İlkbahar geldi, yeşillendi yine
ağaçlar, tüm gizli hazineleri yeniden gün yüzüne çıkardılar. Adeta göz
kırpıyor ağaçlar, yapraklar, çiçekler tabiat büyük bir ziyafet sunuyor
yeryüzü bahçemize. İlkbahara yeniden başlamak ve bu güzellikleri görmeyi
bilmek ne güzel. Ağaçlar renklendi. Bu muhteşem uyanışa şahit oldunuz
mu?
Yaşam denizimizin fırtınalı dalgalarında hepimizin sığındığı limanlar
vardır. Bu limana demir attığımızda kendimizi güvende hissederiz. Farklı
hülyalara dalar, oksijeni içimize çeker, huzurlu oluruz. İşte böyle
yerleri olana ne mutlu… Ne kadar şanslıdır onlar.
Güzel yer, tabiri insanı hem düşündürür hem de cezbeder. “Güzel yer” ne
kadar göreceli bir kavram olsa da sonuç görsellikte şekillenir.
Hayal ediniz ki bir yere gittiniz. Etrafı yemyeşil ağaçlarla dolu, kuş
sesleri, yaprak hışırtısı ve akan su sesi… Böylesi bir yerde yatak gibi
yeşilliğin üstündeki uyku tadını hepimiz severiz. Pikniğe gitmek istesek
sanırım çoğumuzun tercih yerleri genelde doğanın koynudur. Evimizde
heyecanla hazırlandıktan sonra, kendimizi bir ormanın sessiz bağrında ve
baş döndürücü kokusu içinde bulmak… Bir şarkı gibi şırıldayan dereye
ayağımızı sokmak ve kaynak sularından kana kana içmek… Bir ilkbahar
güzelliğinin tadını çıkarmak ne dayanılmaz bir duygu olsa gerek….
Doğal dinginliği yakaladığın bir yerin
varsa şanslısındır. Gidip gezdiğinde oradaki temiz havayı içine
çektiğinde “Oh be ne güzel!”
mutluluğunu yaşamalısın. Bol oksijen, gözünü alabildiğince yeşillik,
çimenlerde gezindikçe kendini rahat hissedersin. Böyle bir yerin var mı?
Evet, dostlar ben böyle bir yer biliyorum. Biliyorum merak ettiniz.
Burası
Sarıkamış…
Bu yerde yürürken, koşarken, attığın her adımda zihinsel olarak rahat
hissettiğin için terapideymiş gibi kendini görüyorsun. Böylesi güzel bir
yeri miras olarak bizlere bıraktığı için dedelerimize ne kadar dua etsek
azdır. Yetiştirdikleri ağaçlarla bize bu güzel ortamı sundular. Ağaca
bir canlı gibi değer verip, emekleriyle onları büyütüp günümüze kadar
getirdiler.
Ağaç sevgisi insanın iç güzelliğinin dışa vurmasıdır. Bize miras
bırakılan alanlardaki ağaçları korumalı ve daha çok ağaç dikmeliyiz.
Peygamber efendimizin dediği gibi “Kıyametin kopacağını bilseniz
dahi elinizdeki fidanı dikin” sözünü ne
güzel söylemiş. Bize ders vermiş, öğüdü dinlemeli ağacı korumalı ve her
zaman dikmeye çalışmalıyız.
Dikilen her fidanın can suyunu verirken ağaç sevgiyle, büyük bir aşkla
toprağa salar köklerini. Yeniden filizlenir, tutunur hayata, insana
güzelliklerini sunar. Bu ziyafetin farkına varmak, yakalamak ve bu
duyarlılıkta olmak ne güzel.
Son olarak ağaç
hakkındaki duyarlılığımızı artırıp değişim rüzgârları
estirmeye ne dersiniz… Haydi, bir fidan ek bir gelecek kurtar.
Hayata yön ver, değiştir çevreni, değiştir dünyayı…
Ağaçlarla ilgili bilimsel bazı gerçekleri paylaşmak istedim...
Onlar bizden çok daha büyük canlılardır. Bizden çok daha uzun bir süre
bazen yüzyıllar ve hatta binlerce yıl yaşayabilirler. Hep etrafımızda
dururlar fakat hiç konuşmazlar. Endişelenmeyin, yabancı yaratıklardan
değil, ağaçlardan bahsediyorum! AĞAÇLAR DÜNYADAKİ EN YAŞLI
CANLILARDIR. Eski Mısır'daki piramitler
yapılırken büyüyen ve henüz yaşayan ağaçlar var. Ağaçlar
konuşabilselerdi, kim bilir ne hikayeler anlatırlardı....
Ormanlar neden temizlenmeye çalışılıyor? Bunun birçok sebebi var. Tüm
dünyada ağaçlar evlere, karayollarına ve tren yollarına yer açmak için
kesiliyor. Ekilecek toprağın az, nüfusun ise fazla olduğu fakir
ülkelerde ağaçlar sebze ve hayvan yetiştirmek için kesilmekte. Orta
Amerika'da yağmur ormanlarının dörtte biri, son 25 yıl içinde sığır
yetiştirmek için temizlendi. Bu topraklarda yetiştirilen sığırların tümü
sonunda Kuzey Amerika'daki çabuk yemek restaurantlarında hamburger
haline geliyor. Bir çok ülkede ağaçlar, kereste, kâğıt hamuru ve kağıt
için kesiliyor. Gerçekte kağıt hamuru ve kağıt, bir çok ülkenin en büyük
sanayi kolu....
Ağaçlardan elde edilen kaç tane değerli şey aklınıza geliyor?
Şöyle bir bakalım: elmalar, portakallar
ve diğer birçok meyveler. Ceviz, badem, hindistancevizi vb. Tahtadan
iskemleler, masalar, duvarlar, yerler ve ayrıca oyun sopaları, kayaklar,
tenis raketleri. Fakat liste bunlarla bitmiyor. Kahve, çikolata ve
tarçın, karanfil ve tane hindistancevizi gibi baharatların ağaçlardan
elde edildiğini biliyor muydunuz? Ayrıca ağaç kabuğu ve yapraklarından
bir çok ilaç ve kimyasal madde yapılıyor....
Ağaçlar, genellikle pek üstünde durmadığımız başka önemli şeyler de
yapıyorlar. Dünyadaki hayvanların çoğu evlerini ağaçlara kurar. Orman
sadece bir ağaç kümesi değildir. O harika, sürekli hareket halinde olan
börtü böcekler, örümcekler kuşlar ve her türden memeliler topluluğudur.
Büyük yağmur ormanlarına
''Dünyanın Ciğerleri'' denilir.
Havadaki karbondioksiti temizleyip,
yerine oksijen ve su verirler. Büyük yağmur ormanları kesildiğinde,
toprakta ve hatta havada değişiklikler olur. Ağaçlar giderse, daha az
yağmur yağar. Bazı bilim adamları yağmur ormanlarının kesilmesinin,
dünyanın iklimini değiştirerek daha sıcak ve kuru bir yer haline
getireceğine inanıyorlar....
Ağaçların oynadığı en önemli rol ise, herhalde kökleriyle toprağa
tutunmalarıdır. Kötü fırtınalarda bile,
ağaçlar genellikle ayakta
kalırlar. Rüzgârı kırar ve diğer bitkileri, hayvanları korurlar. Kuru
havada, ağaç kökleri toprağı tutar ve rüzgârla uçup gitmesini önler.
Nemli havada ise, ormanlar büyük bir sünger görevi görürler. Ağaç
kökleri yağmur suyunu hapseden toprağı tutarlar. Böylece su yavaş yavaş
ve eşit bir şekilde akabilir. Fakat ağaçlar olmazsa, yağmur, akıntılara
sebep olarak ve toprağı sürükleyerek bölgeyi çok çabuk yıkayıp geçer.
TOPRAĞIN EN VERİMLİ OLAN ÜST TABAKASI DA SEL SULARI VE RÜZGARLA
GİDER, BUNA EROZYON DENİR....
Hiç sıcak bir yolda yürürken, birden ormana daldığınız oldu mu?
Ağaçların altında havanın ne kadar serin olduğu hemen ilginizi
çekmiştir. Yapraklı dalların meydana getirdiği örtü, sizi güneşin yakıcı
sıcağından korur. Havayı derinizin üstünde nemli ve taptaze
hissedersiniz. Minicik böceklerden sincaplara kadar yaşamın etrafınızda
cıvıldadığını, ötüştüğünü görürsünüz. BÖYLECE ORMANLARIN,
DÜNYANIN EN BÜYÜK HAZİNELERİNDEN OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA ANLARSINIZ...
Yahya Karakurt / Eğitimci- Yazar / Diğer Yazıları / Karakter Eğitimi / İnovatif Düşünebilmek / Hayal Gücünün Tavanı Var Mıdır? / Akıllı Geleceğimiz