Bilim tarihinde pek az bilim adamı Louis Pasteur ölçüsünde insan
yaşamım doğrudan etkileyen buluşlar ortaya koymuştur. Günlük dilimize
bile geçen "pastörizasyon" terimi onun buluşlarından yalnızca birini
dile getirmektedir.
Kristaller
üzerindeki kuramsal çalışmalarının yanı sıra kimi hastalıklara
bağışıklık sağlama yolundaki çalışmaları, bu arada özellikle "şarbon"
(ya da antraks) denilen koyun ve sığırlarda görülen bulaşıcı hastalıkla
kuduza karşı geliştirdiği aşı yöntemi ona dünya çapında ün
kazandırmıştır. Bugün Fransa'da pek çok bulvar ve alan onun adını
taşımaktadır. Kendi kurduğu
"Pasteur Enstitüsü" dünyanın önde
gelen araştırma merkezlerinden biridir. Fransızların gözünde Pasteur
ulusal bir kahramansa, bunun nedeni onun yalnızca büyük bir bilim adamı
olması değil, aynı zamanda, yaşamı boyunca ortaya koyduğu özveri ve
insanlığa hizmet tutkusuydu.
Louis, Fransız Devrimiyle özgürlüğüne kavuşan bir kölenin
torunuydu. Babası, Napolyon ordusunda üstün atılım gücüyle "Legion de
Honour" alan bir ast-subaydı. Baba Pasteur'ün, Napolyon'un düşmesiyle
ordudan ayrılmasına karşın İmparator'un anısına beslediği derin bağlılık
duygusu, ilerde oğlu Louis'in olağan üstü direnç ve yeteneklerim de
yönlendiren katıksız yurtseverliğe dönüşmüştü.
Geçimini dericilikle sağlayan Pasteur ailesi yoksuldu, ama çocuklarının
eğitimi için her türlü sıkıntıyı göze almıştı. Louis daha küçük
yaşlarında güçlükleri göğüslemede sergilediği direnç ve istenç gücüyle
dikkatleri çekiyor, coşkuyla başladığı okul öğreniminde kendisiyle
birlikte kardeşlerinin de başarılı olması için uğraş veriyordu.
Gerçi okulda pek parlak bir öğrenci değildi; dahası, ilk gençlik
yıllarında ilerde büyük bilim adamı olacağını gösteren bir belirti de
yoktu ortada. Tam tersine, Louis'in belirgin merakı portre çizmekti.
Üstün bir yeteneği yansıtan tabloları, bugün de,
Pasteur Enstitüsünde
asılı durmaktadır.
Louis 19 yaşma geldiğinde sanatı bırakır, bilime yönelir. Başlangıçta
öğretmenlerinin yönlendirmesiyle öğretmen olmaya karar verir, ünlü
eğitim enstitüsü Ecole Normale Superieure'e başvurur. Giriş sınavını
kazanmasına karşın, matematik, fizik ve kimyada derslere daha hazırlıklı
başlamak için öğrenimine bir yıl sonra başlar.
Amacı iyi bir öğretmen olarak yetişmekti. Ne var ki, öğrenimini
tamamladığında tüm ilgi ve coşkusunun bilimsel araştırmaya yönelik
olduğunu fark eder. Kristaller üzerindeki ilk çalışmaları onu bir tür
büyülemişti. Öğrencisinin özgün düşünme ve kavrayış gücünü sezen kimya
profesörü onu, basit araçlarla yeni kurduğu laboratuarına araştırma
asistanı olarak alır. Bu genç bilim adamının hayal bile edemediği bir
fırsattı.
Pasteur hemen çalışmaya koyulur, ilk aşamada tartarik asit
kristalleri üzerindeki optik deneylerini yoğunlaştırır. Çok geçmeden
bilim çevrelerinin dikkatim çeken buluşları, kimi tanınmış bilim
adamlarının teşvikiyle Fransız Bilimler Akademisine sunulur.
Pasteur
bilim dünyasınca tanınma yolundadır,
ama Eğitim Bakanlığı onu bir ortaokula öğretmen olarak atamakta
ısrarlıdır. Akademinin ve kimi bilim adamlarının giderek artan baskısına
daha fazla karşı koyamayan Bakanlık bir yıl sonra Pasteur'ün Strasburg
Üniversitesi'ne yardımcı profesör olarak dönmesine izin verir.
Pasteur'ün bir özelliği de kararlı olması, duraksamalarla vakit
öldürmemesiydi. Üniversiteye gelişinin daha ilk haftasında Rektöre
kızıyla evlenmek istediğini bildirir. Başvuru mektubu ilginçtir:
Saklamama gerek yok, tümüyle yoksul bir kimseyim. Tek varlığım sağlığım,
yürekliliğim ve üniversitedeki isimdir. ... Geleceğim, şimdiki eğilimim
değişmezse, kimyasal araştırmalara adanmış olacaktır. Çalışmalarımdan
beklediğim sonucu alırsam, ilerde Paris'e yerleşmeyi düşünüyorum.
İsteğimi olumlu bulursanız, resmi evlenme önerisi için babam hemen
Strasburg'a gelecektir. İstek olumlu karşılandı. Pasteur yaşamı boyunca
tüm bilimsel çalışmalarında kendisine destek veren, tutku ve sorunlarını
paylaşan Marie Laurent'le 1849'da yaşamını birleştirir.
Bayan Pasteur gerçekten özveri ve sevgi bağlılığıyla olağan üstü bir
eşti. Mutlu evlilik ne yazık ki, yıllar sonra trajik bir dönemden geçer:
Pasteurler dört çocuklarından üçünü küçük yaşlarında tifo ve benzer
hastalıklar nedeniyle yitirirler. Geriye kalan oğulları yirmi yaşında
iken 1871 savaşında Almanlara esir düşer.
Pasteur bilimsel çalışmalarını bir yana iterek eşiyle birlikte oğlunun
dönüşünü bekler; Fransa'nın yenilgisiyle birlikte cepheden kaçan
binlerce genç arasında oğlunu aramaya koyulur. Sonunda bulunduğunda
oğlan bitkin ve ağır yaralıydı. Pasteur Almanları hiç bir zaman
bağışlamadı; öyle ki, yıllar sonra bilimsel başarıları için Alman
hükümetinin önerdiği madalyayı kabul etmedi.
Şimdi Paseur'ü bilimin öncüleri arasına yükselten bilimsel
çalışmalarına değinelim.
Pasteur'ün yaşamımızı bugün de etkileyen buluşlarından biri fermantasyon
(mayalanma) olgusuna ilişkindir. "Fermantasyon"
terimi bilindiği gibi kimi maddelerde
oluşan bir değişiklik sürecini dile getirmektedir. Örneğin şarap üzümden
bu işlemle elde edilir; istenirse gene bu işlemle sirkeye
dönüştürülebilir. Aynı şekilde, sütün şekeri laktik aside dönüştüğünde
süt ekşir. Yumurta ve et türünden maddeler de fermantasyonla bozularak
yenmez hale gelebilir.
Üretimi fermantasyona dayanan şarap Fransa'da çok önemli bir konuydu. Ne
var ki, bu işlemin güvenilir teknolojisi henüz yeterince bilinmiyordu.
Göreneklere bağlı yöntemler her zaman istenen sonucu vermiyor, kimi
zaman şarap yerine sirke ya da kullanıma elvermeyen bozuk bir sıvı elde
ediliyordu.
Sorunu ilk kez Pasteur bilimsel olarak incelemeye koyulur: sonunda
ulaştığı açıklama (fermentasyonun mikrop teorisi) geçerliğini bugün de
korumaktadır. Buna göre, doğada organik maddelerdeki hemen tüm
değişiklikler gözle görülemeyen birtakım küçük canlılar tarafından
oluşturulmaktadır.
Pasteur bu mikroorganizmaların ısıyla kontrol altına
alınabileceğini göstererek şarap üretimim sağlam bir yöntemle güvenilir
kılmakla kalmaz, "pastörizasyon" dediğimiz işlemle modern süt
endüstrisine de yol açar.
Pasteur'ün önemli bir başka çalışması da ipekçiliği büyük bir sıkıntıdan
kurtarmasıdır. Hastalıklı ipek böcekleri, üreticileri sık sık büyük
kayıplara uğratıyordu. Soruna çözüm bulması mikrop teorisiyle ünlenen
Pasteur'den istenir. Bilim adamı her zamanki yoğun ve dikkatli
yaklaşımıyla sorunu değişik boyutlarıyla inceler; sağlıklı ipek böceği
yumurtalarını seçmede "pratik" diyebileceğimiz bir yöntem oluşturarak
ipekçiliği güvenilir bir üretim teknolojisine kavuşturur.
Pasteur'ün
başarıları bir tür zincirleme tepki içinde birbirine yol açmaktaydı.
Kristaller üzerindeki çalışmaları onu canlı yaşamın gizemi sorununa
götürmüştü. Canlılar üzerindeki incelemeleri ise onu fermantasyonu
açıklayan mikrop teorisine ulaştırmıştı. Doğruluğundan artık kimsenin
kuşku duymadığı bu teori başlangıçta tepkiyle karşılanmıştı: pek çok
kimse için öyle bir düşünce uydurma bir açıklama olmaktan ileri
geçemezdi.
"Spontane üreme" diye bilinen yerleşik görüşe göre kurtçuk, tırtıl,
tenya, sinek, fare vb. yaratıklar elverişli koşullarda kendiliğinden
oluşmaktaydı. Oysa Pasteur "kendiliğinden oluşumu" mikroskopik
organizmalar için bile olanaksız görüyordu.
Mikrop teorisinin özellikle bulaşıcı hastalıkların denetim altına
alınması yolunda yeni araştırmalara yol açması kaçınılmazdı. Pasteur çok
geçmeden şarbonun yanı sıra kangren, kan zehirlemesi, loğusa humması vb.
hastalıklar üzerinde de araştırmaların yoğunlaştırır. Onun çarpıcı bir
başarısı da kuduza karşı oluşturduğu aşıdır. Kuduz özellikle köpeklerin
taşıdığı ölümcül bir hastalıktır.
Pasteur'e gelinceye dek kuduza karşı bilinen tek çare ışınları
yerin kızgın bir demirle derinlemesine dağlanmasıydı. Kaldı ki, gecikme
halinde bu yöntemin, hastanın canını yakma dışında bir etkisi olmadığı
da biliniyordu.
Pasteur hayvanlar üzerinde denediği ama insanlara henüz uygulamadığı
aşısıyla dokuz yaşındaki bir çocuğun yaşamım kurtarır. Azgın bir köpeğin
on dört yerinden ısırdığı çocuğa kızgın demir uygulaması yapılamazdı.
Umutsuz annenin çırpınışına dayanamayan Pasteur aşısını ilk kez bu
çocukta denemekten kendini alamaz. Sonuç çocuk için kurtuluş, gelecek
kuşaklar için bir müjde olur. Büyük
bilim adamı
ölümünden önce yaşam felsefesini şöyle özetlemişti:
Hiç kuşkum yok ki, Bilim ve Barış cehalet ve savaşı yok edecektir.
Ulusların yıkmak, yok etmek için değil, yaşamı yüceltmek için
birleşeceğine, geleceğimizi bu yolda, uğraş verenlere borçlu olacağımıza
inanıyorum.
Pasteur'ün öyküsünde, anlamlı bir yaşam arayışındaki her genç
için, çarpıcı ve güzel bir örnek vardır.
Louis Pasteur Kısaca
Bilim İnsanları / Bilim İnsanları Hayatı Kısaca / Bilim Kadınları / Aforizmalar / Bilim İnsanları Capsleri / Bilim İnsanı Sözleri
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler