Arab Çölü'nün bir ucunda bulunan Petra, Kral IV. Aretas'ın (M.Ö. 9
M.S. 40) imparatorluğu döneminde Nabataean'ın muhteşem başkenti idi. Su
teknolojisi konusunda uzman olan Nabateanslılar, şehirlerini büyük su
kanalları ve su hazneleriyle donatmışlardır.
Greko-Roman örneklerine uygun olarak
tasarlanmış bir amfiteatr 4 bin kişiyi ağırlayacak kapasitededir. Bugün
Petra'nın Mezar Sarayı, 42 metrelik Helen sitili El-Deir Manastırı'nın
tapınak duvarıyla Orta Doğu kültürünün göz kamaştıran bir örneğini
oluşturmaktadır.
Petra Antik Kenti, Ölü Deniz ve Akaba Körfezi arasında bulunan Arabah
Vadisi'nde yer alır. Şehirde bilinen ilk
yerleşimin M.Ö. 9000 yılında gerçekleştiği tahmin edilir. Öte yandan
şehrin ilk olarak M.Ö. 400 yılında Nabataen Krallığı'nın başkenti olarak
kurulduğu da söylentiler arasındadır. Nabatean Krallığı'na mensup olan
Araplar, ticaretle uğraşan göçebe bir Arap topluluğuydu ve Petra şehrini
bu yüzden kurdular. Nabatean halkı, Petra şehri sayesinde zamanla
ticaret ilişkilerini geliştirdi ve önemli bir gelirin de sahibi oldu.
Petra, 1985 yılından beri UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alır ve
dünyanın en değerli kültür öğeleri arasına girer.
Antik kent, 2007 yılında ise
“Dünyanın Yedi Yeni Harikası”ndan
biri seçildi. Ürdün'ün simgesi olan Petra, aynı zamanda ülkenin
en çok turist çeken bölgesi. Turistik bölge geçtiğimiz yıl bir milyona
yakın kişi tarafından ziyaret edildi.
Dünyanın Yeni Yedi Harikası / Tac Mahal / Machu Picchu / Chichen Itza / Kurtarıcı İsa Heykeli / Çin Seddi / Petra / Kolezyum
Dünyanın 7 Harikası / Eyfel Kulesi / Trevi (Aşk) Çeşmesi / Pizza( Pisa) Kulesi / Ani Harabeleri / Kız Kulesi / Brooklyn Köprüsü / Mısır Piramitleri