Fırsatlar beklemekle gelmez. Gelse de zaten ruhumuz duymadan geri
çekip gider. Görmek için akıllıca bakmak
gerekir. Bazen ayağımıza kadar gelir, ama nedense değerlendiren de
azdır. Yaşamın bize sunduğu olanakları en iyi şekilde hayatımıza katmak
gerekir.
“Kaçan balık büyük olur” diye bir söz
vardır. Kaçırılan her fırsatın büyüklüğüyle insanlar hayıflanır durur.
Kim bilir o kadar da büyük bir
fırsat değildir, hatta nokta kadardır
ama elden bir kaçtı mı, insanın gözüne dağ kadar büyük gözükür.
Biraz daha düşünecek olursak; balık
kaçtı diye oturup arkasından bakmakta olmaz.
Tüm şartları oluşturduğumuz zaman fırsatlar devreye girer, şans
dediğimiz olguyu doğurur. Demek ki önemli olan fırsatları yaratmak ve
hayatımıza sağlıklı bir şekilde entegre etmek gerekir.
Yaşantımız tüm gizemiyle devam ederken her zaman önümüze farklı
fırsatlar sunmaktadır.
Fırsatları yakalamak aslında fark yaratmaktır. Farkına varmak yeniliğe
gitmektir. Önüne sunulan seçenekleri fark edebilmektir. Zaten hayatın
her anını dolu yaşayan kişiler algılama güçleri daha yoğun olur. Onların
bakış açıları geniştir geleceğe dair öngörüleri vardır. Öngörüleri
neticesinde fark yaratacak karar alır ve uygularlar. Bazen risk alırlar.
Riskleri başarıya çevirirler. Çevremizde görürüz bazı insanlar hep
şikâyetçidir. Kendilerini eleştirme
yerine
hep şartların olumsuzluğundan bahsederler. Gerçekten beklemeyle başarı
gelmez. Emek vermeden çabalamadan başarılı olmayı beklemek ne kadar
beyhudecedir. İnsan karşısına çıkacak durumları iyi değerlendirirse o
zaman daha başarılı olur.
Fırsat rüzgârı bize doğru eser ama o esintiden ürperir, şansımızı
elimizin tersiyle iteriz. Önemli olan fırsat rüzgârıyla beraber o
esintiyle kapılıp gitmektir.
Fırsatları
değerlendirme konusunda en ilginç örneklerden biri de George De
Mestral’dir.
Adından çok fazla insan haberdar değildir ama hepimiz onun bulduğu ürünü
biliriz. Hem de kullanırız.
Mestral, bir gün köpeğiyle birlikte
dışarıda yürüyorken, hayvanın kürküne bazı otların yapışmış olduğunu
gördü. Aslında o hepimizin hayatımız boyunca karşılaştığı ve yanımızdan
geçip gitmesine izin verdiği fırsatlardan biriyle karşılaşmıştı.
İki seçeneği vardı.
Tüylerin o kısmını kesip atarak köpeğe söylenmek ve aynı şeyi bir daha
yapmamasını ummak.
Ya da tüyleri inceleyip kürke yapışma konusunda nasıl etkili olduğunu
görmek!..
George ikinci yolu seçti. Otları mikroskop altında inceledi ve velcroyu
(ayakkabılarda kullanılan cırtlı bantları)
icat etti.
Fırsatlar bizleri farklı yönlere götüren
seçeneklerle doludur. Hangi seçenek ile yolumuza devam edeceksek o yolun
sonucuyla karşı karşıya kalırız.
İnsanın istekleri hayata geçirecek en önemli unsur insanın kendisi
olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Sorunları mantıklı bir şekilde çözen
başarılı olur. Düşünemeyen, üretemeyenler genelde başarısızlıkla
etiketlenir. Başarısızlıklar insanda güveni yok eden bir duruma dönüşür.
Güven yitimiyle birlikte İyi yaptığımız şeyleri daha kötü yapmaya
başlarız. Sonuç başarısız. Genelde gereksiz şeylerle övünmek yerine
fırsatları yakalayıp kaliteli uğraşlar çıkarmak gerekir.
Elimize bir fırsat geçti mi bunu kendimiz, ailemiz, toplumumuz, dünyayı
yakalamak için fırsata dönüştürmek zorundayız.
Kaçan balık büyük olur mu? Onun cevabını
bulmak çok kolay. Tabi ki büyük olur. Hem de çok büyük olur. insana
acılar yaşatır. Hayata bu bakışla bakıp büyük balıkları yakalayıp
fırsatlara dönüştürene ne mutlu...
Yahya Karakurt / Eğitimci- Yazar / Diğer Yazıları / Karakter Eğitimi / İnovatif Düşünebilmek / Hayal, Merak, Düşünceler / Akıllı Geleceğimiz
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler