Günümüzde inovatif düşünme kültürüyle değişime ve gelişime açık,sorgulayan kişiler yaratıcı düşünerek birçok alanda inovasyon yaparlar. Toplum olarak inovasyona yapılan yatırımlar geleceğimizi en iyi şekilde kurgulamaktadır. İnovasyona ne kadar çok önem o kadar ekonomik dönüşümü sağlar. Pazarlama piyasasında arge'ye önem veren ve üreten, farklılıkları ortaya çıkaranlar kurumlar hep bir adım önde olacaktır.
Değişimi yakalayan şirketlere bir kaç örnek verecek olursak; hasta
tahlil sonuçlarını İnternet’ten veren hastane, buruşmayan kumaşı,
verimli domates tohumlarını ve Omega 3’lü yumurtaları üretip satan
firmalar diğer hastanelere ve firmalara göre rekabet avantajı
kazanırlar. Yani bu tür hizmet ve ürünlerin alıcıları ve kullanıcıları,
rakip konumdaki diğer hastanelerin ve firmaların yerine bu hastaneyi ve
firmaları tercih ederler. Dolayısıyla bu hastane ve firmalar daha çok
müşteri çeker; daha çok ürün satar ve daha büyük gelir elde ederler.
Böylece daha hızlı büyürler; daha çok insana iş imkanı sağlarlar.
Ürünlerini iç pazarda satmakla yetinmeyip ihraç da ederler. Bu da
işlerini daha da büyütmeleri ve kendi ülkelerinin kalkınmasına ve
gelişmesine büyük katkı sağlamaları anlamına gelir.
Bu nedenle,
inovasyon yapan firmaların,
hastanelerin, restoranların, marketlerin, otellerin, bankaların...vb.
(yani işletmelerin) bulunduğu ülkelerde işsizlik azalır; kişilerin
kazançları artar; herkes daha iyi şartlarda yaşamaya başlar. Bir
ülkede ne kadar çok
inovasyon yapan işletme varsa, o ülkenin insanlarının yaşam
kalitesi ve refahı o kadar artar:
İnsanlar çok daha iyi şartlarda yaşar; çok daha iyi hizmetlerden
yararlanır ve çok daha yüksek gelirler elde ederler. Aynı zamanda
ülkenin de rekabet gücü artar. Bunun anlamı ise, o ülkenin diğer
ülkelere göre daha güçlü bir konuma yükselmesidir. Hepimizin arzusu ve
isteği, herkesin daha iyi şartlarda yaşaması, ülkemizin ve toplumumuzun
kalkınıp gelişmesi olduğuna göre, bize bu kapıları açacak anahtar
inovasyondur.
Örnek: Finlandiya Başarısını İnovasyona Borçlu
Dünya Ekonomik Forumu’nun yaptığı rekabetçilik araştırmalarına göre son
yılların rekabet gücü en yüksek ülkesi Finlandiya. Ülke, inovasyona
yaptığı yatırımla, güçlü bir ekonomi ve yaşam seviyesi yüksek bir toplum
yaratmayı başardı. Fin hükümeti, yaklaşık 20 yılı önce
inovasyona büyük kaynaklar ayırmaya ve
inovasyonu teşvik eden bir ortam yaratmaya başladı. Bu yatırımlar,
ekonomik durgunluk dönemlerinde bile azalmadı. 1990’ların başında
yaşanan ve işsizliği yüzde 20’lere tırmandıran krizin etkileri de bu
sayede hızla atlatıldı. Krizden hemen sonra kapsamlı bir ulusal eğitim
ve araştırma programı başlatıldı. Bu programın bir gereği olarak
üniversiteler ve şirketler arasında güçlü bir ağ kuruldu.
Böylelikle ormancılığa ve tarıma dayanan ekonomi, yerini hızla
sanayiye dayalı ekonomiye, ardından da inovasyon ekonomisine bıraktı.
2000’li yıllarda, bilişim teknolojileri sektörü Finlandiya ekonomisinin
itici gücü haline geldi.
Bunun yanında, metal ve mühendislik sektörleri ile orman ürünleri
sanayinde de inovasyona dayalı rekabetçilik devlet tarafından
desteklenmeye devam etti.
Sonuçta, 1985’lerde 10.470 Dolar olan kişi başına düşen milli
gelir, 2004’de 29.000 Dolar’a ulaştı.
Kaynak: Elçi Ş. “İnovasyon: Kalkınmanın ve Rekabetin Anahtarı”, 2006.Tweet
Projeler / Nanoteknoloji / Teknoloji ve Tasarım Uygulamaları Keyfi Olamaz / Teknoloji ve Tasarım Dersinde Başarılı Olmak / Teknoloji ve Tasarım Dersime Dokunma! / Nasıl Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni Olunur? / “Gelişen Beyin” Eğitim Öğretimde Yenilikçilik Ödüllerinde…