Newton (1642 - 1727), tarihin yetiştirdiği en büyük bilim
adamlarından biridir ve matematik, astronomi ve fizik alanlarındaki
buluşları göz kamaştırıcı niteliktedir; klasik fizik onunla doruğa
erişmiştir.
Bilime
yaptığı temel katkılar, diferansiyel ve entegral hesap, evrensel çekim
kanunu ve Güneş ışığının yapısı olarak sıralanabilir. Çalışmalarını Doğa
Felsefesinin Matematik İlkeleri (Principia) ve Optik adlı eserlerinde
toplamıştır.
Newton, diferansiyel integral hesabı bulmuştur ve bu buluşu 17. yüzyılda
ortaya çıkan ve çözümlenmek istenen bazı problemlerden
kaynaklanmaktadır.
Bu problemlerden ilki, bir cismin yol formülünden, herhangi bir andaki
hız ve ivmesini, hız ve ivmesinden ise aldığı yolu bulmaktı. Bu problem
ivmeli hareketin incelenmesi sırasında ortaya çıkmıştı; buradaki güçlük,
17. yüzyılda ilgi odağı haline gelen ansal hız, ansal ivmenin
hesaplanması (hızın veya ivmenin bir andan diğer bir ana değişmesini
belirlemek) idi.
Örneğin, ansal hız bulunurken, ortalama hız durumunda olduğu
gibi, alınan yol geçen süreye bölünerek hesaplanamaz, çünkü verilen bir
an içinde alınan yol ve süre sıfırdır; sıfırın sıfıra oranı ise
anlamsızdır. Bu biçim hız ve ivme değişimleri diferansiyel hesap ile
bulunabilir.
İkinci problem, bir eğrinin teğetini bulmaktı. Bu problem hem bir
geometri problemiydi, hem de çeşitli alanlardaki uygulamalarda çok
önemliydi. Bu problemlerin çözümü için diferansiyel hesabı uygulamak
gerekir.
Üçüncü problem de, bir fonksiyonun maksimum veya minimum değerlerinin
bulunması sorunuydu. Örneğin, gezegen hareketlerinin incelenmesinde, bir
gezegenin Güneş'ten en büyük ve en küçük mesafelerinin bulunması gibi
maksimum ve minimum problemleri ile karşılaşılmaktaydı.
Dördüncü problem ise, bir gezegenin verilen bir süre içinde aldığı yol,
eğrilerin sınırladığı alanlar, yüzeylerin sınırladığı hacimler gibi
problemlerdi. Bunların çözümleri integral hesap yardımıyla bulunur.
Newton 1665 yılında uzunluklar,
alanlar, hacimler, sıcaklıklar gibi sürekli değişen niceliklerin değişme
oranlarının nasıl bulunacağı üzerinde düşünmeye başlamıştı. Bir
niceliğin diğer birine göre ansal değişme oranını (dx/dy) diferansiyel
hesap ile bulmuş ve bu işlemin tersiyle de (integral hesap) sonsuz küçük
alanların toplamı olarak eğri alanların bulunabileceğini göstermiştir.
Newton, iki mekanik problemin çözümünü bulmaya çalışırken diferansiyel
entegral hesabı geliştirmiştir. Bu problemler:
1) Gezegenin hareketi sırasında yörüngesi üzerinde katettiği yoldan,
herhangi bir andaki hızını bulmak,
2) Gezegenin hızından, herhangi bir anda yörüngesinin neresinde
bulunacağını hesap etmekti.
Bu problemlerin çözümüne hazırlık olarak Newton, y = x2 denkleminde
herhangi bir andaki yolu y, ve düzgün bir dx hızı ile alınan başka bir
andaki yolu da x ile göstererek, 2xdx'in aynı anda y yolunu alan hızı
temsil edeceğini söylemiştir.
Newton diferansiyel-integral hesabı bulduğunu 1669 yılına kadar kimseye
haber vermemiş ve ancak 42 yıl sonra yayınlamıştır. Bundan dolayı da
Leibniz ile aralarında öncelik problemi söz konusu olmuştur. Leibniz,
Newton'dan daha iyi bir notasyon kullanmış, x ve y gibi iki değişkenin
mümkün olan en küçük değişimlerini dx ve dy olarak göstermiştir.
1684 yılında yayımladığı kitabında dxy= xdy+ ydx, dxn= nxn-1, ve
d(x/y)=(ydx-xdy)/y2 formüllerini vermiştir.
Newton matematiğin başka alanlarına da katkıda bulunmuştur. Binom
ifadelerinin tam sayılı kuvvetlerinin açılımı çok uzun zamandan beri
biliniyordu.
Pascal,
katsayıların birbirini izleme kuralını bulmuştu; ancak kesirli kuvvetler
için binom açılımı henüz yapılmamıştı. Newton (x-x2)1/2 ve (1-x2)1/2
açılımlarını sonsuz diziler yardımıyla vermiştir.
Principia'da Newton, Galilei ile önemli değişime uğrayan hareket
problemini yeniden ele alır. Uzun yıllar Aristoteles'in görüşlerinin
etkisinde kalmış olan bu problemi Galilei, eylemsizlik ilkesiyle kökten
değiştirmiş ve artık cisimlerin hareketinin açıklanması problem olmaktan
çıkmıştı.
Ancak, problemin gök mekaniğini
ilgilendiren boyutu hâlâ tam olarak açıklanamamıştı.
Galilei'nin
getirdiği eylemsizlik problemine göre dışarıdan bir etki olmadığı sürece
cisim durumunu koruyacak ve eğer hareket halindeyse düzgün hızla bir
doğru boyunca hareketini sürdürecektir.
Aynı kural gezegenler için de geçerlidir. Ancak gezegenler doğrusal
değil, dairesel hareket yapmaktadırlar. O zaman bir problem ortaya
çıkmaktadır. Niçin gezegenler Güneş'in çevresinde dolanırlar da
uzaklaşıp gitmezler?
Newton bu sorunun yanıtını, Platon'dan beri bilinmekte olan ve miktarını
Galilei'nin ölçtüğü gravitasyonda bulur. Ona göre, Yer'in çevresinde
dolanan Ay'ı yörüngesinde tutan kuvvet yeryüzünde bir taşın düşmesine
neden olan kuvvettir. Daha sonra Ay'ın hareketini mermi yoluna
benzeterek bu olayı açıklamaya çalışan Newton, şöyle bir varsayım
oluşturur:
Bir dağın tepesinden atılan mermi yer
çekimi nedeniyle A noktasına düşecektir. Daha hızlı fırlatılırsa, daha
uzağa örneğin A' noktasına düşer. Eğer ilk atıldığı yere ulaşacak bir
hızla fırlatılırsa, yere düşmeyecek, kazandığı merkez kaç kuvvetle, yer
çekim kuvveti dengeleneceği için, tıpkı doğal bir uydu gibi Yer'in
çevresinde dolanıp duracaktır.
Böylece yapay uydu kuramının temel prensibini de ilk kez
açıklamış olan Newton, çekimin matematiksel ifadesini vermeye girişir.
Kepler kanunlarını göz önüne alarak gravitasyonu F = M.m /r olarak
formüle eder. Daha sonra gözlemsel olarak da bunu kanıtlayan Newton,
böylece bütün evreni yöneten tek bir kanun olduğunu kanıtlamıştır.
Bundan dolayı da bu kanuna evrensel çekim kanunu denmiştir.
Newton'un
diğer bir katkısı da fizikte kuramsal evreyi gerçekleştirmiş olmasıdır.
Kendi zamanına kadar bilimde gözlem ve deney aşamasında bir takım
kanunların elde edilmesiyle yetinilmişti. Newton ise bu kanunlar
ışığında, o bilimin bütününde geçerli olan prensiplerin oluşturulduğu
kuramsal evreye ulaşmayı başarmış ve fiziği, tıpkı Eukleides'in
geometride yaptığına benzer şekilde, aksiyomatik hale getirmiştir.
Dayandığı temel prensipler şunlardır:
1. Eylemsizlik prensibi: Bir cisme hiçbir
kuvvet etki etmiyorsa, o cisim hareket halinde ise hareketine düzgün
hızla doğru boyunca devam eder, sükûnet halindeyse durumunu korur.
2. Bir cisme bir kuvvet uygulanırsa o cisimde bir ivme meydana gelir ve
ivme kuvvetle orantılıdır (F = m.a).
3. Etki tepki prensibi: Bir A cismi bir B
cismine bir F kuvveti uyguluyorsa, B cismi de A cismine zıt yönde ama
ona eşit bir F kuvveti uygular.
Newton'un ağırlıkla ilgilendiği bir diğer
bilim dalı da optiktir. Optik adlı eserinde ışığın niteliğini ve
renklerin oluşumunu ayrıntılı olarak incelemiştir ve ilk kez güneş
ışığının gerçekte pek çok rengin karışımından veya bileşiminden
oluştuğunu, deneysel olarak kanıtlamıştır.
Bunun için karanlık bir odaya yerleştirdiği prizmaya güneş ışığı
göndererek renklere ayrılmasını ve daha sonra prizmadan çıkan ışığı ince
kenarlı bir mercekle bir noktaya toplamak suretiyle de tekrar beyaz
ışığı elde edebilmiştir. Ayrıca her rengin belirli bir kırılma indisi
olduğunu da ilk bulan Newton'dur.
Bilim İnsanları / Bilim İnsanları Hayatı Kısaca / Bilim Kadınları / Aforizmalar / Bilim İnsanları Capsleri / Bilim İnsanı Sözleri
Bilim İnsanları
/ Ünlü
Yazarlar /
Ünlü
Ressamlar /
Ünlü Müzisyenler /
Türk Büyükleri
/ Türk Bilim
İnsanları /
Ünlü Matematikçiler
/ Ünlü
Fizikçiler