Vincent Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında Hollanda’nın
güneyinde bir köyde dünya’ya geldi. Vincent Willem van Gogh, Hollandalı
ard izlenimci ressamdır. Batı dünyası sanat tarihinin en tanınmış ve en
etkili şahsiyetlerinden biridir. On yıldan biraz fazla bir süre içinde
aralarında 860 yağlı boya tablonun da olduğu 2.100 kadar resim ve
çizim
çalışması üretti ve bunların çoğu yaşamının son iki yılında yapıldı.
19.yüzyılın yazgısı en trajik
sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde sürekli bunaltılar yaşar ve
hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulma
isteğidir bunaltılarının nedeni. Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve
yalnızdır ama resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş, acıları
sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye
çalışmıştır.
İnsanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip
bunları da
resimlerinde yansıtmıştır. Acı çekenlere ilgi duymuştur;
içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden bütün melankolikler
gibi. Mutsuz olması yalnızlığındandır. Hiçbir zaman hiçbir şeyi
başaramayacağına olan inancı, kendisinden kuşku duyması, trajik yazgısı,
yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan.
Dünyada kendisini alçalmış, sevgilerden uzaklaşmış görmüştür Van
Gogh. Yararsızlığının kendi elinde olmadığını, yazgının çizdiği olaylar
dizisi sonucu bir kafese tıkıldığını, bir şeyler yapmak istediğini ama
bunun yolunu bulamadığını yazar Theo'ya mektuplarında. Daha sonra
yapacağı işi bulmuş ve kendini tamamıyla ona adamıştır büyük bir
coşkuyla.
İlk dönem karakalem çalışmalarında maden işçilerini, köylüleri ele
almış, patates yığınları, dokuma tezgahı gibi konuları işlemiş bir
yandan da kasvetli gökler ve koyu renklerle iç karartıcı manzaralar
resmetmiştir. Patates Yiyenler tablosu bu kasvetli ve iç karartıcı
dönemini simgeler (
Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam). 1885 tarihli
resimde iç mekanda günlük yaşam konu edinilmiştir. İşçiler kendi
ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmişlerdir. Tek ışık
kaynağı yukarıdan sarkan bir lambadır. Lambanın ışığı patatesleri
aydınlatır. Resmin genelinde aynı renk ve tonlar hakimdir. Yeşilin ve
kahverenginin koyu tonları. Patatesin tozlu rengini elde etmeye
çalışıyordu. Bütün resme hakim olan renk yabani patates rengiydi.
Resmin
kasvetli ve karanlık görünümü ve insanların yüzleri, yoksulluğu
melankolik bir atmosfer yaratıyor. Bu tür insanları gözlemleyen Van Gogh
da yoksulluğun ne demek olduğunu biliyordu Bu dönemlerde kardeşine
yazdığı bir mektupta " Böyle devam ederse hedefime varamayacağım.
Bu kadar uzun zaman aç kalmasaydım bünyem daha kuvvetli olurdu. Fakat
her seferinde daha az çalışmak ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem
gerektiğinde ben hep aç kalmayı tercih ettim. Bir insan buna nasıl
dayanabilir? Açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ki
geleceğim için kaygılanıyorum".
Van Gogh'un 1890 yılında
Sonsuzluğun Eşiğinde - 1890- adlı
resminde de yine kederler içindeki bir insanın tasviri vardır
(Rijksmuseum Kröller Muller, Otterlo ). Resimde sandalye üzerinde oturan
mavi pantolon ve gömlekli yaşlı bir adamın derin acısı yansıtılmıştır.
Yaşlı adam yumruk yaptığı elleriyle yüzünü kapamış, dirseklerini
bacaklarının üzerine dayamış ve öne doğru eğilmiştir. Gözleri ve yüzü
görünmüyor ama o da ağlamaklı ve yıkılmış bir durumdadır. Yine aynı yıl
yaptığı Doktor Gachet'in Portresi -1890- adlı resimde de masaya
dirseğini dayamış oturan bir adam görülür (Musee du Jeu de Pavme,Paris).
Beyaz kasketli figürün yumruğu yanağında be başını destekler. Düşünceli
ve kederli görünümlü Doktor Gachet'in kendisine sinirli olduğu kadar
hasta göründüğünü de belirtir Van Gogh. Figürün yüzünde melankoli,
hüzün, çaresizlik ve umutsuzluk hakimdir. Bu hüzün resmin her yanına
yayılır. Bütün renkler ve çizgiler bu melankolik atmosfere uyar. Figürün
çizgileri kasvetli görünümü izler ve bu duygusal ruh halini açığa vurur.
