Biyolojik çeşitlilik, ya da kısaca "biyoçeşitlilik", bir bölgedeki genlerin, türleri, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için yaşadıkları çevrede, temiz su ve havanın, verimli toprakların, besinlerin ve diğer gereksinimlerinin karşılandığı, kullanacağı çeşitli maddelerin bulunması gerekir. Yaşam için gerekli madde ve koşullar, çevrenin abiyotik etkenleri ile bakteri, Protista, mantar, bitki ve hayvanlar tarafından sağlanır. Bu canlıların tamamına biyoçeşitlilik denir.
Bir çevredeki biyoçeşitlilik arttıkça o çevrenin ekolojik hizmetleri de o oranda artar. Yalnız bu artış biyolojik çeşitliliği oluşturan türler arasında dengeli etkileşimin gerçekleşmesi durumunda geçerlidir. Bu nedenle biyolojik çeşitlilik arttıkça, ekosistemlerdeki madde dolaşımı ve enerji akışları daha etkin halde gerçekleşir. Bunun aksine, ekosistemdeki biyolojik çeşitlilik azaldığında, ekosistem hizmetlerinde azalma olur. Örneğin, yılan bulunduğu ekosistemdeki fare ve kurbağa gibi türleri besin olarak kullanır. Böylece fare ve kurbağa popülasyonlarının aşırı artışı engellenir. Bunun sonucunda, fare ve kurbağalarla aynı besini paylaşan diğer hayvanların besinlerden yararlanmalarına olanak verilmiş olur.
Her türün ekosistem hizmetlerinin oluşumunda etkisi vardır. Örneğin, ekosistemlerin kilit taşı türlerinin ekolojik işlevi diğer türlere oranla daha fazladır. Bu nedenle bu ekosisteme ait kilit taşı türleri yok olduğunda, ekosistem hızlı şekilde değişmekte, bunun etkisiyle, ekosistem hizmetleri büyük oranda aksar ya da tamamen bozulur. Azot bağlayan bakteriler, mikoriza mantarlar (Bitkilerle mutealizm ilişkisinde olan mantarlar) açık denizlerde yaşayan büyük kütleli Algler, tropik bölgelerdeki palmiye ve incir türleri bulundukları ekosistemin kilit taşı türleridir.
Biyolojik evrim işleyişinde belirtildiği
gibi, evrimleşme sürecinde, yeni türlerin oluşmasının yanı sıra, bazı
türlerinde yok olduğu belirtilmektedir. İnsan türünün ortaya çıkmasından
sonra, türlerin yok olma hızı, insanların etkinliği oranında artmıştır.
Günümüzde yapılan bilimsel araştırma sonuçları, tropik bölgelerdeki kuş
türlerinin yaklaşık dörtte birinin yok olduğunu göstermektedir. Yine bu
araştırma sonuçlarında, canlı türlerinin yok olma hızının, yeni türlerin
evrimleşip ortaya çıkış hızından 10000 kat daha hızlı olduğunu
doğrulamaktadır. İnsan nüfusundaki artış hızının türlerin yok oluş
hızıyla orantılı olarak artması, bu görüşü desteklemektedir. Nüfus
arttıkça doğal yaşam alanları, yeni yerleşim alanları, tarım alanları,
ulaşım yolları, fabrikalar, konutlar vb. insan etkinliklerinde
kullanılmaları sonucunda parçalanıp bozulmaktadır.
Biyoçeşitliliğin azalmasında, bu ve benzeri nedenlere bağlı
olarak, habitatların yıkıma uğramasının yanı sıra, ortama yabancı
türlerin girmesi aşırı kullanma ve besin zincirlerindeki bozulmalar da
etkili olur.
Küresel ısınma karasal ve tatlı su ekosistemleri ile bu alanlarda
yaşayan insanların yararlandıkları biyolojik çeşitlilik ve ekosistem
hizmetlerinin yok olması.
Yapay Zekaya Dair Öngörüler / Yenilebilir Enerji / Enerjinin Dönüşümü / Enerjinin Dönüşümü Projeleri / Biyotaklit / Nesnelerin İnterneti