Kubbeyi kim buldu? Kubbenin icadı
Üç boyutlu kemer de diyebileceğimiz kubbe, Romalılar tarafından bulunmadan önce, binaların çatıları düz, odalar da dörtgen şeklindeydi. Bu nedenle kubbeler, binaların değişik görünümler almasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda geniş kullanımlı mekânlar yaratılmasına da olanak verdi. M.S. 124 ve 128 yılları arasında İmparator Hadrianus tarafından yaptırılan Pantheon Tapınağı’nın kubbesi, Romalılar zamanında yapılan kubbelerin en büyüğü ve en görkemlisidir. Yaklaşık 47 metre çapında olan kubbe, 25 metre yüksekliğinde ve 7 metre kalınlığında bir duvarın üzerinde durur. Kemerler gibi, kubbeler de ahşap bir kalıp iskele üzerine inşa edilir. Yapım tamamlandıktan sonra bu ahşap kalıp sökülür.
Bizanslılar, kubbe yapımcılığında ileri bir adım daha attılar ve kare şeklinde bir mekânın üzerini kubbeyle kapatmayı başardılar. M.S. 537′de yapılan Ayasofya, bunun en görkemli örneğidir. 1300′lü yılların sonlarında, Orta Asya’da, Semerkand yöresinde, İslam şaheseri olan kubbeler yükselmeye başladı. Rönesans’la birlikte, kubbe yapımcılığı bir kez daha Avrupa’ nın tekeline geçti ve yeni başyapıtlar, Avrupa’nın çeşitli yerlerim süsledi.
Osmanlıların da kubbe mimarisine büyük katkıları oldu. Modern geometrik kubbelerin yapımı ise 1948 yılından itibaren Amerikalı mimar Buckminster Fuller’ın öncülüğünde gerçekleşti.