Üzerindeki lacivert ceket ve arka planın koyu mavi rengi ve yüzün
solgunluğu ifadeyi güçlendirir.
Yıldızlı Gece
Yıldızlı Gece, Hollandalı art izlenimci
ressam Vincent van Gogh tarafından yapılan yağlı boya tablo.
Haziran 1889'da yaptığı tabloda ressam, sanatoryumdaki odasının doğuya
bakan pencereden görünen Saint-Rémy-de-Provence köyünün gün doğuşundan
hemen önceki görünüşünü resmetmiştir.
Ren Nehrinde Yıldızlı Bir Gece -1888- adlı manzarasında yıldızlı gecenin tasviri göz kamaştırıcıdır. Işık saçan yıldızlar, kıyıdan denize vuran yapay ışıklar ve lacivertle mavi tonları resmin bütününe yayılır. Ön planda yürüyen bir çift görülür. Buradaki ve başka resimlerinde görülen çiftlerden erkek olanı kızıl saçlı olarak tasvir edilmiştir. Hayatı boyunca yalnız olan ressam gerçek hayatta asla bulamadığı eşini resimlerinde hep yanında çizmiştir.
Figürler manzarada çok küçüktür ve
yüzleri seyredene dönüktür. Bir mektubunda " Gece manzaralarını
ve gece ortamının özelliklerini, gecenin gerçek karanlığı içinde ve
yerinde tuvale aktarma sorunu beni her taraftan kuşatmakta"
diye yazmıştı. Gökyüzündeki yıldızlara
gitmek için ölümün bir araç olduğunu belirtir. Ölümle ulaşılan
yıldızların erişilir olabileceğini düşünüyordu. Gece karanlıktır,
korkudur, ölümdür, uykudur, yalnızlıktır, hüzündür.
Bulutlu Göğün Altındaki Buğday Tarlası -1890-resmi için "bunlar kasvetli gökyüzünün altında uzanan uçsuz bucaksız buğday tarlaları...derin kederi ve sonsuz yalnızlığı ifade etmekte zorlanmadım" diye yazar Theo'ya mektubunda.
(Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam). Ancak ona göre üzüntü ve üzgün yine de iyileştiricidir ve neşelidir. Resmin yarısından çoğunu kaplayan koyu mavi tonların hakim olduğu gökyüzü altında sarılar ve yeşiller beyazlarla ışıklandırılmış tarlalar uzanmaktadır. Önde birkaç küçük gelincik başı vardır.
"Kanımca somurtkan yeşil renkler toprak
rengi tonlarıyla iyi bir uyum içinde; bunda sağlıklı ve bu yüzden itici
bulmadığım bir üzüntü havası var"
Buğday
Tarlası ve Kargalar ' da -1890-yine
kasvetli ve karanlık bir gökyüzü tasviri vardır (Vincent Van Gogh
Museum, Amsterdam). Van Gogh bu resimle de yine kederini ve aşırı
yalnızlığını iletmeye çalışmıştır. Geniş tarladan üç ayrı yol
ayrılır. Seyreden resmin köşesinde veya tarlada patikanın sonunun ve
ufkun nerede olduğunun bilinmezliğiyle sarsılır.
Geniş açık tarlaların normal perspektif kurgusu tersine dönmüştür.
Çizgiler resmin önünde buluşmak için ufuktan kaçar.
Vincent bu resmi yaparken önünde malzemeleriyle ufka doğru yükselen iki yolun böldüğü buğday tarlasının - üçüncü yol resmin sağ alt köşesinde kalmıştır- karşısında yere çökmüş ve önce sola sonra sağa iki kez ateş etmişti. Kara kuşlar ölümü çağrıştırır. Fırtınalı alçak gökyüzünde uçuşan kargalar ve gökyüzünde belirgin mor fırça vuruşları izleyende yalnızlık ve keder duygularını uyandırır. 29 temmuz 1890 da kendini vuran Van Gogh iki gün sonra ölmüştür. Ölümünden sonra üzerinde bulunan kardeşine yazdığı ama göndermediği mektupta " kısaca sanat uğruna hayatımı tehlikeye atıyorum ve bu yüzden aklımın yarısını yitirdim" diye yazmıştır.
Ayçiçekleri Vincent Van Gogh
Van Gogh Resimleri
Ünlü Ressamlar / Çağdaş Sanat Akımları / Kübizm / Empresyonizm / En Değerli 10 Tablo / Ünlü Ressamların Ünlü Eserleri / Karakalem Çalışmaları
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler