapça dersleri aldı. Babası, Ibn
Haldun’un dönemindeki en iyi âlimlerden ders almasına özen gösterdi.
Ibn Haldun hayatinin ilk dönemlerinde uzun bir süre hükümette memur
olarak çalıştı.
Seyahatleri:
Ibn-i Haldun Tunus’u bırakıp Cezayir’deki Biskra’ya giderek yerleşti.
Biskra’dan da yine Cezayir’deki Konstantin’e geçti. Daha sonra ailesini
Konstantin’de bırakarak Fas’a geçti.
Ibn Haldun, o dönemde bati İslam dünyasının başkenti olan Fas’a yerleşip
orada kaldı.
Ibn Haldun, Fas’ta kaldığı müddetçe kendini tefkir ve kiraate vererek
Magrib ve Endülüs halkından
ilim adamları
ile karsılaştı. Okuma alanını ve ilmi isteklerini gerçekleştirmek için
Fas’taki kütüphanelere gidiyordu. Bu dönemde el-Ibar isimli kitabinin
giriş bölümünü yazdı.
Ibn-i Haldun, Endülüs’e gitti ve daha sonra Cezayir’e döndü. Kasabe
camiinde hatip olduğu bir dönemde saray nazirliği görevine getirildi.
Siyasi görevinin yani sıra camii de ders vermeye devam etti.
Yedi yıl sonra ailesi ile birlikte Tilmisan’a sonra da Fas’a gitti.
Fas’ta ilim öğrenmeye ve öğretmeye devam etti. Sonra ailesini Fas’ta
bırakıp tekrar Endülüs’e döndü. Granada’da bir müddet kaldıktan sonra
Magrib’e geldi.
Ibn Haldun, Tilimsan’da bir kez daha ailesi ile bir araya geldi. Bir
müddet kitap telifi ve okumak için burada kaldıktan sonra Cezayir’deki
Seleme Oğulları kalesine gitti ve burada dört yıl kaldı. Bu dönemde el-Ibar
isimli kitabini düzenledi ve daha sonra kontrolden geçirip milletler
tarihini ilave etti. Sonra tekrar Tunus’a döndü.
Kahire’ye Yerlesmesi:
Ibn Haldun, h.784 yılında hac ibadetini
yerine getirmek istedi ve kirk gün deniz yolculugu yaptiktan sonra
Iskenderiye’ye ulaştı. Bu dönemde Sultan Berkuk yönetimi üstleneli henüz
on gün olmustu. Bu sene hacca gitme imkani olmadi ve Kahire’ye geldi.
Kahire’de, ilim talebeleri kendisinden ders almak istediler ve Ezher
Camiinde ders vermeye başlayan Ibn Haldun’un mertebesi yükseldi ve
Sultan Berkuk tarafından ödüllendirildi. Kahire’de kalmaya karar
verdikten sonra ailesini de getirmek istedi. Fakat geri dönmesini
sağlamak için Tunus Sultani bunu kabul etmedi. Sultan Berkuk devreye
girerek Tunus Sultanına mektup yazdı.
Ibn Haldun, Amr b. As Camii yakınındaki Kamhiye medresesinde öğretmenlik
sonra da
Mısır
Kraliyet kadılığı görevine getirildi. Bu dönemde ailesi Tunus’tan gemi
ile Kahire’ye gelirken gemi kasirgaya tutulup batti ve ailesinin hepsi
boğularak öldü. Büyük bir üzüntüye uğrayan Ibn Haldun’un gittikçe
üzüntüsü artti ve görevden ayrılmaya karar verdi. İlim, ders verme,
okuma ve kitap telif etmeden baska kendini teselli edecek bir şey
bulamadı.
İbni Haldun, Misir’da 24 sene kaldı. Bu dönemde hac, Beyt-i Makdis’i
ziyaret ve Timurlenk ile görüşmek için Sam’a gitmesinden başka Mısır’dan
hiç ayrılmadı.
Sosyoloji, mimari ve tarih ilimlerinin gerçek kurucusu olması en büyük
başarılarındandır. 1406 yılında Ramazan ayında Mısır’da vefat etti ve
burada defnedildi.
Kitapları :
- Mukaddime - Kitâbu'l-İber - Lubâb'ul-Muhassal
- Şifâu's-Sâil li-Tehzîbi'l-Mesâil - Et-Târif bi ibn Haldun - Kaside-i
Bürde şerhi - İbn Rüşd felsefesi hakkında bir risale - Mantığa dair bir
risale (Kitab el-Mantık) - Hesap hakkında bir risale (Kitab el-Hisab) -
Marakeş sultanına yazılan bir risale - Şiire dair bir risale.
İbni Haldun Kısaca
Bilim İnsanları / Bilim İnsanları Hayatı Kısaca / Bilim Kadınları / Aforizmalar / Bilim İnsanları Capsleri / Bilim İnsanı Sözleri
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler