Görüntünün tespit edilmesi, işlenmesi, çeşitli tekniklerle (uydular, kablo şebekesi gibi) iletilmesi ve bu iletimin alınıp izlenmesi süreçlerinin tümü televizyonun teknolojik anlamını açıklarken, iletilen yayınları almaya ve izlemeye yarayan elektronik cihaz da televizyonun araç olarak tanımıdır. Televizyonla ilgili en önemli olgu televizyonun görüntüyü iletmesidir. Bu iletimin gerçekleşebilmesi için de -aynı seste olduğu gibi- ‘ışık’ elektrik sinyaline dönüştürülür. Görüntünün elektriksel ifadesi de ‘video’ yani ‘görüntü sinyali’dir.
Televizyonun İcadı: İskoçyalı
John Logie
BAIRD, 1920’lerde “Baird Çorapaltı Çorap” icadının (çorabın altına
giyilen bu çorabın ne işe yaradığı hiçbir zaman anlaşılamadı)
patentini
almak için uğraşırken aklına görüntü ve sesi elektronik olarak bir
yerden bir yere aktarma fikri gelir. Aldığı
“Yok artık, daha da neler” tepkilerine,
dönemin zor şartlarına ve parasızlığa rağmen hiç yılmadan çalışır.
İlk yaptığı model, şimdiki televizyonlara pek benzemez: Birkaç
dikiş iğnesi, birkaç şapka kutusu, büyükçe bir bisküvi tenekesi, bir
bisiklet lambası ve biraz mühür mumu. Ortaya çıkan alet Baird’in tam
olarak istediği şey değildir, ama bir sonraki aşama için önemli bir
deneyim olur. Durumdan fena halde heyecanlanan Baird teknolojik
imkanların daha elverişli olduğu Soho’ya yerleşir ve içi garip hurda ve
ıvır zıvırla dolu olan ilk ciddi laboratuvarını kurar.
1926 yılında, ilk kez insan yüzünün görüntüsünü Televizyonda elde
ediyor. Baird laboratuvarındaki dev ışıkların ısısına dayanması için ilk
TV çekimlerinde özel vantrolog kuklaları kullanır. Bir süre sonra bazı
deneyleri için gerçek insan gerekince, parayla genç bir ofis boy tutmak
zorunda kalır ve 1924’te tarihin ilk televizyonun patenti alınır:
Televisor. Oldukça ilkel koşullarda üretilen ve eski bir çay kutusunun
üzerine monte edilen Televisor’ün motoru, ev yapımı bir Nipkow diskten
oluşmaktadır - disk tekeri olarak şapka kutusundan kesilen yuvarlak
karton, lambayı yerleştirmek için bir bisküvi kutusu, mil yerine bir
dikiş iğnesi bu motor için ideal malzemelerdir. Baird’ın bulduğu ilk
anten enfes bir iletken olan bir Malta haçıydı.
Baird
icadını Kraliyet Enstitüsü’ne resmi olarak ilk kez 26 Ocak 1926’da
tanıtır, 1928’de ise ilk görüntüler Atlas Okyanusu’nun öbür yakasına,
yani Londra’dan New York’a ulaşmıştır bile (fazla bir şey görmek mümkün
olmasa da). Böylece Baird ilk televizyon istasyonunu kurar ve BBC için
ilk televizyon yayınlarını yapmaya başlar. Hatta ilk TV oyunu da BBC
tarafından yapılmıştır.
1930’ların ortasında ise televizyon yayınları hem İngiltere’de, hem
Amerika Birleşik Devletleri’nde az sayıdaki zengin kişilerin evlerinde
izlenmeye başlanıyor. Alıcıların pahalılığı yüzünden hızlı bir
yayılmadan bahsedilemez elbette, ancak bu dönemde her şeyini satarak
bütün parasını TV alıcısına yatıran bir İngiliz köylüsünün söyledikleri
çok anlamlı: “Hayatım boyunca en büyük hayalim Londra’yı görmek oldu,
bunu alınca artık gitmeme gerek kalmayacak, ne zaman istersem Londra
bana gelecek.”
Buluşlar / Buluş Hikayeleri / Yürüyen Köşk'ün Hikayesi / Walt Disney'in Hikayesi / Stetoskop / Telefonun İcadı / Mısır Piramitleri Hikayesi
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler